ABD Başkanı Trump, yaptığı konuşmada “koronavirüs” dememiş, “COVID-19 virüsü” de dememiş “Çin virüsü” demiş.

Çin Dışişleri Bakan Sözcüsü Geng Shuang, “Virüsü, Çin ile bağlantılamak bir damgalama şeklidir. Buna kesinlikle karşıyız ve çok şiddetli şekilde öfkeliyiz” demiş.

Biz, ise ABD virüsüne de Çin virüsüne de karşıyız.

Adına ister “korona” deyin, ister “COVİD-19” deyin, bu güne kadar dünya genelinde bu virüsten ölen insan sayısı beş bin civarında.

Ama ABD virüsünden yalnız Afganistan, Irak ve Suriye’de ölen insan sayısı üç milyona yaklaştı.

Ayrıca bu üç ülkede virüs gibi insan öldürme silahlarının ve o silahlarla para karşılığı insan öldüren insanların kampı, üssü kuruldu ve Birleşmiş Milletler teşkilatı tarafından da tek ses çıkmadı.

Çin virüsünün Doğu Türkistan’da öldürdüğü, işkence ettiği, kamplarda  süründürdüğü sayı, dünya tarafından bilinmemekten gelinmektedir.

Bu ABD ve Çin virüsü kontrollü olduğundan, Müslümanlara ve kendi çıkarlarına direnen her din ve ırktan olan insanlara zarar verdiğinden, göz ardı edilmekte ve duymazdan gelinmektedir.

Ama Mao döneminde, Çin virüsüne yakalanan birçok Türk genci de, herkese bu virüsü bulaştırmak için kendi canından olmuş ve direnenlerin de canını almıştır.

Hâlâ o virüsü taşıyan ve kelaynak kuşları gibi korunmaya alınanlar var.

Korona, COVİD-19 virüsüne yakalananlardan beş bin kadarı 15 gün çektikten sonra öldü.

Yani çektiği acılar en fazla bir ay sürdü ve ölümle bitti.

Ama Çin veya ABD virüsüne yakalananlar, bir ömür boyu dinine ihanet etmenin ızdırabını içinden çeker ve sonunda öylece ölürlerse sonu gelmez senelerde cehennem ateşinde yanarlar.

Dine inanmaz da ulusalcı ise yine aynı ulusuna ihanetin acısını çeker.

Dindar, milliyetçi, ulusalcı değil de  çıkarcı ise her kalıba girmenin işkencesi, her durumda tavır almanın ağırlığı, her yere uyum sağlamak için kılık değiştirmenin yorgunluğu bu dünyada yeter ona.

Domuz gribi gibi koronavirüs de yok olup gidecek ama ABD ve Çin virüsü taşıyıcıları, itibarlı yerlerde korunmaya devam edilecek.

Biz, bu günlerde, “La ilahe” diyerek şirk, kâfirlik ve münafıklık virüsünden gönlümüzü temizleyelim.

Şirk, kâfirlik ve münafıklıktan temizlenen gönlümüzü “İllallah” ile süslemeye devam etmek için bu günlerde, “La ilahe İllallah/Allah’tan başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur. Muhammed Rasülüllah/Muhammed Allah’ın elçisidir” demeye devam edelim.

Müslümanlar, hangi ülkede iseler o ülkedeki İslam dışı olan herkese ulaşabildiğiniz oranda, Kelime-i Tevhit’i gönülden kabul etmeleri için bütün mal varlığınızı harcasanız ve bir tek insanın hidayetine sebep olsanız, bütün merkez bankalarının parası sizin olsa da onu hayır yolunda harcasanız hidayetten kazandığınız sevaba denk olmaz.

Gâvurluk virüsüne yakalananlara acırsanız Allah, onların gönlüne gidilecek yolu size gösterir.

Bu Kelime-i Tevhit’in, Kur’an-ı Kerim’de geçen ayetlerini bulup anlamını tefsirlerden okumaya çalışalım.

Hangi tefsirler derseniz piyasada bulunması mümkin olan;

Şifa Tefsiri, Tefhim’ül Kur’an, Fi Zılal’il Kur’an, İbni Kesir Tefsiri, Elmalılı Tefsiri’nden okuyabilirsiniz.