Devletin en üst kademesinden sesler yükseliyor...

"Nüfusumuz azalıyor ve bu ülkemiz açısından milli güvenlik meselesi..."

Haklılar mı, haklılar!

Bu söylemler doğru mu, doğru!

Devletin zirvesinden yansıyan bu cümleler bir feryadı yansıtıyor mu, yansıtıyor!

Bu ifadeler bir önemli öngörünün acı ifadeleri mi, el hak doğrudur!

***

Ama bunu söylemek yetmiyor!

Gereğini de yapmak gerekiyor!

Gereğini yapacak olan da halk değil, vatandaş değil; genelde devlet, özelde ise mevcut yönetim.

Mesela, ekonomik gerekçeleri ön planda tutarak evliliği erteleyen gençler için alınması gereken bazı tedbirleri sıralayalım;

* Evlenecek gençlerin eşyalarını devlet almalı!

* Evlenen gençlerin 10 yıl kiralarını devlet karşılamalı!

* Çocuk başına sembolik değil, doyurucu belli bir ücret verilmeli, devlet tarafından!

* Çalışmayan eşlere, ev hanımlarına devlet belli bir maaş bağlamalı!

* Devlet, geliri düşük ailelerin çocuklarının ilköğretim masraflarını karşılamalı!

***

Bunlar ve ilave edilebilecek benzeri önlemler...

Evet ama yetmez!

Devam edelim;

* Evliliği kötü gösteren dizi filmlere bir önlem alınmalı!

* Evlilikle ilgili, aile olmakla ilgili abuk sabuk konuları saatlerce işleyen gündüz kadın programlarına artık bir tedbir alınmalı!

***

Bunlar yapılırsa;

* Bakalım, gençler evleniyor mu, evlenmiyor mu?

Bunlar yapılırsa;

* Bakalım, evlenen çiftler çocuk yapıyor mu, yapmıyor mu?

***

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028) çerçevesinde şu görüşlerini ifade etti, geçtiğimiz yıl;

* "Son dönemlerde aile kurumu, küresel değişim ve dönüşümlerle birlikte toplumsal sorunların farklılaşmasıyla ciddi tehdit ve risklerle karşı karşıya kalmaktadır."

* "Aile içerisindeki bağların zayıflaması, çocuk ve gençler başta olmak üzere tüm aile bireylerini tehdit eden zararlı akımların, insan fıtratına aykırı sapkın ideolojilerin artış göstermesi, insanları yalnızlaştıran bireyselleşmenin teşvik edilmesi gibi pek çok önemli faktör ailenin yapısını etkilemektedir."

* "Aile kurumunu tehdit eden sorunların niteliğinin değişmesiyle ailelerimizin korunması ve güçlendirilmesinde hedeflerimize ulaşmak için tüm kurumların ve toplumun tüm kesimlerinin gayret ve çabası önem arz etmektedir."

* "Bu anlayışla hazırlanan Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı tüm kurumlar için ortak bir çerçevede ailelerin ihtiyaç duyduğu desteği sağlamak ve aile yapısını ve değerlerini korumak ve güçlendirmek için somut adımlar içermektedir."

Elbette önemli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu ifadeleri.

Peki, ama tüm kurumlar ve toplumun tüm kesimleri bu manada somut adımlar attı mı, atıyor mu?

Bu somut adımların atılıp atılmadığını da denetleyecek bir mekanizmanın işletilmesi gerekiyor.

AİLE, MİLLİ GÜVENLİK ÖNCELİĞİ!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:

* "Aile kurumunu korumak Türkiye için milli güvenlik düzeyinde bir önceliktir."

* "Türkiye’nin nüfus artış hızının 1,7 seviyesine düşmesi bir intihardır."

* “Boşuna en az 3 çocuk demiyoruz. Niye en az 4 çocuk olmasın, 5 olmasın? Bunu hızlandıralım.”

* "Aile bizim medeniyetimizin köküdür... Değerlerimizin taşıyıcısıdır, bizi biz yapan en kutsal müessesedir. LGBT gibi sapkınlıklara asla imkân vermeyiz.”

***

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş:

* "Nüfus konusu Türkiye'nin beka meselesidir. Günümüzde hanelerin yüzde 50'sinde çocuk yok. TÜİK projeksiyonlarına göre, önümüzdeki 5 yılda ilkokul çağındaki çocuk sayısı 900 bin azalacak. Karşı karşıya olduğumuz bu gibi sorunların çoğunun temelinde aile kurumunun zayıflaması yatıyor."

* "Evlilik yaşı ile boşanma ve hiç evlenmeme oranlarının yükselmesinin de etkisiyle tek kişilik hane oranı yüzde 20'ye ulaşmıştır."

TESPİTLER ÖNEMLİ, UYGULAMA DAHA ÖNEMLİ!

Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'nda esasen önemli tespitler bulunuyor. Okuyalım;

* "Ülkemizde nüfus tahminlerine göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında %12,9, 2040 yılında %16,3, 2060 yılında %22,6 ve 2080 yılında %25,6 olacağı öngörülmektedir. Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 yaş ve üstü nüfusun, 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi iken son beş yılda %21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişiye yükseldiği görülmektedir. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2018 yılında %8,8 iken, 2023 yılında %10,2’ye yükselerek ilk kez iki basamaklı bir rakama ulaşmıştır."

* "Ülkemizdeki doğurganlık hızı da küresel düzeydeki demografik değişim sürecine benzer bir eğilim göstermekte olup; 2001 yılında 2,38 çocuk iken, 2022 yılında 1,62 çocuğa gerilemiştir. Doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,1’in altına düşmesi sebebiyle ülke nüfusumuz giderek yaşlanmaktadır."

* "Ülkemizdeki evlenme ve evlilik akdinin sonlanmasına ilişkin veriler de aile yapısına ilişkin yaşanan değişimler hakkında bilgi vermektedir. 2011 yılında ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 23,8; erkeklerde 27,1 iken 2023 yılına gelindiğinde ortalama ilk evlenme yaşının kadınlarda 25,7; erkeklerde 28,3’e yükseldiği görülmektedir. Ortalama ilk evlenme yaşının artması ile birlikte ilk çocuğa sahip olma yaşının da ertelendiği, bunun bir sonucu olarak sahip olunan ortalama çocuk sayısının azaldığı görülmektedir."

* "Ortalama hane halkı büyüklüğü azalırken farklı kuşakların birlikte yaşadığı geniş aile sayısında azalma eğilimi görülmektedir."

* "Türkiye’de tek kişilik haneler ve çekirdek ailelerin oranı yükselirken en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan geniş ailelerin oranı düşmektedir."

* "Bu durum aile içinde, ailenin yakın çevresi ve toplumla kurduğu bağların zayıflamasına, nesiller arası etkileşimin azalmasına ve insanın yalnızlaşmasına sebep olarak kuşaklar arasında kültürel kimlik, aidiyet, deneyim, duygu ve değerlerin aktarılmasını olumsuz etkilemektedir."

***

Tespitler dediğimiz gibi önemli!

Ama bu tespitler karşısında somut önlemler alınıyor mu, alınmıyor mu buna bakmak lazım!