Rıdvan Budak’la geçen akşam hem yemek yedik hem sohbet etme imkânını bulduk.

Budak, ilkokul mezunu. Çerkezköy Bölgesi Tekstil İşçileri Sendikası Şube Başkanlığı, DİSK Yönetim Kurulu Üyeliği, Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkanlığı, DİSK Genel Başkanlığı ile XXI. Dönem İstanbul Milletvekilliği yaptı.

Kendini “Marksist” olarak tanımlayanlardan.

28 Şubat darbe sürecinde 5’li çete olarak bilinen yapının ayaklarından birinin (DİSK) genel başkanıydı, Rıdvan bey; her ne kadar o döneme ilişkin olarak, “Keşke 28 Şubat hiç olmasaydı, sivil siyasi sürecin önü kesilmeseydi” dese de DİSK’in o dönemki misyonu hepimiz hatırlıyoruz ve biliyoruz.

Neyse…

Rıdvan Bey’e, “Şu anda solun neresindesiniz ” diye sordum. Aldığım cevap “Milli Şef”li bir fıkra oldu;

“İsmet Paşa’nın güçlü olduğu yıllar… Yakın çalışma arkadaşlarından biri paşaya küçük bir uyarıda bulunur: ‘Paşam, şimdilerde merkez diye bir siyasi kavram konuşulur ve tartışılır oldu. Size de muhtemelen soracaklardır, ‘Merkezin neresinde yer alıyorsunuz ’ diye. Milli Şef, bu öneriyi dikkatle dinledikten sonra, ‘Peki, ne diyelim bu soru karşısında ’ ‘Paşam en doğrusu merkezin solu tanımını kullanalım’ teklifini alır, çalışma arkadaşlarından.

Gerçekten de bu diyalogu izleyen günlerde bir gazeteciden benzer bir soru gelir.

Paşa hazırlıklıdır; ‘CHP olarak merkezin (ortanın) solunda yer alıyoruz.’

Ama ters giden bir durum meydana gelir ve gazeteci ikinci bir soru daha yöneltir, paşaya; ‘Merkezin ne kadar solundasınız ’

Milli Şef önce panikler ama yılların siyaset kurdu hemen cevabı verir: Ortanın hemen solunda!..”

- “Eeeee!” dedim, Rıdvan Bey’e. “Buradan ne anlamamız lazım ” Gülerek, karşılık verdi;

- “Ben de şu anda oralarda bir yerlerdeyim!” 

***

‘Unutamadığı’ bir anısı da Refah-Yol Başbakanı, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca hakkında…

28 Şubat darbesinden sonra Demirel marifetiyle başbakanlığa getirilen Mesut Yılmaz dönemi…

Rıdvan Budak işte bu konjonktürde DİSK olarak büyük bir işçi hareketi başlatır, hak arar.

O sırada bir gazeteci, Erbakan Hoca’nın, Rıdvan Budak’a atfen söylediği, “Akılsız başın cezasını ayaklar çeker…” demecini hatırlatır.

İşçiye, memura, emekliye bayram ettiren zamlar veren Erbakan Hoca’nın bu değerlendirmesi karşısında Budak’ın söyleyeceği hiçbir şey yoktur…

NEREDEN ÇIKTI BU ‘MERKEZ’

*  “Hatırlayınız lütfen; siyasette çok konuşulan isimlerden biriydi, Kasım Gülek. İşte o Gülek, CHP’den istifasına (1967) neden olarak, 18. Kurultay’daki ‘İleri Türkiye Ülkümüz’ bildirisiyle partinin resmi görüşü olarak benimsenen ‘Ortanın Solu’ politikasını göstermiş ve ‘İsmet Paşa’yı Roosevelt bile ‘ortanın solu bir tutum takınacağız’ dedi, diye kandırdılar’ demişti. Kasım bey, çevresine Roosevelt’in ‘ortanın solu’ değil, ‘ortanın biraz solu’ dediğini de belirtmeden geçemiyordu!

*  Yine hatırlayınız; ABD Başkanı Roosevelt, 1929’da kapitalizmin en büyük bunalımlarından biri sonrasında, ‘Ekonomik bunalım ve gün geçtikçe büyüyen ve sosyal bir tehlike halini alan işsizliğe karşı çare bulmak için muhafazakâr tedbirlerden vazgeçmek zorundayız. Ortanın solu bir politika takip edilecek’ ifadelerini kullanarak, ‘New Deal’ diye adlandırılan bir programın da öncüsü olmuştu.

*  1965’de, Türkiye’de, Türkiye İşçi Partisi’nin seçimlerde 15 milletvekilliği kazanmasının ardından, 1966’da yapılan 18. Kurultay’da İnönü, ‘ortanın solunda olmanın sosyalist parti anlamına gelmediğini’ ifade ederek, ‘CHP sosyalist değildir, sosyalist parti olmayacaktır’ der. Ecevit ise, ‘Ortanın solu, partinin sosyal yenileşme döneminin bilincine varış demektir’ demişti.”

Rıdvan Bey’in fıkrasını biraz daha açalım istedik…

MİLLİ GAZETE GÜNEŞ GİBİDİR, MİLLİ GAZETE GİREN EVE HASTALIK GİRMEZ

Dün, Milli Gazete’mizin 44. Kuruluş Yıldönümü idi. milligazete.com.tr’ye gelen bazı mesajları köşeme alıyorum;

*  Milli Gazete güneş gibidir. Milli Gazete giren eve hastalık girmez... (İBRAHİM TİTİZ)

*  MİLLÎ GAZETE’MİZİN 44-45. YILI VESİLESİYLE... YENİ YAŞIMIZ HAYIRLI OLSUN... SELAM VE DUA İLE... (REŞAT EROL)

*  Ben bugüne kadar sadece ve sadece Hakk’ın yanında duran ve bu çizgisinden hiç ödün vermeyen başka bir gazete tanımıyorum. Helal olsun size... Her gün gazete alamıyorum ama sürekli okuyorum... (ALİ ER)

*  Bir zamanlar aynı gayeye hizmet ettiğimiz çok sayıda kardeşimizin dünyevi makam, para vb. hırslarla çok ciddi istikamet kaybı yaşaması ve bu durumun bizleri de yorduğu bir süreçte eski pınarlarımızdan hâlâ temiz su içiyor olmamız yüreğimizi ferahlatıyor. Bütün Milli Gazete çalışanları ve okuyucularından Allah razı olsun... (YAVUZ SELİM KANSIZ)

*  İyi ki varsın Milli Gazete’m. Projecilere, ılımlılara, hainlere, kâfirlere, Siyonistlere inat. Resulullah (S.A.V.) ve ashab-ı kiram efendilerimizin izinde yürümeye devam. Hayra motor şerre firen olmaya devam. Hakkı hâkim kılmak için mücadeleye devam. Rabbim son nefesimize kadar kalbimizi ve ayaklarımızı, hakkı hâkim kılmak için Milli Görüş yolunda daim kılsın. (HASAN EMİN)

*  Bir insan Milli Gazete okumayı bırakırsa siyasi olaylara bakışı değişir, sisteme teslim olmaya başlar. Siteme teslim olmamak ve yolumuzu kaybetmemek için Milli Gazete okuyalım, pusulamızdan şaşmayalım. (HAKAN DOĞANAY)

*  Ben gazetemle 12 yaşımda tanıştım. Şimdi 46 yaşımdayım. Yani gazetemle yaşıtız. 12 yaşımdan beri gazetemden ayrılmadım. Çünkü o beni hiç yanıltmadı. Haberlerini ne olursa olsun güvenle takip ettim. Hiçbir yalan habere imza atmamıştır. Daima hakkı savunmuştur. Hakkın yanında yer almıştır. Rabbim tüm emeği geçenlerin ecrini zayi etmesin. Rabbim eksikliğini göstermesin. Allah’a emanet olun. (NURETTİN YELTEKİN)

*  Gündemin peşi sıra gidenlerden olmayıp kendisi bizatihi gündem oluşturan, zulme rıza zulümdür düsturunca ve Hak Geldi Batıl Zail Oldu mucibinde hareket eden ümmetin sesi Milli Gazete’mizin 44. yılını tebrik ederim. (OSMAN GÜNDÜZ)

*  Anlatacak o kadar çok şey var ki… 1991 yılıydı, otobüste biri koltuğa bırakıp gitmişti. Merak ettim aldım, ondan sonra hemen hemen her gün almaya başladım Milli Gazete’yi. Lise bitti, Rabbim dağıtıcılığını yapmayı nasip etti. Aşkla ve şevkle yaklaşık 6 yıl dağıtıcılığını yaptım. Senden kazandığım parayla üniversite okudum desem yalan olmaz. Askerde bile bir esnafta gördüm, çarşı izninde haftalık okudum. Hastanede yattım bir görevli sanki tanıyormuş gibi her gün getirip yatağıma bıraktı Milli Gazete’mi. Şimdi 3 tane aboneyim iyi ki varsın... (TACETTİN NUMANOĞLU)

NOT: Bugün, 13 Ocak 2016, Çarşamba. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!