27 Aralık 1949 tarihinde, yani İsmet İnönünün Cumhurbaşkanlığı döneminde,
Türk çocuklarının eğitimi resmen Amerikalılara teslim edildi.
ABD ile imzalanan ikili anlaşma gereği, sekiz kişiden oluşan bir Eğitim Komisyonu kuruldu.
Bu komisyonun adı Fulbright Eğitim Komisyonu idi.
Sekiz üyeden dördü Amerikalı, dördü de Türktü.
Bu Komisyonun görevi, Türk çocuklarının ilk, orta ve lisede okuyacağı derslerin müfredatını yani programlarını belirlemekti. Gençler bir ulusun geleceği demek değil midir Türk ulusunun geleceği olan gençlerin eğitimi, yarısı Amerikalılardan oluşan bir komisyona bırakılıyordu.
Bu kadarla kalsa neyse, komisyon herhangi bir konuda karar verirken oylar 4 evet, 4 hayır çıkarsa ne olacaktı Çözüme bakınız; O tarihte Ankarada bulunan Amerikan Büyükelçisinin vereceği oy, belirleyici olacaktı.
Çok açık değil mi, Türk gençlerinin ne tür bir eğitimden geçeceği, derslerde hangi konuları ne tür boyutlarda öğreneceği, Amerikalılara bırakılmıştı. Bu tür bir uygulamayı, ancak sömürge ülkelerinde görebilirsiniz.
Daha acısını söyleyeyim;
O tarihten günümüze kadar olan süreçte kurulan Atatürkçü hükümetlerin hiçbirisi, bu anlaşmayı ortadan kaldırmayı düşünmedi.
27 Mayıs 1960 İhtilalini yapanlar, kendilerini devrimci olarak niteleyenler, Fulbright Eğitim Komisyonunu ortadan kaldırmadılar!
Atatürkçü ve halkçı olarak bilinen Bülent Ecevit, beş kez Başbakan oldu, beş kez Hükümet kurdu. Neden Fulbright Eğitim Komisyonunun sonunu getirmedi
Her yıl Köy Enstitülerinin kuruluş gününü yaşlı gözlerle anıp ağlaşacaklarına, Türk çocuklarının eğitimi Amerikalılara teslim edilemez diye neden ayaklanmadılar
27 Aralık 1949 tarihinde kurulmuş olan Fulbright Eğitim Komisyonu, 63 yıldır aralıksız yürürlükte kalmıştır.
Komisyondaki isimlere dikkat!
Bakın size, 2012 yılında Fulbright Eğitim Komisyonunun kimlerden oluştuğunu sayayım:
* John Tomas Maccarthy (Başkan), ING Bank Türkiye Müdürü,
* Scott F. Kilner, ABD İstanbul Başkonsolosu,
* Mark A. Wentworth, ABD Büyükelçiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı,
* Kaya Arıkoğlu, Mimar ve Şehir Tasarımcısı, Arıkoğlu Arkitekt Ltd. Şirketi, Adana,
* Prof. Dr. Ahmet Ademoğlu, İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü,
* Engin Soner, Dışişleri Bakanlığı İkili Kültürel İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı,
* Doç. Dr. Ömer Açıkgöz, Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü,
* Prof. Dr. Ekrem Tatoğlu, İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Dikkat etmişsinizdir. Sekiz kişilik Fulbright Eğitim Komisyonunun 4 üyesinin Amerikalı, 4 üyesinin de Türk olması gerekirken, 2012 Komisyonunda sadece 3 Amerikalı bulunmaktadır. Yani dengeler değişmiş midir Hayır. Komisyonun Türk üyelerinin tamamı Amerikanın has hizmetkârları olduğundan, artık Amerikalılar için üye sayısının 4e 4 olması gerekirken 3e 5 olması hiçbir önem taşımamaktadır.
Son 60 yılın yüksek Komutanları da Fulbright Eğitim Komisyonuna karşı tavır almamışlardır.
Bu satırlar Yılmaz Dikbaşın Enki Yayınlarından yeni çıkan Atatürkçüler Yenildi isimli kitabından...
Şöyle bir soru akla gelebilir; 1946dan günümüze milli ve manevi hassasiyetleri olan Hükümetler de kuruldu; örneğin 1980 öncesi MC Hükümetleri ve antidemokratik 28 Şubat süreci ile alaşağı edilen Refahyol Hükümeti gibi... Bu Hükümetler döneminde Fulbright Eğitim Komisyonuna neden son verilmedi Gerek MC Hükümetleri döneminde gerekse merhum Erbakanın Başbakanlığını yaptığı Refahyol Hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı diğer partilerin milletvekillerinden oluşuyordu.
Mason komutanlar
YIlmaz Dikbaş, 700 sayfalık söz konusu kitabında, yer yer abartılı yaklaşımlar ve isimlere yer vermekle birlikte öteden beri çok konuşulan üst rütbeli Mason Komutanları da sıralamış. Kimler yok ki;
* Orgeneral Cevdet Sunay
* Orgeneral Emin Fahrettin Özdilek
* Orgeneral Refik Tulga
* Orgeneral Necdet Üruğ
* Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı (Refahyol Hükümetinin yıkılması sürecinde TSK Genelkurmay Başkanı)
* Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu
* Orgeneral Hilmi Özkök
* Orgeneral Yaşar Büyükanıt
* Orgeneral İlker Başbuğ
* Oramiral Nejat Tümer
* Orgeneral Osman Sedat Celasun
* Oramiral Bülent Ulusu
* Orgeneral İrfan Tansel
* Orgeneral Turgut Sunalp
* Oramiral İrfan Tınaz
* Orgeneral Haydar Sükan
* Oramiral Zahit Atakan
* Oramiral Orhan Karabulut
* Oramiral Vural Bayazıt
* Oramiral Salim Dervişoğlu
* Orgeneral Selahattin Demircioğlu
* Orgeneral Adnan Ersöz
* Orgeneral Çevik Bir
* Orgeneral Kemal Atalay
* Orgeneral Necati Özgen
* Oramiral Arif Akdoğanlar
* Korgeneral Hasan Sağlam
* Korgeneral Abdullah Tırtıl
* Tümgeneral Prof. Dr. Ömer Şarlak
Balyoz Davasında en kritik fotoğraf
Balyoz Davası sonuçlandı.
Yargılanan üst düzey paşalara darbe planladıkları gerekçesiyle büyük cezalar verildi.
Bu, sivil bir mahkemenin darbe suçlamasıyla askerlere verdiği ilk ceza...
Bu açıdan önemsiyorum ve Türkiyede Hakimler de var diyorum.
Elbette önce mahkemenin gerekçeli kararını ardından da temyize başvurulduktan sonra da Yargıtayın kararlarını beklemek lazım...
Ama onun da ötesinde Balyoz, Ergenekon, 12 Eylül, 28 Şubat (vb) süreciyle ilgili mahkemelerde süren davalarda en kritik fotoğrafı atlamamak lazım.
O en kritik fotoğraf nedir derseniz...
Cevabı yarın...
NOT: Bugün 23 Eylül 2012 Pazar... Uyan da balığa gidelim... İktidarın 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 8 ay 23 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Takipçisiyiz...
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.