Çeyrek asır boyunca bu ülkeyi yönetenler, yoksulluğu azaltmak yerine yönetmeyi tercih etti. Çünkü yoksulluğu bitirmek, adaletli bir sistem kurmak, üretimi artırmak, halkı kendi ayakları üzerinde durdurmak demektir. Oysa onlar, halkı bağımlı hâlde tutmayı, yardımla susturmayı, çaresizlikten doğan sadakati sandığa taşımayı tercih etti.

Yani yoksulluk bu iktidar için bir sorun değil, bir yönetim biçimi hâline geldi.

2025 yılının sadece ilk dört ayında 20 milyondan fazla kişi sosyal yardımlardan faydalandı. Bu, Türkiye nüfusunun neredeyse dörtte biri demek.

Bir devletin görevi yardım kolisi dağıtmak değil, halkını yardıma muhtaç etmeyecek bir sistem kurmaktır. Ama bu iktidar, yardım sistemini bir siyasi sadakat zincirine dönüştürdü. Yoksulluğu çözecek politikalar üretmek yerine, yardım dağıtarak halkı bağımlı hâle getirdi. Seçimden seçime dağıtılan kömür torbaları, erzak kolileri, sosyal destek ödemeleri; sistematik adaletsizliklerin üzerini örtmek için kullanıldı.

Bu bir sosyal devlet anlayışı değil, açıkça yoksulluk üzerinden siyaset yapma düzenidir.

Yardım alan birçok insan, sesini çıkaramıyor. Çünkü kendisini ayakta tutan yardımın kesilmesinden korkuyor. Böylece hem yoksul kaldı, hem susturuldu. Hak aramayı unuttu, çünkü ihtiyacını verenin karşısında boyun eğmek zorunda kaldı. Bu vicdani değil, siyasidir. Adil değil, hesapsızdır. Ve en önemlisi: Bu düzen sürdürülemez.

Çeyrek asırdır halkın umutları öteleniyor, ihtiyaçları siyasete kurban ediliyor. Televizyonlarda başarı masalları anlatılırken, gerçek hayatta insanlar pazarda sebze seçiyor, çocuklarına süt alamıyor, ev kiralarını ödeyemiyor. Ve ne yazık ki her seçim öncesi bir “müjde” veriliyor: ya petrol bulunuyor, ya doğalgaz… Ama o müjdeler hiçbir zaman mutfağa ulaşmıyor.

Artık bu tabloyu tersine çevirme zamanı geldi.

Yardımla değil, hakkıyla yaşayan bir halk olmak zorundayız.
Susturulan değil, soran bir toplum olmak zorundayız.
İtaat eden değil, talep eden yurttaşlar olmak zorundayız.
Çünkü yoksulluğu yönetenler, aslında halkı değil; kendi koltuklarını korumayı yönetiyor.