İsrail ve Yandaş Ülkelerin Sonunun Başlangıcı-5

Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…

“Zulüm ile abat olanın ahiri (dünya ve ahireti) berbat olur…”

Zulüm ile başlayıp devam edenlerin sonu berbat olur…

İsrail ve yandaşı ABD gibilerin sonu berbat olacak…

Tarihteki zalimlerin sonu hep berbat olmuştur…

Bu yazı dizimizdeki yazı başlığında “İsrail ve yandaş ülkelerin sonunun başlangıcı” derken şunu demek istiyoruz: “Zalim düzen” ile İsrail ve yandaş ülkelerdeki bu “sistem”, bütün dünyada örnek alınası bir “Adil Düzen” kurulduğunda sona erecek, böylece İsrail ve ABD başta olmak üzere “zalim düzen” ile dünyayı sömüren bu ülkelerin sömürüsü sona erecektir…

“Ahiret (sonuncunun) va’di” gelince demek olur. Yani iki defa fesat çıkaracaklar, ondan başka bir daha fesat çıkaramayacaklardır demektir. Bu ayet bu fesadın Yahudilerin son fesadı olduğunu ifade etmektedir. Onun için “ahiretin va’di gelince” denmektedir. Surenin başında bunlar anlatılırken; ikinci son vaat gelince Müslümanların Mescid-i Aksa’ya daha önce girdikleri gibi girecekleri ifade edilmiştir. Bu girişin sizin yüzlerinizin kararması için olacağı bildirilmiştir yani bu giriş Yahudilerin mağlubiyetini ifade edecektir. Biz o ifadeyi ebced hesabıyla olacağı tarih şeklinde hesaplamıştık... (Bk. 133. Kur’an ve İlim Seminer Notları)

Şimdi surenin sonlarına doğru aynı ifade tekrar edilmiştir ve bu sefer İsrailoğullarının son vaatten sonraki durumları anlatılmaktadır. Son vaat geldiğinde Yahudiler mağlup olacaklar. Bu sebeple önceki ayette sadece “yüzünüz karardığında” denmekte, “helâk olduğunuzda veya mağlup olduğunuzda” denmektedir. Arada başka bilgiler verildikten sonra tekrar oraya işaret ederek yeniden dile getirilmesi olayların zincir içinde İlahi takdirle olduğunu belirtmek içindir.

Burada bir hususa daha işaret etmek gerekir. Bu ayette zikredilen vaat son vaat olduğu için daha önceki vaatler olamaz. Bu son vaattir. Daha öncekinde Halife Hazreti Ömer zamanında Kudüs’e girilmişti. Sonra ikinci vaadin mutlaka olacağını bildirmektedir. Kur’an’da işte bu kadar açık vaat vardır. “Yurdun içlerinde dolaşacaklar” deniyor yani işgal edecekler ama sadece oralarda dolaşacaklar, oraların halkını yurtlarından çıkaramayacaklardır...

Dilde bir sanat vardır. Bir konuya baştan başlanır, giriş yaptıktan sonra arada başka olaylar anlatılır, dinleyenin zihni o konuda doldurulur, sonunda başa dönülür ve “konuya gelince” diyerek devam edilir, böylece konuşmanın ana konusunun o olduğu belirtilir...

İsra Suresi’nin başında anlatılmaya başlanan bu olay burada yeniden tekrar edilmekte ve anlatılmak istenen şey burada ifade edilmektedir...

“Sizinle birleşik olarak geleceğiz… / Sizinle lefifanciet edeceğiz…” [İsra (17), 104]

“Leffen” birbirine bitişmiş olarak demektir; bitkileri birbirine bağlayan iplikçiklerdir. Kur’an’da sık ormandan bahsederken “Elfafa” denmektedir. Arapçada lâzım bir fiil için “Eci’na, Ceyyi’na” kalıpları yapılır. “Câe” geldi demektir. “Ecae” getirdi demektir. Bir de harficer ile “CâeBi” şeklinde yapılır ki o da getirmektir. Eğer gelme işinde gelenin de bir etkisi varsa o zaman “Bi” harfi ile tadiye yapılır. “Biz sizi birleştireceğiz” denmektedir ama siz birleşeceksiniz demek de olur. Liflerle birbirinize bağlanacaksanız demektir.

İsrailoğullarının 3000 yıllık göçebe olma, dağılma, yayılma macerası bu son vaatten sonra son bulacaktır. Yahudiler Müslümanların koruması altında olacak, artık savaşmayacak, askerlik de yapmayacaklar. Dünyanın siyasetine karışmayacak, insanların inançlarına karışmayacak ama insanlığa ticarette ve ilimde hizmet edecekler. İsrailoğullarının tarihini tekrar hatırlayalım. Beş asır önce Haçlı Seferleri’nin etkisiyle Avrupa’da gelişen ticaret sayesinde Yahudiler zengin olmuş ve dünyaya hâkim olmaya başlamışlardır. Kurdukları Mason teşkilâtı ile dünyadan ham madde alıyor, Avrupa fabrikalarında Hıristiyanlara işletiyor, sonra dünyaya satıyorlardı. Dünyaya yeter derecede üretim yapabilmeleri için el sanayisinin yerini makine sanayisine çevirmek zorunda idiler. Makine sanayii de müspet ilme dayanıyordu. Müspet ilmi geliştirecek imkânları da vardı. Bugünkü hükümranlık doğdu. Bu düzen böyle giderken birtakım yenilikler oldu... (Devamı var; kaldığımız yerden devam edeceğiz…)