Aileden sonra en büyük insan kâşifi öğretmenlerdir.

Mühendislerimizin alanı kömürden, demirden, ormandan, altından, elmasa kadar madenlerdir.

Öğretmenlerin alanı ise insandır.

Hiçbir insan, diğerinin aynısı değildir.

Her insana “Bu kişinin, bu dünyada eşi ve benzeri yoktur” deseniz yalan söylememiş olursunuz.

Akıllarımız ve karakterlerimiz, parmak çizgilerimiz kadar farklıdır.

Her insan bu dünya galerisinde eşi bulunmayan nadide/ünik bir varlıktır.

Her insanın parmak çizgileri diğerinden ayrı olduğu gibi, ruhi çizgileri de apayrıdır.

Anlayışta, söyleyişte, yazışta, okuyuşta, görüşteki (vs.) ayrılıklar ruh çizgilerinin ayrılığı kadar fazladır.

Ressama yön veren, tabiat ve iç dünyasıdır. Tabiat ve iç dünyasının aslına sadık kaldığı oranda yücelir.

Ondan uzaklaştığı oranda alçalır. Ama her ressam kendi gönlüne yansıyanı yansıtır ve böylece çeşitlilik meydana gelir.

İnsanlardaki bu farklılığı bilen âlimlerimiz “İnsan adedince Allah’a giden yol vardır. Ancak bütün yollar Rasülüllah’tan geçmelidir” demişler.

Yani her insanın kendine özgü bir dünyası vardır. Ancak bu dünya Kur’an’ın çizdiği alan içinde kurulursa kişi mutlu olur.

Rabbimiz:

وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ أَيْنَ مَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللَّهُ جَمِيعًا إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

“Herkesin kendisine yüz çevirdiği bir yönü vardır. O halde hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız Allah sizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir” buyurur. (Bakara süresi ayet 2/148)

Herkesin bir yönü vardır. Ama insan isterse bütün yönleriyle Rabbine yönelebilir.

Ve yine Rabbimiz buyurur:

وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنْسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَى بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ كَانَ يَئُوسًا

“İnsana bir nimet verdiğimizde (Allah'tan) yüz çevirip yan çizer. Ona bir zarar dokununca da pek ümitsiz olur.” (İsra süresi ayet 17/83)

İslâmi terbiye, kişilerin yaratılıştan getirdikleri kabiliyetlerini değiştirmez.

Ömer’in (R.A.) fıtratında olan Sevgili Peygamberimiz’i öldürmeye koşturan şecaati, İslam’dan önce zulüm aleti iken, İslâm’dan sonra adalete hizmet etmiştir.

Şecaat değişemez. Kullanıldığı alan değişir.

Bugün trilyonlarca dolar veya ruble genetik, sibernetik, psikolojik, sosyolojik araştırmalara harcanmakta, kesin sonuçlar alınamamakta.

Filistin’de HAMAS sosyolojisi ve psikolojisi üzerine yapılan bütün araştırmalar, doktora tezleri, askeri ateşe raporları Batı’nın bütün bilgi ve bulgularını altüst etti.

Geri kalmış ülkelerin uzaktan kontrollü robot devlet yöneticileri bile hiç ummadıkları bir zamanda ipleri koparmaya kalkıveriyor.

Onun içindir ki Kur’an-ı Kerim’de Allah’tan (c.c.) sonra en çok bahis edilen insandır.

En iyi insan mütehassısı da Peygamber Efendimiz’dir. O, Ebu Zer ile Abdurrahman İbnül Avf, Ömer ile Bilali, Halid b. Velid ile Ümmü Mektum’u, Amr b. As ile Ebu Süfyan’ı iyi keşfetmiş ve en iyi şekilde değerlendirmiştir.

“Gaybı Allah bilir. İnsana bakınca iç dünyasını nasıl bileceksin?” denebilir. Doğru gibi görünen bu söz yanlıştır.

Mihenk taşı kullanmadan altını ve kaç ayar olduğunu bilen bir sarrafa “Nasıl biliyorsun?” dediğimde, “Nasıl bildiğimi bilemem, tarif edemem” diye cevap vermişti.

Yirmi sene altının yanında kalınca o bilgi ona geçmiştir.

“Demir tavında dövülür” sözü doğrudur. Ama demirin tavını nazari olarak öğretmek kolay değildir.

Demircinin yanında yıllarca kalacak, işin “püf” noktasını öğrenecek.

On beş sene mutfakta annesine yardım eden bir kız, çorbaya ne kadar tuz atılacağını el kararıyla bilir.

Tencere büyüdükçe elindeki tuz da artar ama gramını bilmez.

“Meslek sırrı” denen şey, sahipleri tarafından gizlendiği için sır denmemiştir.

Öğretilmesi kelimeyle, formülle mümkün olmadığı ancak yanında yaşamak, haliyle hallenmekle mümkün olduğu için “meslek sırrı” olmuştur.

Aşk, meşkle ayrılmaz parçadır.

İslam’da ilimle amel iç içedir. Amelsiz ilimden Allah’a sığınmıştır Peygamberimiz (s.a.v.)

عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ لاَ أَقُولُ لَكُمْ إِلاَّ كَمَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم-

اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ

“… Allah’ım, faydasız ilimden sana sığınırım…” buyurmuş. (Müslim, Sahih, K. Zikir ve dua, bab 18)

Her şeyin ilmi ehlinden öğrenildiği gibi onun tatbiki de yine ehlinden öğrenilir.

Doğuştan gelen kabiliyetler doktorun neşteri gibidirler. Onunla insanda öldürülür; insan ameliyat edilir.

Bir zamanlar zulüm aleti olarak kullanılan Hz. Ömer’in kabiliyeti, Müslüman olunca adalete dönüşmüştür.

İnsanların fıtri özelliklerini yok etmek yok, terbiye etmek var.

Allah (c.c.) buyurur:

وَلَا تَتَمَنَّوْا مَا فَضَّلَ اللَّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ لِلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبُوا وَلِلنِّسَاءِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبْنَ وَاسْأَلُوا اللَّهَ مِنْ فَضْلِهِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا

“Allah'ın, sizi kendisiyle birbirinize üstün kıldığı şeyleri istemeyiniz. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah’tan fazlını (lûtfunu) isteyin. Muhakkak Allah, her şeyi bilendir.” (Nisa süresi ayet 4/32)

Yani her insanın kendine has üstün tarafı vardır. Hiçbir kimse diğerindeki üstünlüğü istemesin.

Geçenlerde televizyonda gördüğümüz İngiliz bilim adamının eli, ayağı, başı, gözü, dili her tarafı felç olmuş ancak beyni iyi çalışıyor ve yeni keşiflerde bulunmuş.

Muhammed Ali gibi boksör olsaydım, Yaşar Doğu gibi güreşçi olsaydım, Mehmet Akif gibi şair olsaydım diye temennide bulunma.

Allah sana da öyle bir özellik vermiş ki; beş milyar insandan onunla farklısın sen.

Ancak “insanlar da madenler gibidir”; onların keşfedilmesi, gün yüzüne çıkarılması ve işlenmesi gerekmektedir.

Köylerde ve büyük şehirlerin bulvarlarında milyonlarca insan keşfedilmeden, işlenmeden mayasındaki gizli madeni çıkaramadan bu dünyadan çekilip gitmekte.

İnsanlar için yaratılan madenleri, suları bulup çıkaran maden mühendislerine, su mühendislerine değer verilir, onları yetiştirecek fakülteler açılır da insanların iç dünyalarındaki kabiliyetleri keşfedecek insan mühendisliğine öncem verilmez. Verilmesi bir tarafa, tekkeleri kapatılır. Her şeyin aslı piyasadan çekilince sahtesi ortaya çıktığı gibi insan mühendislerinin de sahteleri ortaya çıkmıştır.

Öğretmenler, sizler insan mühendisi olarak yaratılmışların en değerlisini keşfetmekle görevlisiniz.