TERÖR deyince yıllardan beri aklımıza gelen PKK… Çünkü ortada görünen, elinde silah cinayetler işleyen o… Şimdilerde bir de PYD ve IŞİD çıktı. Aslında çıktı demek yanlış, çıkartıldı. Kim çıkardı sorusunun cevabı öncelikli olarak ABD’yi, sonra da İngiltere ve İsrail’i akla getiriyor. Onlar ortada fazlaca görünmüyorlar. Göründüklerinde de yüzlerindeki maske ile kendilerini terörle mücadele ediyor gösteriyorlar. Halbuki, sadece bölgemizde değil dünyanın neresinde bir terör var ise o örgütün arkasında küresel terör imparatorluğu ABD bulunuyor. Bu bakımdan Terör örgütlerinin ürediği bataklığı görmeden ve bu bataklığın kurutulması için harekete geçilmeden terörün son bulması kolay değil. Çeşitli kereler ifade ettiğim gibi, dünyanın herhangi bir köşesinde varlığını yıllarca sürdüren bir terör örgütü var ise arkasında mutlaka yabancı güç vardır. Aksi halde uzun ömürlü olması mümkün değildir.

Yıllardan beri Türkiye’nin başı terör ile belada. PKK, PYD, Paralel, DAEŞ meydana sürüldü. Türkiye de sürekli mücadele verdi. Bunun için trilyonlarca dolar harcadı, harcamaya devam ediyor. Halbuki terörü önlemek için harcanan paralar sadece bölgenin değil, ülkemizin bütünün çehresini değiştirebilirdi. Bir başka ifadeyle teröre sarf edilen para ülkemizin kalkınması için harcanabilmiş olsaydı, işsizimizin sayısı en az düzeye iner, ülkemiz daha  zenginleşir, dış borç  bataklığına düşmez kısacası güçlü bir ülke olurduk. Ancak, Türkiye’nin bölgede güçlü bir ülke haline gelmesini istemeyen küresel terör imparatorluğu ABD ve onun bölgedeki kolu İsrail Türkiye’yi sürekli terör ve darbelerle meşgul ettiler. Sadece terör değil, darbeler de ülkemizin sürekli zarar örmesine, yara almasına yol açtı. Türkiye güçlü hale gelemeyince bölgemiz üzerinde hedefleri olan ülkeler sömürülerini daha rahat sürdürdüler.

Çünkü güçlü Türkiye İslam Birliğine giden yolu açacak, birlik oluşacak Müslüman ülkelerin sahip olduğu zenginliğin sömürgecilere akması engellenecekti. Ancak, sömürgeciler kendi toplumlarının refahının devam etmesi için milyonlarca Müslümanın ölmesini/öldürülmesini içlerine sindirebiliyorlar. Bu bakımdan gerek PKK ile mücadelede gerek son yıllarda değişik adlar altında piyasaya sürülen terör örgütleri ile mücadeleyi değerlendirirken olayı sadece ülkemizin üzerine yıkmak eksik bir değerlendirmedir.

Söz gelimi PKK ile mücadelede Türkiye’nin 30 yılı aşkın bir süreden beri niçin istediği sonucu almadığı sorgulanırken terör örgütünün arkasındaki kanlı eli dikkate almak gerekiyor. Yoksa kendimize haksızlık etmiş oluruz. Elbette terörün arkasındaki eli dikkate aldığımızda da küresel teröriste karşı ne yapılabileceğini doğru tespit emek, bunun içinde millet olarak birlik halinde hareket etmek gerekiyor. Sadece hamasi nutuklarla sonuç anlamıyor. Özellikle de siyasi patilerin terörle mücadelede terörün arkasındaki besleyici ile hesaplaşmada parti çıkarlarını bir kenara bırakarak aynı hedefe yönelebilmeleri gerekiyor. Terörle mücadele elbette devlet tarafından yürütülecektir. Ancak, devletin arkasında oluşacak birlik devletin işin kolaylaştıracaktır.

Bu noktada silahlı mücadele kadar terörü besleyen hususların ortadan kaldırılması, gerekirse bu yönde terörü sona erdirmek için çözüm süreci de devreye sokulabilir. Ne var ki, küresel terörist devre dışı bırakılmadan atılacak adımlardan kalıcı çözüm sağlanamaz. Şimdiye kadar sağlanamayışı da bunu gösterdi.