İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi’nde, Genel Başkan Temel Karamollaoğlu’nun da katılımı ile Saadet Partisi İl Kongresi vardı.

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı’na seçilen Abdullah Sevim’i esasen tanıyorsunuz, biliyorsunuz.

Abdullah Bey’i biraz daha yakından tanımak gerekirse;

* Abdullah Bey, 1955 Kastamonu doğumlu.

* İstanbul İmam Hatip Lisesi (İHL) ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nden mezun oldu.

* Diyanet İşleri Başkanlığı Haseki Eğitim Merkezi İslami İlimler Bölümü mezunu.

* Doktorasını İslam hukuku alanında tamamladı.

* Gıda üretim ve satış alanında birçok yeniliğe imza attı.

* İlim Kültür ve Eğitim Vakfı (İKEV) Yönetim Kurulu Başkanı.

* İHH Vakıf Eserleri Komisyonu Başkanı görevlerinde bulundu.

* Abdullah Sevim, evli ve 3 çocuk babası.

* Beni en fazla etkileyen ise, görme engelli kızı Şeyma Saleh Sevim’in hayatının her aşamasında hemen yanında ve yakınında bulunması, özellikle eğitim hayatına büyük destek olmasıydı. O kadar ki bu destek sayesinde, Şeyma Hanım, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni 4 üzerinden 3.93 not ortalaması ile birinci olarak tamamladı. Ne güzel.

***

Peki, bugüne kadar siyasi alanda ne gibi çalışmalar yaptı, Abdullah Sevim? Bunlara da bakalım;

* Refah Partisi (RP) İl Başkan Yardımcılığı yaptı.

* Fazilet Partisi (FP) Genel Merkez Eğitimciliği görevlerinde bulundu.

* 1991’de Kastamonu, 1995 ve 1999’da İstanbul birinci bölgeden milletvekili adayı oldu. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde Saadet Partisi 25. Dönem milletvekili adayı gösterildi.

* Milli Gençlik Vakfı (MGV) İstanbul İl Başkanlığı ifa etti.

* Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyeliği görevinde bulundu.

“ASIL KAZANÇ SIRATI MÜSTAKİM ÜZERİNDE OLMAKTIR”

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim, 2011 seçimlerinden hemen önce, haberx.com’dan Cengiz Koyuncu’ya bir röportaj verdi. O röportajda Abdullah Bey neler anlattı? Nelerin altını özellikle çizdi? Bu röportajdan bazı bölümleri buraya almak istiyorum;

* “Sağcı, solcu, ortanın sağı ya da solu gibi kavramlar küresel sistemin insanları aldatmak için kurdukları düzeneğin parçalarının isimleridir. Biz kendimizi asla bu zulüm çarkının içinde görmüyoruz. Tarih boyunca hak ve batıl mücadelesi olmuştur. Batılın sağında ya da solunda olmak bizim için hiçbir değer ifade etmemektedir. Bu düşünceden hareketle biz diyoruz ki bir tarafta sistemin oyuncağı olmuş bir takım partiler, kurum ve kuruluşlar vardır. Bir tarafta da Milli Görüş vardır.”

* “İnsanların huzur için paraya ihtiyacı yoktur. Ahlak ve maneviyat olduktan sonra refahın gelmesi işin en kolay kısmıdır. İnsanların Allah ile bağları kopartıldığı zaman doymak bilmez bir canavara dönüşüyorlar.”

* “Faizle işleyen çarklar hem bereketi ortadan kaldırıyor ve hem de insanları köleleştiriyor. Haksız bir biçimde bir kesim zenginleştikçe ahlaki donanımı da desteklenmemiş, fakirleştirilmiş, cahil bırakılmış insanlar başka başka yollara tevessül ediyorlar. Gelir dağılımındaki adaletsizlik bir müddet sonra kravatlı hırsızlarla kravatsız hırsızların savaşına dönüşmeye başlıyor.”

* “Gayri Safi Milli Hâsıla (GSMH) hesaplanırken alınan ortalama, en zenginin parası ile en fakirin parasını bir hesabın içine koyuyor sonra diyor ki, ‘Hepiniz on bin dolar kazanıyorsunuz’. Hâlbuki öyle mi? O zengin adam trilyonlarca para götürürken diğeri günlük ekmeğini bulmakta güçlük çekiyor. Tabi bu durum ülkeyi bir açıkhava tımarhanesine döndürüyor.”

* “Bizim için kaybetmek diye bir şey yoktur. Bu dönemde insanımız artık beşeri sistemlerin adaletsizliklerine ‘dur’ diyecek ve milletin görüşünü iktidara getirecektir. Bizim çıktığımız yol öyle bir yoldur ki hedefe ulaşmaktan ziyade o yolda bulunup bulunmamaktan dolayı hesap vereceğiz. Bizim alnımız her zaman açıktır. Asıl kazanç sıratı müstakim üzerinde olmaktır.”

ABDULLAH BEY HANGİ KONULARI ÖNE ÇIKARDI?

* “Türkiye’de gelir dağılımda ciddi bir adaletsizlik var. Asgari ücret bu yüzden 1.400 lira. Faize kaynak aktarılmak zorunda kalınmasa asgari ücret 2 bin 400 lira olabilir.”

* “Bugün ülkemizde çeşitli yapıda insanlarımız ve kardeşlerimiz var. Bu insanlarımızı temsil eden siyasi partiler var. Bu siyasi partilerin temsilcileri durumunda olanların bir araya gelmesi, ülke meselelerini birlikte müzakere etmesine ihtiyaç var.”

* “İslam’ı yok etmek isteyen Siyonizm, ‘Ilımlı İslam’ projesini yürürlüğe koydu. Erbakan Hoca bu sırada akademik çalışma yapıyor, 1,5 senede doktora tezi hazırlamıştı. Türkiye’de kullanılan zirai motorların Almanya’da üretildiğini duyunca şok olmuş ve Türkiye’de yapılması için adım atmış, başarmıştır.”

* “Erbakan, toplu iğneden en büyük makineye kadar kendimizin yapması gerektiğini savunmuştur. 1956’da Gümüş Motor’u kurmuş ve üretimine başlamış, ithalatçı firmalar fiyatları düşürmek zorunda kalmıştı.”

* “Türkiye Milli Görüş’ün rotasına girdiğinde, Kıbrıs Barış Harekâtı yapıldı. İmam hatiplerin orta kısmı kapatılmıştı, açıldı, 81 olan sayı 350’ye çıkarıldı. İmam hatiplerin önü açıldı. Hocam konuşmasına ‘Esselamünaleyküm’ diyerek başlardı. O yılarda bu manşet olmuştu.”

* “O dönem İslam, Müslümanlık algısı farklıydı. Namaz kılan doktor evliya muamelesi görürdü. Kaymakam namaz kılmaz, vali, bakan namaz kılmaz gözüyle bakılıyordu. Milli Görüş böyle bir dönemde başladı. Hocamın, Müslümanların ülke yönetiminde rol almasında büyük emekleri oldu. Müslümanlığın gurur duyulacak bir şey olduğunu gösterdi. O olmasaydı, Müslümanlığın tüm hayatı kapsayan bir din olduğu akıllara gelmeyecekti.”

EMİROĞLU BAKLAVALARI…

Şunu da eklemezsek yazı eksik kalır kanaatindeyim; Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı görevine seçilen Abdullah Sevim’in eğitimci-siyasetçi kimliğinin yanında bir de işadamı yanı var.

Kastamonu’dan İstanbul’a 1964 yılında göç eden Sevim ailesi, Çapa’da şekerci dükkânı açmakla işe başladı.

Emiroğlu Baklavaları ortağı Abdullah Sevim’in ailesi, şekercilikte 6 yıl hizmet verdikten sonra, 1970’li yıllarda pastacılığa dönüş yaptı. Bir ara Şişli/Kurtuluş’ta pastacılık yaptı. 1986’da ise Sahrayıcedid’de ilk Emiroğlu Baklavası’nı açtı.

Alanında hayli iddialı; Türkiye’nin en iyi baklava, börek ve dondurmasını yapmaya çalışıyor, Emiroğlu Baklavaları. 6 şubenin tümü İstanbul Anadolu yakasında.

***

Bir soru ile kapatalım; Abdullah Bey, Avrupa yakasında da şube açmayı düşünüyor musunuz? Mesela, eski mekânınız Şişli/Kurtuluş’ta? Ne dersiniz?