Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…

Benim istediğim büyüklükten daha küçük hastane açamazsın der. Laboratuvarına bundan sonra şu cihazı koymazsan laboratuvarını kapatacağım der. Kazanılmış hakka bile aldırmaz. Şundan fazla para alamazsın der. Serbest teşebbüs hürriyetini bile anayasaya aykırı olduğu halde kısıtlar. Önceleri SGK tarafından yüksek meblağ ödendiğinden hastaneler acil servise hasta gelsin istediği için acil servisleri 3 basamak şeklinde sınıflandırırlar. Artık ciddi hastaları küçük hastaneler alamaz hale gelir. Gün gelir, artık acil servise gelen hastalar hastanelere zarar ettirmeye başlar. O zaman bir anda en alt basamaktaki hastaneleri kendi ürettikleri kritere uymadıkları halde en üst basamağa terfi ettirirler. En üst basamağın şartlarını sağlayamayan hastanelere gece nöbette mevcut olmayan doktorların branşından en ağır hastaları göndermeye başlarlar. Doktor olmadığı için hastaya bakılamaz ve hastalarla hastaneler arasında kavgalar başlar. Yetkili kimselere durum bildirildiğinde doktorunuzu geceleri evden çağırın, siz üçüncü basamak acili olan hastanesiniz derler. Biz o kriterlere uymuyoruz dediğinizde o zaman dava açabilirsiniz denir. Hastalar başka yere sevk edildiği için durmadan savunma isteyip ceza verirler. İşte mantığa, hikmete, ilme uymayan hevaya uyma örnekleri. Yapılan bu tür uygulamalar sadece büyük sermayenin sağlık sisteminde varlığını sürdürmesini sağlar. İşte bunlar hevalara uyarak hükmetmektir.

“Rabbinden bir beyyine (kanıt) üzerinde olan kimse mi amelinin kötülüğü ona süslenilen ve hevalarına uyanlar gibidir?” (Muhammed Sûresi 14. ayet)

Ayetleri incelersiniz ve bu ayetlerle kanıtlar elde edersiniz. İşte bu kanıtlar Rabden gelen kanıtlardır. Bu kanıtlar üzerine amel edenle hevalarına uyanlar bir olur mu? Ayetleri anlatalım, kanıtlar getirelim, yine boş. Ayetlere göre hareket eden insan bulmak çok çok zor maalesef. Hemen size bir gerekçe bulacaklardır. Ama günümüzde böyle, ama şimdi başka bir yöntem yok, ama şimdi onların yöntemiyle onları yenip iktidar olacağız gibi ifadelerle karşılaşacaksınız. Sonunda iktidara gelince iktidarda kalmak için çoğunluğa uymak zorundadırlar, hevalara uymak zorundadırlar. Şunu unutmamak lazımdır: batıl yöntemlerle hak gelmez. İşte kanıtlar ortada, ayetler açıkça söylüyor; “çoğunluğa uyma” diyor.

“Böylece onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Ve yemin olsun eğer sana ilimden gelenden sonra onların hevalarına uyarsan senin için Allah’tan (gelene karşı) ne bir veli ne de bir koruyucu vardır.” (Ra’d Sûresi 37. ayet)

Kur’an’ın Arapçası bir ilimdir. Kur’an kendine has Arapçası ile bilgiler ürettirir. İşte bu ilmi bırakıp da başkalarının hevalarına uyduğunuz anda Allah’tan başınıza gelecek sıkıntılar vardır ve artık sizi kimse koruyamaz, kimse arkanızda duramaz.

“İlahını hevası edineni gördün mü? Sen mi onun üzerine vekil olacaksın?” (Furkan Sûresi, 43) “İlahını hevası edineni ve Allah’ın onu bir ilim üzerine saptırdığı ve işitmesini ve kalbini mühürlediği ve görmesinin üzerine bir perde kıldığını gördün mü? Allah’tan sonra ona kim rehberlik eder. Tezekkür etmiyor musunuz?” (Casiye Sûresi, 23)

Bu ayetler meal edilirken hep “Hevasını ilah edineni gördün mü?” şeklinde meal edilir. Oysa ayetlerde tam tersi söylenmektedir. Heva ilah edinilmemekte, ilah heva edinilmektedir. İlah kendi işine gelen şekilde edinilmektedir. Onlar kafalarında bir ilah tasarlamışlardır. Gerçeklikten uzak, hevalarına uygun yani kendi işlerine gelen emirler veren bir ilah vardır. O ilah onları cennete sokmaktadır. O ilah onların kendi işlerine geleni onlara emretmektedir. O ilah onların hevalarıdır. O ilah onları evliya A.Ş. haline getirmektedir. O ilah onlara vesenlere çalışmalarını emrediyordur. O ilah onlara çoğunluğu ele geçirerek İslamiyet’i getirmelerini emrediyordur. Ayette dediği gibi bir ilim üzerine sapmışlardır. Kendilerini bilgili sanıyorlardır ama o üretilen bilgi içinde sapmışlardır. İşitmeleri ve beyinleri mühürlenmiştir, gözlerinin önünde de perde vardır. Siz ne anlatırsanız anlatın ilahlarını hevaları olarak edinmiş olanlar bu perdenin ötesini görememektedirler. İlahını heva edinme hevaya uymadan çok daha ötesidir, çok daha kötüsüdür. (Devamı var)