“Zamanın birinde Bağdat’ta bir marangoz yaşarmış.

Bu marangoz, hayatının son zamanlarında bir minber yaptırmış. Çok güzel, sedef kakmalı, ceviz ağacından, adeta bir sanat eseri… Kim görse, bu minbere hayran kalırmış. Marangozun yaptığı bu minber zamanla dilden dile yayılmış.

Gören herkes minbere talip oluyor ve marangoza, ‘Şu minberi bize sat, falanca camiye götürelim’ şeklinde tekliflerde bulunuyormuş.

Marangozun verdiği cevap ise hiç değişmiyormuş: ‘Hayır.’

Marangoz, minberi Mescid-i Aksa için yaptığını söylüyor, ‘Bu minber Mescid-i Aksa'da duracak’ diyormuş.

Bu cevaba ahali haliyle şaşırıyormuş çünkü o zamanlar Kudüs, Haçlı işgali altındaymış. Halk, ‘İyi de Kudüs, Haçlı işgali altında’ diye karşılık veriyormuş.

İnsanların bu tepkisine marangoz yine değişmeyen cevabını veriyormuş: ‘Benim elimden gelen bu. Ben zanaatkârım, minber yontarım. Bir babayiğit de çıksın Kudüs'ü alsın. Bu minberi yerine oturtsun.’

Minberin güzelliği ve marangozun verdiği cevaplar her yerde anlatılmaya başlanmış.

Minberin bu hikâyesini dinleyen herkes minberin güzelliğine kapılırken yedi sekiz yaşlarında bir çocuk ise marangozun sözlerine dikkat kesilmişti. Marangozun bu sözleri karşısında etkilenen bu çocuk aradan kırk yıl geçtikten sonra minberi Mescid-i Aksa’ya götürmüş, emaneti yerine teslim etmişti.”

Derler ki güzelliğiyle insanları hayran bırakan minberi Mescid-i Aksa’ya götüren, marangozun beklediği babayiğit Selahaddin Eyyubi, marangoza bu minberi yaptıran da Nureddin Zengi imiş.

Günümüzde Kudüs yine işgal altında ve Müslümanlar olarak bizler de Selahaddinler, Ömerler bekliyoruz. Fakat o Selahaddinler bir türlü gelmiyor. Sorun, minberi Mescid-i Aksa için yaptığını söyleyen marangoza Kudüs işgal altında ama diye bahane üretenler gibi bizlerin de yerinde saymasıdır.

Soru ise şudur: Acaba aramızda Selahaddinler yetiştirecek marangozlar var mıdır?

El- hamd. Bu sorunun cevabını aldığımız güzel bir programa misafirdik hafta sonu.

Mirasımız Derneği, bir alt kuruluşu olan Aksa Çocuk Akademi üzerinden çocuklara Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı sevdirecek çok güzel çalışmalar yapıyor.

Bu hafta sonu da çocuklar için yazılmış Kudüs ninnisi ve Kudüs marşlarının tanıtımını yapmak üzere “Kudüs Marşları Tanıtım Şenliği” organize ettiler. Bu organize ettikleri üçüncü Kudüs Şenliği.

Milli Çocuk dergisi olarak biz de bu şenliğe davetliydik. Tevafuk, tanıtım şenliği bizim yayın kurulumuzla aynı güne denk geliyordu. Biz de sabah saatlerinde yayın kurulumuzu yaparak, toplantımızın ardından hep birlikte bu güzel davete icabet ettik.

Programda bizi çok güzel sürprizler bekliyordu.

Çocukların dilinden Mescid-i Aksa tanıtımı…

Şiirler, kukla gösterileri ve ilk Mescid-i Aksa korosu…

Kudüs marşlarının klibi de ilk defa bu programda izlendi.

Kudüs ninnisi ve marşlarını yazan Şeyma Şahin ile de tanıştık program çıkışında. Şeyma Şahin, “Büyük büyük adımlar Kudüs’e yol almayınca, mini mini adımlar Kudüs’e yol alsınlar diye yazdım” diyor bu marşları.

İyi ki de yazmış. Bakarsınız bu marşları dinleyen çocuklarımızdan biri Selahaddin olmaya karar verir.

Selahaddinler, Ömerler yetiştirecek daha çok hikâyeye, ninniye ve marşlara ihtiyacımız var.

Umarım, bu çalışma marangozlara ilham olur ve Şeyma Şahin’in de dediği gibi inşallah:

“Mini mini adımlar

Kudüs’e yol alırlar

Zeytin ağaçlarından kubbeye varırlar.”