Zor bir dönem Müslümanlar açısından. Büyük parçalanmanın
getirdiği sonuçlar sorumluluk sahiplerini derinden yaralıyor. Parçaların giderek
birbirinden uzaklaşması, birbirine tutunacak yerlerinin kalmaması, nefret ve
öfkenin tırmanması en zor olan nedenleri. Bunlar insanın bir araya gelişini
engelleyen bazı unsurlar.
Her Müslüman için durulan ve bakılan yer önemli. Kim
nerede duruyor, ne ve kim adına eylemlerde bulunuyor, bulunulan eylemler insanı
nereye götürüyor, sonuçları ne olacak gibi sorular bir bakıma durumu tanımlama
açısından önem kazanıyor.
Müslümanların Müslümanca yaşayışlarının göstergeleri
kimler tarafından nasıl tanımlanacak, kimler istikamet üzeredirler, sağlıklı
bir tutum içindedirler bunlar da bu karmaşada belirsizleşiyor. Hemen her
sorunun bir değeri var. Sorunları çözümleyecek, uçurumları giderecek
Müslümanları bir araya getirip birleştirecek güç nerede, bunu kimler, nasıl
başarır
Sorular elbette önemli, ancak çözüm üretilmedikçe sadece
kuşkularımızı ortaya koymaktan başka bir işe yaramazlar. Öyle ise Müslümanların
sahih bir yol üzere, istikametleri ve gidişleri sağlam olanı tutturmak daha bir
önem kazanıyor.
Müslümanların kişiliklerinin zedelendiği bu zamanda,
onların kendilerini İslâm ın temsilcileri gibi görmeleri artık bir önem
kazanmıyor. İslâm ın insanlık karşısında varlığı Müslümanların kişilikli
duruşlarıyla belirginleşir. Bir Müslümanın kişilik tanımlaması nelerdir, neler
olmalıdır bu önemli bir durumu belirler.
Sevgili Efendimize henüz vahiy gelmediğindeki kişiliği
ile geldikten sonraki kişiliği arasında bir fark var mıdır Olmadığı kesin.
Öyle ise Peygamber Efendimizin kişiliğinde belirginleşen unsurlar nelerdir,
nelerle varlığını belirgin kılıyor ona bakılmalı öncelikle. En önemli
özelliklerinden biri emin lik sıfatı. Toplumun hemen her kesimindeki
insanların güvendikleri tek kişi. Dürüst olmak da eminlikle orantılı. Emin olan
zaten dürüsttür. Gene bunu tamamlayan diğer unsurlardan biri de doğru sözlü
olmak. Kişilik bütünlüğü iyi ve güzel sıfatların bir arada bulunmasıyla olur.
Allah ın elbette bir bağışı olan bu güzelliklerin öncelikle Sevgili
Efendimiz de buluşması insanlığa yol göstericilik bakımından çok daha önem arz
ediyor. Böyle bir durumda tebliğde bulunması, insanlığın onun etrafında
toplanması her şeye karşın zor olmuyor. İnsanların alışkanlıklarını ve yol
tutumlarını bir anda değiştirmek çok da kolay olmuyor. Toplumun önünde yer
alanların eminlik durumu zaman içinde etkisini ister istemez gösteriyor.
İnsanın sınandığı birçok şey var bu dünyada. Eminliği
sağlayacak olan da bu şeyler karşısındaki tutumu öncelik kazanıyor. Hemen her
şey bir ateş bu zamanda. Bu büyük bir ateş içinde insanlığın sağlıklı bir yol
yürümesi çok zor bir durum.
Müslümanları temsil eden birinin yaftalandığı kusurlar
ateş olur kendisini yakar. Bundan kurtulamaz. Bu, kendisiyle sınırlı kalsa bir
bakıma iyi ama öyle olmuyor. Müslüman yöneticiler veya önderler sorumluluk
alanlarını kendileriyle sınırlı tutmazlar, alanının tamamından sorumlu
tutarlar. Kendilerinin dahli olmasa bile sorumluluk alında bir sorun varsa
yönetici olan kişi bunda kendisini kusurlu bulur. Hz. Ömer e ait olan:
Fırat ın kıyısında bir kurt bir kuzuyu kaparsa sorumlusunun kendisi olduğu
düşüncesiyle yaşar ve var olursa bu onun hem sorumluluğunu arttırıyor, hem
dikkatini hem de yönetimdeki tutumunu belirliyor. İnsan olmayan, bilinç sahibi
taşımayan iki ayrı varlığın, yani kurdun bir kuzuyu yemesi olayı bir gösterge.
Bununla Hz. Ömer kendi sorumluluk alanını salt insanla sınırlı tutmuyor. Hemen
her şeyi içeriyor. Böyle bir durumda insanı yönetmenin ne denli zor olduğu
gerçeğini hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekir. İnsan yeryüzünün en ilginç
varlığı. Fakat bu varlığı asıl tanımlayan kişilik bulgusunda emin olma
sıfatın öne çıkar.
Müslümanlar bugün için birbirlerinin kusurlarını
birbirlerinin gözlerinin içine sokuyorlarsa ve bundan da Müslümanların geneli
zarar görüyor ve bir yafta gibi yapışıyorsa bunun üzerinde daha çok düşünmek
gerekiyor. Kişiler suçlarını bastırmak yerine kusurlarını gidermenin yoluna
girmedikçe sorunları çözemezler. Bunun bir başka yolu da yoktur.