Fikir ve düşüncenin mayalı olduğu toplumların dilinin bir ağırlığı olur. Hemen her davranış, eylem, sözler zihinlerde iyice mayalandığında yeri ve zamanı geldiğinde dışa vurur. Onlar ne yaptıklarının ya da yapacaklarının bilincindedirler. Bireyin kendisinden dışa taşmayan hiçbir fikir ve düşünce kimseyi ne etkiler ne de bağlar ancak dışa vurunca eylem gerçekleşir. O zaman artık söz kişiden çıkmış olur ve dışarıya ait olur.

Gerginler karşıtlarını oluşturur. Karşılıklı hamlelerle birbirlerine saldırılar. Karşılıklı savunmalarda bulunurlar. Kim daha sert ve acımasız davranırsa görünürde o baskın olur. Sanki bir üstünlük kurar. O kendine göre bir başarı elde etmiş gibi görünür.

Gergin toplumlarda ya da bireylerde sağlıklı bir ortam beklenemez. Çözüm bulma, orta yolda gitme ya da bir araya gelebilme gibi bir yöntemleri olmaz. Birbirlerinin açıklarını kolladıklarından nerede ne zaman nasıl saldıracaklarının hesabını yaparlar. Bunları yaparken sürekli bir zafer takını hazır tutma tutkusuna kapılırlar.

Zihniyetler düşünceden çok ya sözle ya da silahla donanırlar, hazırda beklerler.

Fikir ve düşüncenin insanda oluşumu, gelişimi ve mayalanışı zaman içinde olgunlaşır. Bu, oluşan ortamlarda hemen her eylemde kendini belli eder.

Fikir ve düşünce eyleminin kişide kimi zaman gergin halde durması çileli olur ve bu çile onda daha sağlıklı bir zamana yayılırsa yararlı olur. Gerilimsiz olmak bir anlamda kayıtsızlığa ya da boş vermişliğe de yol açabilir.

Siyasal dil gerek ideolojilerin tırmanışında gerekse çıkar üzerine sertleşiyor ve saldırganlaşıyorsa düşünce edimini devreden çıktığı anlamına geliyor. Baskın olmanın tek yolu gergin bir şekilde kendini güçlü hissettirmedir. Eğer güç elinde bulunuyor ise bunu sonuna kadar doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız kullanıyor. İnsan kazanma ve birlikte yaşama yerine onu tam anlamıyla etkisiz ve kendine tabi kılmaya götürüyor.

Siyasal ideolojilerin tükendiği bir zamanda kendine ait kıldığı acımasız dil ile ayakta durmaya bakıyor.

Azınlıkta ya da zayıf kalanlar kendilerini var kılmak için aynı yol ve yöntemi ilke ediniyorlar. Onunla yükseleceklerini umuyorlar. İnsanların gönüllerini bu zamanda kolay olmadığı baskınlaşır.

Gerilimlerin dışında kalan kimi kesimler de ortama dâhil olmayı bir hüner sayarlar. Eğer tavırlarını bu anlamda ortaya koymazlarsa var olamayacaklarını silinip gideceklerini vehmediyorlar.

Sağlıklı düşünme ortamları sakin, düşünen, düşüncelerini olgunlukla ortaya koyanlar zaman içinde etkili olurlar. Güzellikler ve iyilikler doğrular sağlıklı ortaya konulursa insanlar mutlaka ondan hem nasiplerini alırlar hem de nasiplendirirler.

Kaos ve karmaşa günümüz ideolojisidir desek yeridir. Çünkü ideolojiler ömürlerini tamamladılar ve gittiler. Elbette izlekleri bulunuyor onu sürdürme çabasında olanlar var. Fakat bunlar artık insanlığı yönlendiren etkide ve güçte değildirler. Öyle ise tarafları ayakta tutacak, peşlerinden sürükleyecek kimi olgulara gereksinimler var.

Dinler, mezhepler, ırklar, aşiretler bu amaçlar için rahatlıkla kullanılabilir. Bu değerler hayatta her zaman vardır, istenildiği gibi kullandıklarında karşılık bulur.

İslâm sevgi ve merhamet dilidir. Barış ile yaşama dinidir. İnsanı kazanma ve yaşatma dinidir. İslâm’a karşı ve hatta düşman olanları da kazanma dinidir. Bir insanın bu kapıdan girebilmesi için kişiye merhamet ve sevgi gözüyle bakılır. Yeri, zamanı ve sırası gelince umulmadık ve beklenmedik bir durumda kendi yanında bulur.

Gerginliklerden, kaos ve karmaşadan uzak durmak toplumun ve bireyin sağlığı için değerlidir. Ondan uzak duranlar huzurlu yaşarlar. Huzur ortamına başkalarını da adeta davet ederler. Birlikte yaşamanın güzelliklerine dâhil olurlar.