Ne âlâ memleketimiz var!
Ortalık güllük gülistanlık!
İsteseniz de suç işleyemiyorsunuz.
Ya da işlediğiniz hiçbir kabahat suç değil!
Yeter ki taraftarınız olsun.
Ne kadar taraftarınız, alkışlayanınız varsa
o kadar devasa suç işleme özgürlüğüne sahipsiniz.
Öyle bir an geliyor ki; siz kabul etseniz de
etrafınıza birikmiş kalabalıklar sizin suça karıştığınıza ikna olmuyor.
Size, “kendinizle ilgili yanıldığınızı” öğütlüyorlar.
Tek savunma mekanizmaları var:
BİZİM ÇOCUK YAPMAZ!
Memleket;
Uyuşturucu tacirinden
Yolsuzluktan
Hırsızlıktan
Kural tanımazlıktan
Torpilden
Suiistimalden
Yetim hakkı yiyenden
Nepotizmden
Fuhşiyattan
Kumardan
Çetelerden
Yiyenler ve semirenlerden
Ekranlardan taşan rezillikten
Boş mideden, birden ensesi kalınlaşan ve göbeği şişkinleşenlerden
Gecekondudan bir gecede gökdelenlere zıplayanlardan
Ayakkabısının altı açık gezerken
birden üstü açık arabayla gezenlerden
Çok yiyip az, hatta hiç çalışmayanlardan…
(Eksik kaldıysa siz tamamlayın.)
Geçilmiyor ama BİZİM ÇOCUK YAPMAZ!
Kendi çocuğu; işsiz, aşsız, çaresiz…
Ama bizim muhtar, bizim başkan, bizim bakan, bizim bürokrat, bizim vekil…
Bizim büyüklerimiz yapmaz…
Yeter ki bizden olsun!
Hatta yiyecekse de bizimkiler yesin!
Ya da “hep mi onlar yiyecek, biraz da bizimkiler yesin”
Ya da onlar yiyince ses etmiyorsunuz,
bizimkiler mi yiyince gözünüze battı!?
BİZİM ÇOCUKLAR YAPMAMIŞTIR!
“Yaptım ama niye yaptım, hele bir sorun diyor”

Yok yok, BİZİM ÇOCUK YAPMAMIŞTIR!
Yiyen, semiren, “onun bunun çocuğu”
Senin çocuğun adı “Cefa”, “onun bunun çocuğunun” adı “Sefa” olmuş
Olsun, olsun, yazılanlar söylenenler iftira,
BİZİM ÇOCUK YAPMAMIŞTIR!
Keşke “Eski Türkiye’de inecek var” deseydik…