Papa, geldi işini yaptı ve gitti…

Yani o görevini ifa etti.

Bu süreçte, bizim mahallede ise inanılmaz bir kafa karışıklığı yaşandı.

Takip edenler görmüştür, Papa’nın gelişini ve geliş amacını gündemde tutan ve eleştiren neredeyse sadece Millî Gazete vardı

Zira biz bunu yarım asırdır yapıyoruz.

Yani etimizle, kemiğimizle her türlü Papa’ya da gelmesine de getireceğine de ve en önemlisi götüreceğine de karşıyız.

Ancak anlaşılmaz bir şekilde, “Papa’yı ve gelişini eleştirenleri eleştiren” bir kitle peydahlandı.

Hem de bizim mahallede.

İnanılır gibi değil!

Ne tür mide ilacı kullanırlar bilinmez hazmetmek için ama kendilerinin hazmetmesi yetmezmiş gibi bizlerin de üzerine üzerine geldiler.

Bu topluluk hem de cami cemaati diyebileceğimiz bir kitlenin arasından peydahlandı.

Bu arkadaşlara kısaca “muhafazakâr” diyebiliriz sanırım…

Neleri “muhafaza” ettiğinin farkında olmayan muhafazakâr!

Sen ne söylediğinin farkında mısın?

Papa’nın, şehit kanıyla sulanmış bu topraklar üzerinde “attığı her adıma karşı çıkanları” eleştiriyorsun.

Yani durduğun yer Papa’nın yanı ama farkında değilsin, vaziyet bu!

Ey muhafazakâr!

Neyi muhafaza etme telaşındasın!?

Dur ve aynaya bak!

Hatta kafanı duvara vur ve kendine gelmeni bekle.

Yanlış şeyleri muhafaza etme gayretindesin muhafazakâr!

Dikkat et!

Gittiğin yol, Papa’nın açtığı patika.

Bari sus!

Kalmışsa içindeki şuurun üzerini kazı ve kendine dön.

Konuşulana, yazılana bir bak, tahlil et.

Ne söyleniyor.

Tamı tamına “1700 yıl” sonra, bir de harflerle yazalım “bin yedi yüz yıl” sonra, ne oldu da Hristiyan birliğine ev sahipliği yapma kararı aldık.

En akıllısı siz misiniz?

Sabah akşam TRT’de izleyip kılıç kuşandığın tarih dizileri var ya o dizileri iyi izle.

Ne Selçuklu ne Osmanlı ne de Cumhuriyet döneminde bu adımlara müsaade edilmemiştir.

İster en güçlü dönemimizde olalım isterse bizi “hasta adam” olarak tarif ettikleri o günlerde…

Bu Haçlı zihniyetine ev sahibi olunmamıştır.

Yani ortada değişen, dönüşen biri varsa o da sensin muhafazakâr!

Bizler 1700 yıldır durduğumuz yerdeyiz.

Elinizde bitmek tükenmek bilmeyen kılıfla dolaşıyorsunuz!

Açıkta bir vukuat bırakmamak için kendinizi paralıyorsunuz.

Her gördüğünüz rezalete, “ihanet kılıfı” bulmak da ayrı bir seviye, ayrı bir meziyet!

Yine kafa karışıklığı yaşıyorsunuz!

Papa’ya karşı olan Erbakan Hoca’ydı.

Papa’nın yoldaşı sizin eski hocanız.

Cennetmekân Erbakan Hoca’ya birisi sordu:

“Siz İstanbul'u Bizans alacakmış gibi, Pontus tazelenecekmiş gibi evhamlar üretiyorsunuz. 5 asırdır İstanbul'da ezanlar okunuyor” dedi.

Erbakan Hoca cevaben dedi ki: “Endülüs'te de 8 asır okunmuştu o ezanlar, nerede şimdi?”

Önce TRT’nin haber bülteninde “İznik’teki Hristiyan birliği gövde gösterisini”, peşi sıra da yine TRT’de “Haç ile Hilal’in savaşı”nı izleyince beynin sulanmış olmalı!

Nedir bu halin Allah aşkına muhafazakâr?

Bir yanında Apo, bir yanında Papa!

Kendine gel!

Hep siz yanıldınız, bu kez de biz yanılalım istiyoruz ama ne mümkün!