Gizemli bir hava oluşturmamak adına en baştan söyleyelim; başlıktaki sorunun cevabını bilmiyoruz.

Ve hatta bu tür haberlerin detayına girmemek hatta mümkünse uzak durmak, Millî Gazete’nin yani bizlerin değişmeyen yayın politikasıdır.

Zira iddialar, suçlamalar ve konuşulanlar çok büyük laflar.

En azından beklemek gerek.

Ayrıca yılların getirdiği bir tecrübe olarak, hatta insani ve İslami olarak da nihai karar vermek için tarafları yani şu an için suçlanan tarafı hakkıyla dinlemek lazım.

Elbette adli süreç yürüyor, ortada ise savcılığın yani iddia makamının iddiaları gündemde.

Yani yeterince ciddiye alınması gereken bir durumdan bahsedebiliriz.

Mehmet Akif Ersoy’a siyasi bir operasyon yapılıyor demek ise çok zorlama olur.

Ancak, “Yürüyen adli sürecin siyasi sonuçları olabilir mi?” derseniz, elbette olabilir deriz.

Muhakkak Mehmet Akif Ersoy sıradan biri değil, isnat edilen suçlamalar da çok büyük.

Şunu da belirtelim, tüm samimiyetimizle Ersoy’un bu cendereden aklanarak çıkmasını temenni ediyoruz.

Peki biz ne mi yapacağız?

Operasyon farklı isimlere de sıçrar mı, olayın siyasi boyutu ya da siyasi sonuçları olacak mı; sorularının cevabını arayıp parçaları birleştirmeye çalışacağız.

Cevabını bulamadığımız bazı soruları da soracağız elbette.

En önemlisi, Mehmet Akif Ersoy’un savcılık ifadesinde dile getirdiği bir detaya göre hakkında aylardır bir çalışma yapıldığını bildiğini söylüyor.

Anlaşılıyor ki Ersoy operasyonunun kökeni, tutuklu avukat Rezan Epözdemir’e kadar dayanıyor.

Epey eski yani.

Geçtiğimiz günlerde gözaltına alınan ve serbest bırakılan üç haber spikerinin de bu soruşturmanın başka bir adımı olduğu anlaşılıyor.

Ersoy hakkında soruşturmaya ya da kovuşturmaya dönüşmese de adli makamlarca aylardır devam eden bir süreç yürütülüyormuş.

Bu durumda, Ersoy, kamuda yani TMSF’de olan Habertürk kanalına nasıl oluyor da genel yayın yönetmeni olarak atanabiliyor?

İkinci kritik soru ise Ersoy, kendi ifadesi ile aylardır mercek altında bulunduğu bir anda operasyondan kısa süre önce AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ile nasıl canlı yayın yapabildi?

Ya da bu yayın bir “kurtarma operasyonu” muydu?

Ya da Ömer Çelik de bu operasyona alet mi edildi?

Şamil Tayyar’ın Ersoy’u koruyup kolladığını iddia ettiği ismi tahmin etmek ise hiç de zor değil.

Uzun zamandır tartışılan ve etrafındaki birçok insana operasyon yapılan bu isim hâlâ en kritik koltukta nasıl oturabiliyor?

Ersoy’un gözaltına alınması ve devamında tutuklanmasına giden süreçte hemen hiçbir gazeteci topa girmedi.

En ilginç paylaşım ise Sabah Gazetesi yazarı Dilek Güngör’den geldi.

Güngör, burada yer vermeyeceğimiz bir resimle birlikte şu mesajı paylaştı:

Vay. Kimler kimlerle beraber? Habertürk’teki uyuşturucu operasyonuna bu “derin” fotoğraf damga vuracak. Gizli tanık ifşa etmiş. Duyduğuma göre, Ela Rümeysa Cebeci’nin telefon kayıtları da ekonomi, spor, siyaset, magazin dünyasında deprem yaratacak. Bu dosya siyasi Susurluk olmaya aday.

Aslında bizim de gelmek istediğimiz nokta tam da burası.

Yani operasyon siyaseti de etkileyecek mi?

Ve daha da önemlisi, bu operasyon genişleyecek mi?

Dilek Güngör, operasyonun devam edeceğini net bir şekilde yazmış ve paylaştığı resimde üç önemli isim var.

Biri Mehmet Akif Ersoy, diğeri Rezan Epözdemir ve diğeri de burada ismini yazmayacağımız ama birleştirmeye çalıştığımız parçalardan bir diğeri.

Bu ismin Mehmet Akif Ersoy ile birlikte gözaltına alındığı iddia edildi, daha sonra yalan olduğu anlaşıldı.

Başta da dediğimiz gibi bizim işimiz magazin değil.

Adliye ise işini yapıyor.

Ama siyasetin gergin olan ipi “koyu bir siyasi kimliğe sahip” olan bu ismin de tutuklanmasıyla kopar mı?

Türkiye’de siyasi kıyametin kopacağı iki senaryo var…

Yani bu soruşturmanın devamında iddia edilen iki isim daha gözaltına alınırsa biz seçmenlerin de önüne seçim sandığı gelebilir.

Ülkemizin “erken seçimden görevli ismi” yeniden görevini yapar mı?

Bunu anlatmaya çalıştık, dilimizin döndüğünce.