Papa 14. Leo’nun Türkiye’de bulunduğu süredeki faaliyetleri sıradan ayin ve ziyaretler değil. Hemen hepsinin sembolik karşılığı bulunuyor. İznik’te su altında kalmış olan Aziz Neophytos Bazilikası üzerinde Fener Rum Patriği Bartholomeos ile bir ayin düzenlendi. Bazilikanın sadece bir silueti görünüyor. Bu ayinin birçok gerekçesi ve üzerinde durulması gereken nedenleri bulunuyor. Hıristiyanlar Ortodoks ve Katoliklerin ayrışmalarına neden olan kimi ilkeler bulunuyor. Hıristiyanlıktaki baba, oğul ruhulkudüs üçlemesi başlı başına bir sorun. Yüzyıllardır tam anlamıyla mezhepler arasında çatışmalar bulunuyor. Özellikle Ortodokslar Katolikleri dinsizlikle suçluyorlar. Bu, onların siyasal bölünmelerine de nedendir bir bakıma. Avrupa, Amerika ve onlarla birlikte olan Katolikler Rusya’nın başını çektiği Ortodokslar. Bunların siyasal güç odakları çatışıyorlar. İster bu emperyal karşılıklı çatışmalar olsun ister se mezhep çatışması olsun ciddi bir sorunudur Hıristiyanların.
Papa Leo’nun Fener Rum Patriği Bartholomeos ile birlikte bu ayinde bulunması onlar açısından önemli. Aralarındaki çatışmayı giderme bakımından. Dahası Türkiye sınırları içinde bulunan bu bölgede olması bir diğer neden. Kaldı ki patrikliğin Katolikler tarafından bir anlamda kabulü anlamına da geliyor. Bir harabede ayin düzenlemesinin bir diğer gerekçesi yakın zamanda aslına uygun bazilikanın yeniden inşasına geçilebilir. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmada inşa edilen, onarılan kiliselerin sayısı ve önemlileri açıklandı. Bunların kiminde de diğer papaların ya da patriklerin katılımıyla ayinler düzenlendi.
Ülkemiz sınırları içinde bulunan sayısız kiliseler, katedraller veya başka alanlar bulunuyor. Türkiye bunları sırasıyla onarıyor ve yeniden işler hale getiriyor. Bu, nedense sadece bizde oluyor. Daha önce bizde olan sonra da Hıristiyanlar tarafından işgal edilmiş bölgelerde onların herhangi bir camiyi bir külliyeyi onardığı olmuş mudur? Onların hayata kazandırılması ve kullanılır hale gelmesi de Türkiye’ye kalıyor. Türkiye yapıyor.
Amerika ziyaretinde bulunan Patrik’in Trump’a kendilerinin, yani İstanbul’un Türklerin elinden kurtarılması dileğinde bulunmuştu. Bu Patrik Amerikalı olan bir Papa ile birlikte hareket ediyor. Bu da onlar açısından bu ziyaretin bir diğer önemini gösteriyor.
Bu gezinin hafife alınmak istenmesinin nedenleri biraz da psikolojik yenilgi duygusunu örtbas etmedir. Hafife almak ve sıradanlaştırmakla geçiştirilmeye çalışılması işin asıl tuhaflığı.
Bir diğer sorun da Sevgili Efendimizin Medine’de karşılanış metni olan Telaal bedru Aleyna ilahisinin o mekânda, papazların bulunduğu bir ortamda söylenmiş olmasıdır. Papa orada bulunmasa bile söylenmiş olması bir anlamda dinler arası diyalog psikolojisinin hem bir sonucu hem de anımsatmasıdır. Bu da basite indirgenemez. Ne yeridir ne de zamanıdır. Masum bir davranış da olamaz.
Kültürler arasında öteden beri bir rekabet bulunuyor. İlahilerden dini musikiye kadar karşılıklı bir üstünlük veya bir farklılık anlamı içeriyor. Müslümanların onları memnun ve razı etme gibi bir görevleri yoktur.
Papa, bir dini liderden çok bir devlet başkanı konumunda ağırlanmıştır. Onun dini görev ve sorumluluğu dindaşlarıyla yapılan ayinlerle kendini göstermiş oluyor. Türkiye’nin gerek yasaları ve laik cumhuriyetin ilkeleri açısından da bir ihmal vardır. Gerçi cumhuriyetçi laikler başta olsa sorun değişmeyecekti ya da karşılanış farklı olmayacaktı.
Sorun Batı karşısındaki ürkeklik ya da kabullenmişlikten başka bir şey değildir. Onlar karşısında tepkisiz ve bağımlılık sorunudur.
Bundan sonrası zamana, yeni aşamalara bırakılıyor. Öncekiler ile sonuncusu arasındaki değişimler bir anlamda dikkate alınmalı. Ne gibi taleplerle karşılaşılacak hangi sonuçlara varılacak. Başta Türkiye olmak üzere Müslümanlar konumlarını korumakla yükümlüdürler. Yoksa gelecekte bunların altından kalkılamayacak.