Amerika ve İsrail! Son zamanlarda gündemimizi çok sık

taciz etmeye başladı. O kadar büyük önemler atfettik ki bu ülkeye; kendimizi

yücelteceğiz derken onları çıkardık göklere! Bu ülkelerin yaptıkları

anlaşmalarda tek önemsedikleri öğenin kendileri olduğunu konuşmaya fırsatımız

bile olmadı. Attığımız ve atılan adımları vicdanlarımıza danışacak zaman da

bulamadık. Saklamışlardı. Meşguldük. Daha önemli işlerimiz vardı. Çocuklarımıza

bir gelecek hazırladığımızı zannediyorduk belki. Onların geleceğini çalıyorduk

oysa. Bugün yaptığımız her şey onlara bırakacağımız mirasla alakalıydı halbuki.

Bilemedik

Bir kiliseye yardım ettiği için 1980 yılında Saddam

Hüseyin e Detroit in altın anahtarı verilmişti. Fahri hemşehri ilan edilmişti.

İyiydi araları Amerika ile. Dışişleri bakanlarıyla kankaydı Saddam. İsrail i

sevmezdi işte. Buradan ders çıkaran büyüklerimizi, tek başına Amerika ile

müttefik olmanın yetmeyeceğini, İsrail in de dost olması gerekliliği

ödevlerinin icaplarına zorluyor galiba. Bahsi geçen bu iki ülke vampir

ülkelerdir. Bunları dillendirmekte fayda var. En azından tarafımız belli olsun

ve tarih not alsın diye tekrarlanmalı bu bilgi. Kendi kendilerine

sınıflandırdıkları ve üçüncülüğü layık gördükleri Müslüman ülkelerde kalp

denen organ kan pompalamaya devam ettiği sürece bu ülkeler o kanın peşinde

olacaklar. Ne zamana kadar süreceğini sormayın o yüzden. Onlar büyük ülke. Baş

edemeyiz onlarla.. diye güdülen garabet yenilmişlikleri bir kenara

bırakacağım. Öğrenilmiş bu çaresizlik onların en büyük savunması zaten. Toplumu

bu konuda uyarması beklenen aydınların hepsi bu hafta vizyona giren Ölüm Emri

filmini izleyecek ve popüler sosyal ağlarda methiyeler düzecekler. Bana

sorarsanız atom bombasından sonraki en büyük insanlık ayıbıdır heronlar!

Nevada da, olay yerinden binlerce kilometre uzakta, ikiye bir metre

büyüklüğündeki bir odada, karıncalı görüntülerle yer tespiti yapıp, sivil

kaybından endişe edip(!), zor kararlar alan cesur Amerikan askerlerinin(!)

hikâyesini salık verecekler bu aydınlar. Birkaç muhafazakâr sinemacı(!) kısa

film etkinliklerinden fırsat bulursa belki bu kültürel emperyalizmle alakalı

birkaç satır çiziktirecek. Entelektüel bir kimliği olsun diye uğraşan, hani bir

gelecek hazırlamaya çalıştığımız gençlerimiz ise, vampirlerin ne kadar vicdanlı

olduğunu büyük prodüksiyon izleyip, ama kan olmazsa yaşayamaz dramasının

büyüsüne kapılıp gidecek! Büyükelçinin PYD elindeki silahlar bizim

açıklamalarını, her gün ef beş yaparak takip ettiğimiz şehidlerimizi, Kudüs te

sokak ortasında infaz edilenlerin durumu saman alevi gibi yerini yenisine

bırakıverecek. Biz bu hale nasıl geldik sorusunu sormaya cesaret

edebildiğimiz bir anda cevabı hatırlayamamak belki üzecek bizi. Bu üzüntü ise

survivor başlayana kadar sürecek. Saat kaç Özeti bitti mi Heh. Bu hafta kim

elenecek Hadi iddiaya girelim

Öznesi heron olan filmler mantar gibi türemeye başladı.

Etkisi az bulunursa daha pahalısı çekilmeye başladı. Dizilerin konusu olurdu

kısa bir süre önce. Şimdi başrolü kaptılar. Yeni işgaller geliyor demek ki.

Fiziksel olarak hiç gelmeden, istediği yeri çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden

vuracaklar. Haberleri çıkacak elbet. Fakat hiçbir haber bu filmlerin bütçesi ve

aydınlarda bıraktığı izlenim kadar etki etmeyecek. Göz göre göre öldürecekler

bizi. Kuşatılmışız zaten. Nefesiniz daralmıyor mu Ahlaksızların sesi

ahlaklılardan daha çok çıkıyor. Herkes bir köşe tutmuş, dünya yansın pahasına

müdafaa ediyor. Olayların çoğunda özne gizli artık. Yüklem ise manipüle

edilebilen bir şey. Dolaylı tümleç ise yoruma çok açık! Faili ve mefulü belli

olaylarda mevzu neden onlar değiller diye düşünmek insanlık suçu neredeyse.

Parmak çokluğuyla uydurulmuş demokrasinin dişleri bir gün bizim etimize

saplanacak. O zaman horoz dövüşü yapan günümüz seyislerini (siyasetçilerini)

azarlamaya hakkımız olacak. Şimdi söz söylenmiyor malum. Maazallah terörist

ilan ediliverirsiniz. Çanakkale Zaferimizi kutladığımız gün neden

Hristiyanlarla, Regaip kandilinde neden Yahudilerle el sıkıştınız diye sorsam

benden haini yok. Muhalefetin muhaliflik sorunu olduğu ise şerh istemeyecek

denli aşikâr zaten. Benim suçum ne o zaman Düşün düşün kafayı yer insan. Saat

kaç Başladı mı ada macerası Kim gider bu hafta

Baskın kültürler diğerlerini peşlerine çok kolay

takabilirler. Cemil Meriç in; Aydınların aydınlatamadığı toplumu soytarılar

aldatır sözünü bu kadar sık paylaşıp, ezberleyip, bir an bile üzerinde

düşünmemek ne büyük bir gaflettir. like larına yandığımın sosyal medyası.

Soytarı yaptı hepimizi. Öyle değil miş gibi yapmak oldu en büyük maharetimiz.

miş gibi yapmaktan yorulduğunuz kıyıda buluşalım mı

Daha rahat anlaşırız o zaman

Kalbinizin sahibine emanet olun. (Yahudi ve Hıristiyanlar

hariç)

Eyvallah!!!