Geçenlerde TV5’te Kupür Haber programında, Anadolu Gençlik Derneği’nin (AGD) hizmetlerini konuşurken Muhammet Altındal şöyle bir ifadede bulundu;

“Aytunç Altındal vefatından önce şu vasiyette bulundu: Cenazemde tekbirler getirilsin. Cenazemi AGD’li gençler kaldırsın…”

“Müslüman gibi yaşadım, Müslüman gibi hatırlanmak istiyorum” cümlesi de yine vefatından hemen önce merhuma aitti.

Gerçekten de öyle oldu…

2013 yılında (18 Kasım), ani bir rahatsızlık sonucu Hakk’a yürüyen Aytunç Altındal’ın naaşı tekbirlerle ebediyete uğurlandı. Dönemin AGD İstanbul Şube Başkanı Ali Uğur Bulut, il başkan yardımcıları, ilçe başkanları ve çok sayıda Anadolu Gençlik Derneği mensubu genç, Aytunç Altındal’ın cenazesine katılıp tekbir getirdi.

TBMM Meclis Başkan Vekili Meral Akşener, Milli Gazete’den Abdulkadir Türker ve Ali Haydar Haksal da Şakirin Camisi’ndeki cenaze törenine katılanlar arasındaydı. Altındal’ın ağabeyi Mehmet Altındal, kızı Emine Altındal, manevi kızı Yonca Bayrak’ın yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, sevenleri, öğrencileri ve yakınları da cenaze namazındaydı.

***

Atlamadan…

O dönem konuşulan bir şey daha oldu;

Merhum Aytunç Altındal’ın bir zehirlenmeye kurban gidip gitmediği…

Aytunç Altındal’ın yakınları da ünlü yazarın kanserden ölmediğini, zehirlenerek öldürüldüğünü öne sürdü, o dönem.

Zira merhum ‘ölümünün araştırılmasını da vasiyet etmişti’, ayrıca…

Bu kadar da değil; Aytunç Altındal’ın kızı Yonca Bayrak’ın ifadelerine bakalım;

“İnsanlar nasıl yaşarlarsa o şekilde ölürler. Babam da araştırmaları, kitapları ve yazıları ile dünyanın tüm güç dengelerini elinde tutan gizli güçler hakkındaki bilgileri derleyip toparlayan, olaylar arasındaki bağları çabuk kavrayıp, çözen bir kişiydi. Bu durumun söz konusu çevrelerde büyük rahatsızlık yaratmış olduğunu zaten biliyorduk. Dünyada benzer şekilde bu odakları rahatsız etmiş kimi yazar, araştırmacı veya siyasetçilerin akıbetinin aynı şekilde olmasının tesadüf olacağını zannetmiyoruz. O yüzden babamın bu ani ölümü ile ilgili zehirlenme şüphesi ile hukuki haklarımızı kullanacak girişimleri bugünden başlatıyoruz. Bu şüpheli ölüm için resmi mercilere suç duyurusunda bulunacağız. Konunun araştırılmasını istiyoruz.”

Altındal’ın çalışma arkadaşı Dr. Naciye Selin Şenocak da, “Aytunç bey çok cesurdu. Canı pahasına memleketi için tüm bilgileri aktarmaktan kesinlikle çekinmedi. Bundan dolayı susturmak istediler.” dedi.

Aradan 5 yıl geçti…

Sahi ne oldu, Aytunç Altındal’ın vefatıyla ilgili örtülü gizem?

Dosya tamamen rafa mı kalktı?

HAYATI, DÜNYAYI YÖNETEN KARANLIK ODAKLARLA MÜCADELEYLE GEÇTİ…

Aytunç Altındal’ı iyi tanıyan ve tanışan isimlerden biri de gazeteci Muhammet Kutlu.

Muhammet Kutlu, Ankara BYYO’dan sınıf arkadaşım. Kadim dostlarımdan. Olgunlar’da köfte seanslarımız unutulmaz…

“Aytunç Altındal’ı nasıl bilirdin?” diye sordum. Şunları söyledi;

* “Aytunç Altındal ülkemizin yetiştirdiği en önemli araştırmacı yazarlardandır. Gizem bilimci de denilebilir. Bütün hayatı, hayat tarzı, çalışmaları da hep gizemli olmuştur. Bu hayattan ayrılışı da aynı şekilde gizemli bir şekilde gerçekleşmiştir. Milliyetçi, muhafazakâr bir araştırmacı gazeteci olarak Aytunç abi, benim örnek aldığım isimlerin başlarında geliyordu.”

* “Bir dönem başında bulunduğum dergiye yazı yazması yönündeki teklifime olumlu cevap vermesi, bu nedenle beni ve arkadaşlarımı çok mutlu etmişti.”

* “Gerçekten de 2 yıl kadar dergimize yazı yazması hayal gibi bir şeydi. Aytunç abiyle, merhum Ecevit’in başbakanlığı döneminde kendisiyle yaptığı toplantılara geldiğinde iki kez uzun uzun görüşme fırsatımız olmuştu. Birinde de havalimanına ben bırakmıştım…”

* “Hayatı dünyayı yöneten karanlık odaklarla mücadeleyle geçmiş bir isim. Dünyayı sömüren, yönlendiren karanlık mahfilleri araştırmakla geçen bir hayat… İsviçre’de, son derece ileri teknoloji ürünü gizemli bir zehirle hayatına kast edilmesi, ardından hayatını kaybetmesi... Anısı önünde saygıyla eğiliyorum…”

AYTUNÇ ALTINDAL BİR ÖMRE NELER SIĞDIRDI?

Merhum Aytunç Altındal, Milli Görüş Lideri, Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın danışmanıydı.

Kısa bilgiler vermek istiyorum, Aytunç Altındal’la ilgili;

* 1945 İstanbul doğumlu.

* İlkokulu İstanbul’da, ortaokulu Diyarbakır’da, liseyi de Haydarpaşa, Kabataş ve Pendik liselerinde bitirdi.

* 1973 yılında Partizan adlı şiir kitabı nedeniyle 7 buçuk yıl hapse mahkum olunca yurtdışına çıktı, İsviçre’ye yerleşti.

* Burada ‘Süreç’ isimli bir dergi çıkardı ve önce Havas, sonra Süreç Yayınları’nı kurdu.

* 1989’da Zürih’te ModusVivendi Yayınevi ve Sanat Galerisini kurup yönetti.

* Rusya’da Kültür Danışmanlığı yaptı.

* 1992’de İngiltere Edinburg’daki International Academy ForEuropeanandChristianStudies kuruluşunda Akademik Proje İdare Heyeti üyeliği yaptı.

* 1993’te International SocietyForTheStudy Of EuropeanIdeas (Uluslararası Avrupa Düşünce Çalışmaları Topluluğu) Bilimsel Kurul üyeliğinde bulundu.

* 1995’te New York’ta CarnagieCouncil On EthicsAnd International Affairs örgütüne davet edilen, ilk ve tek Türk konuşmacı.

* Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Yaşamından Sorumlu Ruhani ve Siyasi Liderler Global Forumu’nun danışman üyesi oldu.

* “Türkiye’de Ve Dünyada Casuslar”, “Gül Ve Haç Kardeşliği”, “Tanrı Neden Fikir Değiştirdi?”, “Üç İsa”, “Devlet ve Kimlik”, “Türkiye ve Ortodokslar”, “Bilinmeyen Hitler”, “Türk İmparatorluğu’nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı”, “Türkiye ve Kadın”, “Dünün Belgeleri Yarının Tarihi”, “Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri”, “Yoksul Tanrı TyanalıApollonius”, “Vatikan Ve Papa’nın Gizli Türkiye Senaryosu” isimli eserlerin yazarı.

Ayrıca yazılarında, röportajlarında Hıristiyanlık, masonluk, derin devlet ve benzeri birçok konuda bildiklerini ve düşündüklerini aktardı.

Bu vesile ile merhum Aytunç Altındal’ı anmış olduk. Allah rahmetini esirgemesin…