Bin Miting Değil, Yaptırım Etkili

Bismillâhirrahmanirrahîm;

FİLİSTİN mücahitlerinin “Aksa Tufanı Harekâtı”nı, kimse işine geldiği gibi değerlendirmesin. Ortada,  75 yıldır masum çocuklara, Filistin’in öz sahipleri olan mazlumlara yönelmiş apaçık bir işgal var. Onlar bunca süredir, saldırıdan işgale; katliamdan soykırıma kadar zulmün her çeşidini yaşadılar. Aksa Tufanı Harekâtı, 75 yıldır devam eden işgale karşı, Filistinli mücahitlerin İsrail’e verdiği bir cevaptır.

İnsan haklarını savunmak; ülkelerin güvenliğini, barışını sağlamak için kurulduklarını söyleyen BM gibi küresel kurumlar bunca süredir işgali durdurup haklının hakkını teslim edemedi. Bazıları; uluslararası hukuk, uluslararası toplum gibi söylemler içindeler. Böyle bir hukuk yok. Eğer olsaydı, 1948’den beri Filistin işgalden kurtulurdu. Böylesi sözlere aldanmayalım! Bu söylemlerle, dünyayı kontrollerinde tutan sömürgeci güçlerin varlığının sürdürülmesi amaçlanıyor.

Bu sözlerle, zalimlere tepki göstermek isteyen insanların gazı alınıp direnişleri kırılmak isteniyor. HAMAS üzerinden yalan ve kurgularla endişeler oluşturup Filistin mücadelesini etkisizleştirmeye çalışıyorlar. Bu oyuna gelmeyelim. HAMAS’ı yakından tanıyalım. Onlar her türlü tedbiri alarak planlı ve profesyonel bir mücadele başlattılar. Ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Çünkü, uzun bir tecrübenin içinden geliyorlar.

Son harekâtla, Filistin mücahitleri İsrail’i kesin bir hezimete uğrattılar. İçlerine endişe ve korku saldılar. Ne yapacaklarını bilemez duruma getirdiler. Hüsrana uğrattılar. Şimdi,  ABD ve Batı’nın himayesine sığınarak sunî teneffüs yapmaya çalışıyorlar.

TÜRKİYE KUŞATILIYOR

ÜÇ haftadır, muhalefet partileri, üniversiteler, STK’lar, halk bütün gücüyle İsrail’deki soykırıma tepki gösterdi. Batı ülkelerinde “Özgür Filistin” demek bile suç sayılırken, yine Batı’nın bazı büyük statlarında on binlerce insan Filistin bayrakları açarak mazlumlardan yana tavır koyuyorlar. Dünyada işgal ve soykırıma karşı şiddetli bir tepki var. 20 gündür mazlumların sesi olarak yayın yapan Millî Gazete’mizin 24 Ekim 2023 günkü manşeti, “HALKLAR AYAKTA, YÖNETİMLER SESSİZ” şeklindeydi.

Abdullah Gül, cumhurbaşkanıyken “Filistin’in tapusu bizim elimizde” açıklaması yapmıştı. Bizde öyle bir hükümet var ki, “Biz kaybedersek Gazze düşer” diyordu. Şimdi Gazze düşerken hangi deliğe girdiler? Hükümet 20 gündür soykırımı tribünden seyrettikten sonra, bugün miting yapıyor. Halbuki mitingler yapıldı; Gazze lâfa doydu. Şimdi sizden miting değil; İsrail’e “yaptırım” uygulamanızı bekliyorlar. “HAMAS, mücahitler topluluğudur” sözünüzün karşılık bulmasını istiyorlar.

TBMM’de mazlumların gür sesi olmayı sürdüren Saadet-Gelecek Grubu, son toplantısında da Filistin ve Gazze’yi gündemine taşıdı. Bilge Başkan, “Kudüs’ü savunmak, Ankara’yı savunmaktır” diyerek Hükümet’e düşen görevi anlattı: “Hükümet miting yapmaz; icraat yapar. Onlar bomba yağdırırken siz mitingden selâm mı göndereceksiniz?”

Saadet lideri, Filistin’deki soykırımı durdurmadan barışın sağlanamayacağını söyleyerek şöyle konuştu: “Gerçekte, İsrail projesi olan BOP uğruna dünyayı ateşe veriyorlar. ABD savaş gemilerini, tankları, paraları, dışişleri bakanını gönderdi; Biden İsrail’e geldi. Türkiye adım adım kuşatılıyor.”

MÜCAHİTLER KARARLI

İŞGALCİ İsrail çetesinin bunca baskın, saldırı, katliam ve bombardımanına rağmen Filistin mücahitleri direnç ve kararlılığını sürdürüyorlar. Karşılarındaki gücün farkındalar. HAMAS’ın Yurt Dışı Temsilcisi Halit Meşal, “Gazze’de ABD’nin yönettiği küresel bir savaş olduğunu” söylüyor. HAMAS’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye ise, “Filistin, özgürlük ve güvenliğe kavuşana kadar işgalcilere göz açtırmayacağız” diyor.

Filistinli mücahitler hep, askerî yardımdan çok, maddi destek istiyorlardı. Kutsal topraklarımızı savunan Filistinli kardeşlerimize her türlü desteği verelim ki, Kudüs ve Mescid-i Aksa işgalden kurtulsun! Rabbimiz, “Müminler kardeştir” buyruğundan sonra, kardeşlerimize karşı sonuna kadar kalbimizi açmamızı istiyor; “Kardeşlerinizin arasını düzeltin” emrini veriyor. Görevimizi en güzel şekilde yapma konusunda, “Allah’tan korkun ki, merhamete eresiniz” (Hucurât, 10) müjdesini veriyor.

Şimdi, kardeşlerimizin arasını “düzeltme”, onları “soykırım vahşeti”nden kurtarma zamanı! Hükümet’in soykırımcıya karşı “yaptırım” uygulaması, binlerce miting yapmaktan daha etkilidir. İsrail mallarının Türkiye’ye girmesini yasakladığınızı düşünün! O zaman ortada İsrail diye bir yapı kalmaz. Filistin’e “Barış Gücü” gönderdiğinizi; ABD’nin Türkiye’deki askerî üslerini kapattığınızı düşünün! Ondan sonra İsrail ve ABD Türkiye’ye yalvarmaya başlar.

İsrail, Gazze’yi sabaha kadar bombalıyor. Bebekler tonlarca ağırlıktaki bombalarla öldüler. Yalnız 24 Ekim gecesinde 704 şehidimiz var. Gazze yok olmadan “yaptırım” gerek. Yoksa, ebabiller mi bekleniyor? Erbakan Hoca diyordu ki: “8 milyonluk İsrail için, 2 milyar Müslüman ebabilleri bekliyorsa, ebabiller gelse, İsrail’i değil; bizi taşlar.”