Bismillâhirrahmanirrahîm!
GEÇTİĞİMİZ hafta sonu, Saadet Amsterdam’ın organize ettiği konferansa katıldık. Çok verimli program oldu. Konferansın adını “Millet, Vekiliyle Buluşuyor” olarak belirlemişler. Konferansta TBMM Yeni Yol Grup Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, Türkiye ve dünyadaki siyasi gelişmeleri; İMG Başkanı Yakup Özdoğru, yardım çalışmalarını; bu fakir de, Millî Gazete’nin önem ve fonksiyonunu anlatmaya çalıştık.
Hollanda, Atlas Okyanusu’nun Kuzey Denizi kıyısında küçük bir ülke! Krallıkla yönetiliyor. 17.94 milyon nüfusu, 41.864 kilometrelik yüzölçümüne sahip. Ticareti gelişmiş. En meşhur yiyeceği peynir! Osmanlı’dan aldıkları lale çiçeğinden sonra, diğer çiçeklere de yönelmişler; bugün dünyanın her yerine uçakla hızlı ve yaygın çiçek pazarlaması yapıyorlar. Tarım ve hayvancılığa da büyük önem veriyorlar. Finans ve deniz ticareti de ülkeye büyük zenginlik katıyor.
Başkent Amsterdam. Yasakların olmadığı bir ülke! Dümdüz bir coğrafî yapısı var. Dünyada, yaygın bisiklet ulaşımına sahip olmasıyla tanınıyor. Ülkenin deniz şeridi ve kıyılarını okyanus dalgalarından korumak için uzun ve yüksek setler oluşturmuşlar. Fazla suları uzağa pompalamak için gelişmiş ve güçlü makineler kullanıyorlar. Tsunamilerden korunmaya çalışıyorlar. Yerleşim yerlerinde pek çok su kanalları var.
Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlarımız, gurbet ilde kimlik ve kültürlerini korumak için camiler, dernekler, cemiyetler, eğitim merkezleri açmak gibi yöntemleri kullanıyorlar. Hollanda’da kendi işini kurmuş çok miktarda Türkiye kökenli insan var.

HOLLANDA YOLCULUĞU
AMSTERDAM’DAKİ programa Avrupa Millî Gazete’den üç kişilik ekiple gittik. Frankfurt’tan Amsterdam’a 5 saatlik yol. Yazı İşleri eski Müdürü Mehmet Karacabey; Yazı İşleri Müdür Yardımcısı ve Redaktör Yahya Boztürk; Abone, Reklam ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Mehmet Ergün yol arkadaşlarımdı. Fikir alışverişi ve müzakerelerle geçen güzel bir yolculuktu. Dava sorumluluğu taşıyan kardeşlerle yolculuk yapmaya doyum olmuyor.
Salona ulaştık. Farklı ülke ve şehirlerden programa katılan gönül erleri birbirleriyle kucaklaşıyor, hasret gideriyorlardı. Yarabbi! Sen bize ne kadar güzel ve büyük bir dava nasip etmişsin! Şükründen acizim! Anadolu’nun bağrı yanık ve inançlı evlatları gurbet ilde kimliklerini koruma gayretindeler. Onların kararlı duruşlarına imreniyorum. Osman Yüksel Serdengeçti’nin şu beyti aklıma geliyor: “Volkan gibi lav atmış, ne susmuş, ne sönmüşüm, / Ben bu iman yolunda çılgınlara dönmüşüm!”
Rahmetli Erbakan Hocamdan Allah ebediyen razı olsun! Gurbet ildeki nasipli yiğitleri öyle bir mayalamış ki! Ne yapsalar, o sağlam mayayı ekşitemiyorlar. Millî Görüş erlerinin gözleri ışıl ışıl! Hiçbiri davanın temel esaslarından taviz vermiyor. “Baş başa bağlı…” ilkesine bağlı olarak çalışıyorlar. Tefrikadan kaçınıyorlar.
56 senedir çeşitli dönemlerde yaşanan sarsıntılar onları yıkamamış. Millî Görüşçüler davalarında kesin kararlılar. Erbakan Hoca’mızı hep rahmetle anıyorlar. Anavatan Türkiye’ye sımsıkı bağlılar. Bu etkinlikler bu bağı koparmamak için! Eğitim çalışmalarına ara vermiyorlar.

GAZETESİZ OLMAZ
PROGRAMDA “Hoş Geldiniz” konuşmasını yapan Saadet Amsterdam Başkanı Ahmet Aydın, “Millî Görüş’ün yolunun açık olduğu” müjdesini verdi. Millî Gazete Amsterdam Temsilcisi Recep Soysal ise, Millî Gazete’nin “istikrarlı bir gelişme” içinde olduğunu anlattı.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Kaya konuşmasında, Erbakan Hoca’nın, dünyanın huzur ve barışını esas alan “Yeni Bir Adil Dünya” kurma perspektifine vurgu yaptı. İMG Başkanı Yakup Özdoğru ise, salih amele dönüşmedikçe konuşmaların fayda vermeyeceği uyarısı yaptı.
Hatipler içinde Millî Gazete’yi anlatmak üzere ilk konuşmayı bu fakire verdiler. Kur’an’da “haber” anlamında “Nebe Suresi” bulunduğunu hatırlattım. Sözü edilen “büyük haber”in nübüvvetle haber verilen öldükten sonra dirilme, kıyamet, ahiret olduğunu belirttim. Gazeteciliğin de “ahirette hesap verme” sorumluluğuyla yapılması gerektiğini; Millî Gazete’nin de bunu yapmaya çalıştığını anlattım.
Mücadeleyi ancak “oku”yan, dünyanın gidişatını bilen iyi “yetişmiş” kadrolarla kazanabileceğimizi vurguladık. Örnek olarak da; Selahaddin Eyyûbî’nin hükümdar olunca hemen Kudüs’ü kuşatmadığını; 300 bin kişilik has ordusu ve halkın 3 yıllık “okuma ve ilim öğrenme seferberliği”ni tamamladıktan sonra, Kudüs’ü eğitimli insanlarla fethettiğini hatırlattık.
Özet olarak, Amsterdam konferansımız insanı merkeze alan, her kültürden insanla huzur ve barış içinde birlikte yaşamayı amaçlayan verimli bir program oldu. Üç saatlik programda kimse yerinden ayrılmadı. Konuşmacıların anlattıkları “dikkatle” izlendi. Konferans, dinleyicilerin hatiplere yönelttiği soruların cevaplanmasıyla sona erdi.

