Toplulukta; Toprağın karşısında Halk vardır. Toprakta; Tanıma, Yaşama, Çalışma ve Korunma yer almaktadır. Buna karşılık Halkın da Dili, Sanatı. Tekniği ve Hukuku vardır. Dil, tanıma karşılığıdır çünkü mekânı tanımak için onu parçalamamız gerekmektedir. Parçalara da dil içinde adlar veririz. Böylece dil ile kâinat karşı karşıyadır. Dil kâinatın haritasıdır. Bizi ısıtan gökteki varlığa “güneş” kelimesi tekabül etmektedir. Dil, fikirlerin içtimaileşmiş yani sosyalleşmiş şeklidir. Sanat, hislerin içtimaileşmiş şeklidir. Teknik, fiillerin içtimaileşmiş şeklidir. Hukuk da konuşmaların (sözleşmelerin) içtimaileşmiş şeklidir. Kişi bunlarla toplulukla ilişki kurmaktadır. Topluluğa; dil ile fikirlerini, sanat ile hislerini, teknik ile fiillerini ve hukuk ile davranışlarını aktarmaktadır. Topluluktan da benzer davranışlar almaktadır. Hizmetlerde; tapu tescili yanında nüfus tescili vardır. Tapuda; Planlama, Sağlık, Bakım ve Güvenlik vardır. Nüfus tescilinde bunlara Basın, Yayın, Ulaştırma ve Haberleşme tekabül eder. Bu müesseselerle kişiler arasında ilişkiler doğar.

Basın ile insanların fikirleri birbirlerine aktarılır. Yayın ile insanlar hislerini birbirlerine aktarırlar. Ulaşım ile insanlar maddi ürünlerini birbirlerine aktarırlar. Haberleşme ile de insanlar birbirlerine sözlerini ulaştırırlar.
Bakınız, müesseseler oluşmuş ve kurulmuş, bugün bakanlık veya genel müdürlük halinde fiilen vardır. Biz bunları dörtlü sistem içinde sınıflandırıyoruz. Böylece hem anlıyor hem anlatıyor ve diyoruz ki; Kur`an ütopik bir dünyadan bahsetmiyor, bizim yaşadığımız dünyayı bize daha kolaylıkla tanıtıyor. Kur’an bir rehberden ibarettir, zorlama yapmaz, insanlara hükmetmez, polisi, jandarması, mahkemesi, tevkif evleri yoktur, isteyen yararlanır, isteyen yararlanmaz. Buna rağmen bunlara inananlara zulmedilmektedir.

Ekonomide; eşyanın karşılığı insan idi.

Ekonomi, insandaki ihtiyacın eşyadaki fayda ile giderilmesi müessesesi idi.
Eşyanın dört mürseli vardı: Satma, Kullandırma, İmalat ve İnşaat idi.
İnsanda bunlara karşı mevcut dört özellik vardı: Biri satın almadır. Karşılığını vererek alıyorsun. Bu yeterli değildir, çünkü herkes çalışarak karşılığını alamıyor. Yeryüzü bütün insanlarındır, çalışmasalar da kira payları vardır. Dolayısıyla satın almadan hak olarak da ürünlere iştirak etmektedirler. Diğer taraftan insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılamak için emeklerini veriyorlar. İmalat yani üretim onunla olmaktadır. Artık/artan emeklerini de inşaata veriyorlar, bununla da inşaat yapılmaktadır. İmalatla da hâlihazırdaki ihtiyaçlarını gideriyorlar. İnşaatla da gelecekteki ihtiyaçlarını gideriyorlar. İnşaat maddeye, imalat enerjiye benzemektedir. Artan emek maddeye, üretim emeği ise enerjiye benzemektedir.

Hayatta ise doğum ve ölüm vardır. Doğum ve gelişme iki çifte dayanır: Bunlardan biri çiftleşme ve bölünme, diğeri ise birleşme ve farklılaşmadır. Doğum maddidir, Âleme benzer. Ölüm ise manevidir, Âlime benzer. Tüm hayat olayları böyle başlar. Ayrı iki çift birleşip yekvücut olur, sonra bölünerek çoğalır, daha sonra ayrı ayrı hücreler yan yana gelip ortak hayat kurar, farklılaşarak iş bölümü yaparlar. Bunların hepsi canlıya ait özelliklerdir.

Doğumda bu dördünün karşısında ölümde de dördü bulunmalıdır. Yaşlanma böyle gerçekleşecektir. Bu dört esas da Kıtlık yani besin bulamama, Darlık yani yer bulamama, artık maddeleri atacak yer bulamayıp pislik içinde ölme. İnsanlığı bu sebeple çevre kirliliği tehdit etmektedir. Sonra ölümün özel sebepleri de vardır. Bunlardan biri Hastalıktır. Bedenin içinde hâsıl olan mikroplar bedeni yiyip bitirirler. Bu tedrici ölümdür. Diğeri de, bir başka canlının yakalayıp bir anda Avlanması ve öldürüp onu yemesi şeklinde olmaktadır. Bunlardan hangilerinin hangilerine tekabül ettiği konusu ise; Kıtlık ve Darlık geneldir. Kıtlık kesin, Darlık zannidir. Hastalık ve Avlanma özeldir. Avlanma kesindir, yakalanırsan ölürsün. Hastalıkta ise tedavi yolu vardır. Demek ki çiftleşmeye kıtlık, bölünmeye darlık, birleşmeye avlanma, farklılaşmaya hastalık tekabül eder. Düşünüldüğü zaman bu karşılıklılık da uygun düşmektedir. Çiftleşme beslenmeyi gerektirir. Çoğalma darlığı doğurur. Birleşme ile avlanma zıt oluşlardır. Hastalık farklılaşmadır. (Devamı var.)