Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…

Kişi kendi sorunlarını çözerken topluluğun da sorunlarını çözmektedir.

Topluluk da topluluk çıkarlarını sağlarken kişilerin çıkarlarını gözetmektedir.

Misal olarak yolu ele alalım; yol topluluğun çıkarıdır, kişilerin de çıkarıdır. Ben yol yapımına 10 lira kattığım zaman bana sonra 100 lira getirecektir. Ama eğer ben bu katkımla bütün servetimi versem, sonra hiçbir iş yapamadığım için bana bir kârı olmayacaktır.

O halde öyle bir miktar vardır ki ben o kadarını, mesela gelirimin beşte birini versem, yapılan yol bana/bize en çok kârla döner. Bu azami verim noktasıdır. Ondan az versem ortak işler yürümez, çok versem benim işlerim bozulur.

İşte bu miktarı bulup vergilendirmeyi ona göre yapmak gerekir.

Toplantılarda sizin üzerinizdeki nimetleri müzakere ediniz. Yani uzaktakilerin, başkalarının, merkezdeki kimselerin işlerini değil; sizinle beş vakit namaz kılanların işlerini müzakere ediniz. Cuma günü de sizin bucak liderinizin sonuçlarını dinleyiniz.

Bu durumda çalışma nasıl olacaktır?

On hane/aile bir araya gelecek, bir aşiret/ocak/apartman kuracak, beş vakit namazı beraber kılacaklar. Namazlar arasında aşiretin işlerini müzakere edecekler. Bu şekilde aşiretlerinin/ocaklarının/apartmanlarının işlerini müzakere etmiş olurlar.

Sonra merkez aşiretleri/ocakları vardır. Bucak merkezinde ve semt merkezlerindeki bu aşiretler ise topluluğun işlerini yapmakla görevlendirilmiş kimselerdir. Bunlar günde iki defa toplanarak semt işlerini müzakere ederler.

Akşam-yatsı toplantılarında bucak başkanının toplantısına katılırlar.

Başkan istişare sonunda gelişen haftalık olayları tespit eder.

Cuma günü hutbede haftalık bucak işlerini zikreder.

Halk bu toplantıda müzakereye katılmaz.

Halk ile dayanışma temsilcileri hafta içinde meseleleri müzakere ederler.

Bunu gerçekleştirmek için gerekli düzenlemeler ve yapılar yapılmalıdır.

Her ocakta bir mescit bulunulacak, günde üç defa toplantı burada yapılacak.

Her semtte bir mescit olacak, semt işleri günde iki defa yapılan toplantılarda burada müzakere edilecektir.

Bucak merkezinde dayanışma sorumlularının toplantı yapacakları yerleri olacak, akşam-yatsı toplantılarını buralarda ayrı ayrı yapacak, namazı topluca kılacaklardır.

Cuma namazını eda edecek bin kişilik merkez mescitleri olacaktır. Burada beş vakit namaz orada olanlar tarafından kılınacak. Cuma günü ise bütün bucak erkekleri katılmak zorundadırlar; kadınlar da katılabilirler ama katılmakla mükellef değildirler.

Allah’ın nimetlerini namazlar arası zikredin emri böyle yerine getirilecek.

Demek ki gelecek düzenleme ve yapılaşma da buna göre olacak.

Bir bucak on semtten oluşacak. Biri merkez semt olacak. Ortalama yüz dairelik her apartman bir semt olacak. Her kat bir aşiret/ocak olacak. Yaşama ve çalışma saatleri buradaki “zikrediniz” emrine göre düzenlenecek.

“Müzakere ediniz” denmiyor da “zikrediniz” deniyor.

Oturum açılmadan önce namaz kılınır, namazda Arapça Kur’an okunur.

Oturumdan sonra Kur’an’dan sûreler okunur, meallerle tefsirleri de okunur. Tefsirler artık kitaplardan değil, internetten takip edilir.

İnsanlık günlük tefsirleri ve müzakereleri yapar, o günkü gidiş hakkında Kur’an’ın ne dediğini Mekke’de bulunan İslâm âlimleri yaparlar.

Sonra bu yorumlar ülkede yapılır, ülke rasihleri de bunu yapar.

Sonra da illerde o günkü sorunları çözecek şekilde il fakihleri yapar.

Sonunda bucak zakirleri (ehl-i zikr) o bucağın sorunlarını müzakere ederler.

(Devamı var)