Yazımı yazdığım saatlerde milletvekili aday listeleri Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) henüz teslim edilmemişti.

Daha sağlıklı analizi bir sonraki yazımda yapmayı düşünüyorum. Ama -açıklandığı kadarıyla- partilerin listelerinde ilginç ve de şaşırtan isimler var.

* Hemen her toplantıda Kemal Kılıçdaroğlu’nun sağında, solunda, arkasında yer alan Sinan Aygün’ün aday yapılmamasına şaşırdım.

* TBMM’nin iki kadın başkanvekilinden, suikasta kurban giden Uğur Mumcu’nu eşi Güldal Mumcu’nun listeye girememesine şaşırdım.

* CHP’nin dış politika alanında danıştığı nadir isimlerden Faruk Loğoğlu listelere neden alınmadı acaba

* Aday adaylığı için başvuruda bulunmayan Şafak Pavey’in aday olması için hangi argümanların kullanıldığını hakkaten merak ettim.

* Bir zamanlar “merkez sağ”ın potansiyel lider adaylarından, Demirel ailesinin damadı İlhan Kesici’nin CHP’den milletvekili adaylığı da dikkatimi çekti.

* Türkiye Ermenilerinden, Notre Dame De Sion Fransız Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Selina Özuzun Doğan’ın İstanbul 2. Bölge’den aday yapılması heralde bu bölgedeki gayri müslim vatandaşların oyunu almaya yönelik.

* CHP’de gazeteci kökenli isimlerden Enis Berberoğlu, Barış Yarkadaş ve Tuncay Özkan da seçilecek yerlerden adaylar. Şaşırdığım bir isim Utku Çakırözer oldu. Biliyorsunuz, Çakırözer Cumhuriyet gazetesinde yapılan son operasyonda Genel Yayın Yönetmenliği koltuğundan olmuştu. Şunu da ekleyeyim; 7 basın mensubu CHP listelerinden aday. 

* Aktivist Mehmet Bekaroğlu da öyle görünüyor ki CHP listesinde seçilecek bir sıraya kondu.

* Başörtülü Ayşe Sucu’nun CHP’de Ankara 2’inci bölgeden aday gösterilme durumu vardı. Fakat öyle anlaşılıyor ki “derin CHP” buna bile tahammül edemedi.

*  Bülent Ecevit’in yakın çalışma arkadaşlarından, eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in onca ismi atlatarak listeye girmesi ilginç.

* Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, MHP’den milletvekili adayı. Ekmeleddin bey parlamentoda nasıl bir performans sergileyecek merak içindeyim. Meral (Akşener) hanım duymasın ama TBMM Başkanvekili olabilir mi Durmuş Yılmaz’ın da TBMM’de nasıl bir seyir izlediğini bu sütunlarda aktaracağım…

* Son dönemde Devlet Bahçeli’ye çok yakın çalıştı, Bahçeli’ye dönük sitayiş dolu demeçler, röportajlar verdi medyaya. Bahçeli’nin “karakutu”larından. Sonunda yine sıra geldi kendisine. Şefkat Çetin’den bahsediyorum. Şefkat bey de MHP listelerinden seçilecek sırada.

* Popüler isimlerden Ümit Özdağ’ın, Bahçeli ile “soğuk savaşı” bitmiş gözüküyor. Özdağ yeni dönemde TBMM’de MHP’nin vitrin isimlerinden biri olacak.

* HDP’de Altan Tan’a önce “teşekkür” edildi, aday yapılmayacağı bizzat Selahattin Demirtaş tarafından kendisine tebliğ edildi. Ama ne olduysa son gün oldu. Kesin olmamakla birlikte Altan beyin Diyarbakır’dan aday yapılması neredeyse kesin gibi…

* AKP kurucularından ve yakın zamanda partiyle yollarını ayıran Dengir Mir Mehmet Fırat ve CHP’de nabız yoklamalarından bir sonuç alamayan Celal Doğan da HDP’den adaylar. Her iki isim de siyaset duayeni.

***

Dediğim gibi; milletvekili aday listeleriyle ilgili daha geniş tahlil ve isimlerin perde arkası bir sonraki yazımda yer alacak.

ERBAKAN ÖZEL SAYISI

Mehmet Biten, Anadolu Gençlik Dergisi Genel Yayın Yönetmeni.

Yeni dönemde Milli Gazete’nin yazar kadrosuna dâhil olduğu için siz de takip ediyorsunuz. Her karşılaştığımızda kendini yenileyen, araştıran ve ilerleyen bir Mehmet Biten görüyorum.

Mehmet’in son attığı adım, hepinizin takdirle ve övgü ile karşıladığını bildiğim Necmettin Erbakan Özel Sayısı. Büyük bir emek ürünü.

Tebrikler Mehmet Biten, tebrikler Anadolu Gençlik Dergisi ekibi…

UZAYAN KUYRUKLAR VE ADALET

Türkiye’deki adalet saraylarındaki durumu ikiye ayırmak lazım;

* Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinden önceki durum;

* Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinden sonraki durum.

***

Dün sabah bir işim için Bakırköy Adalet Sarayı’na uğradım. Manzara aynen şöyle;

* Bir kapıdan hâkim ve savcılar giriş yapıyor.

* Diğer bir kapıdan adliye personeli ve avukatlar alınıyor.

* Adliyede işi olanlar ise 3. bir kapıdan binaya ulaşıyor.

Ama şaşırdığım bir manzarayla karşılaştım;

İçeri alınan vatandaşlar neredeyse iç çamaşırlarına kadar arandı. Aynen havaalanlarında olduğu gibi kemerler bile çıkarılıp X-ray cihazından geçirildi.

Dolayısıyla giriş için kuyruk uzadı da uzadı…

***

Peki, bu kötü mü Hayır, gayet de güzel bir uygulama. Güvenlik elbette çok önemli.

Peki, ama bu uygulamayı başlatmak için savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesi mi gerekiyordu

İşte bütün mesele bu!

KANDIRILMAMAK, YANILMAMAK İÇİN MİLLİ GAZETE

Son günlerde ortaya çıkmaya başlayan bazı gerçekler ve yaşanan hadiseler rahmetli Erbakan Hocamızın haklılığını bir kez daha gösterdi.

Yıllar önce sabırla anlatmıştı bu günleri.

Tabii ki bu arada adeta büyülenen bir kesim maalesef bazı gerçekleri anlayamadı. Gerçi hâlâ anlamamaya gayret gösteriyorlar.

Yıllarca hüngür hüngür ağlayarak methiyeler düzdükleri okyanus ötesiyle kavgaya tutuştular ya. Şimdi de sanki yıllarca beraber olan kendileri değilmiş gibi önüne geleni paralelci olmakla suçluyorlar. Bu ancak akıl tutulmasıyla açıklanabilir. Ya da pişkinlikle.

Yıllarca doğru kaynaktan beslenen, inancını ve davasını bir takım dünya menfaatlerinden üstün tutanlar; yollarından sapmadan ve kandırılmadan dosdoğru ilerlediler.

Bu zaman zarfında Milli Gazete çok önemli bir misyon üstlendi. Sadece Hak davayı haykırmakla kalmadı yandaşlık yapmadan, yalan yazmadan, kirli ilişkilere girmeden, asparagas yapmadan, gerçekleri gizlemeden ve tekzip edilmeden de gazetecilik yapılabileceğini gösterdi.

Milli Gazete, Erbakan Hocamızın emaneti ve inançlı kesimin okuluydu. Bu gün de ders vermeye devam ediyor.

Özellikle ülkemizde son yıllarda yapılan kilise ve sinagog restorasyonlarını, dine ve ahlaka aykırı yasaları, Yahudi lobisiyle yapılan toplantıları, her yıl faize giden milyarları, yapılan israfları ve daha birçok şeyi Milli Gazete’den öğrendik.

Kandırılmamak için, yanılmamak için beslenmeye devam edeceğimiz kaynak: Milli Gazete olmalıdır. (Hasan KAYA-Fizik Öğretmeni/KONYA)