İnsan denen bilmece ye içten bakışlar yanında dıştan

gözlemler yapılagelmiş olsa da, o, bu niteliğiyle varlığını sürdürmektedir.

Çoğunlukla varlığıyla başlı başına sorun olmaktan da geri durmamaktadır. Her

türden karşıtlığıyla, çelişkisiyle ve çatışkısıyla insan varlığı yeryüzünün

vazgeçilmezidir.

Wilhelm Reich (1897-1957) ruh hekimi ve doğa araştırıcısı

olarak Dinle küçük Adam (x) başlığı altında yazdığı bir eserinde insanın

kendine özgü karşıtlığını ve çelişkinliğini irdelemeye çalışır. Ruhbilim ve

psikanaliz temelli bir yaklaşım Reich ta belirgin olmakla birlikte, çeşitli

olgular, durumlar ve olaylar karşısında insanın tavrını betimlemeye, öngörü

çerçevesinde ortaya koymaya çalışması dikkate alınabilir. Zaten Dinle Küçük

Adam ın akademik bir çalışma olmadığını, insan üzerine, belli açıdan bir deneme

olduğunu belirtir. Yaşadığı birtakım deneyimler, karşılaştığı güçlükler, tavır

aldığı durumlar, uygulamalar, ideolojiler, siyasi anlayışlar, maruz kaldığını

düşündüğü haksızlıklar eserin ortaya çıkmasında etkili olurlar. Kitap diyor

Reich, sokaktaki küçük adamın kendisine neleri reva bulduğunu önce safça,

sonra şaşkınlık ve düş kırıklığıyla izleyen bir doğabilimci hekimin iç

çatışmalarının ürünüdür. Asıl konusu da, küçük adamın nasıl acı çektiği, nasıl

başkaldırdığı; düşmanlarını yüceltip dostlarını nasıl öldürdüğü. Ayrıca, onun

halk temsilcisi olarak yönetimi ele geçirdiğinde, üst sınıftan sadistlerin,

egemenlikleri döneminde göğüs germek zorunda olduğu kötülüklerin aynısını

yapabildiği . (age, s. 9)

İşte, bu küçük adam a, bir bilim adamı ve ruhbilimcinin

çalışma yöntemini ve ona nasıl göründüğünü öğrenmesi gerekmektedir. Çünkü

yıkım getiren egemenlik tutkusuna karşı durabilecek gerçekliği n bilinmesinde

küçük adam kilit noktasıdır. Bu bakımdan onun çalıştığında, aşık olduğunda,

nefret ettiğinde ya da dedikodu ettiğinde taşıdığı sorumluluk

hatırlatılmalıydı. Ama öncelikle insanın, yani bireyin nasıl bir kızıl ya da

kara faşist durumuna geldiği yanında, çağdaş kızıl faşistin eski kara

faşistler gibi kıyıcı bir düşünyapıda olması yüzünden değil, dünyaya sağlıklı

gelen çocukları sakatladığı, ahlaksal yönden nasıl ahmak birer kuklaya

dönüştürüldüğü öğrenilmeliydi. Çünkü küçük adamın öncelikler sıralamasında

hukuk değil devlet, hakikat değil yalan, hayat değil savaş (age, s. 10) yer

almaktadır.

Aslında ona küçük, sıradan, adi adam adını verenler ve

onun döneminin başladığını söyleyenler; Büyük devletlerin başkan yardımcıları,

aristokrat işçi önderleri, doğru yola girmiş burjuva çocukları, filozoflar ve

devlet adamları dır. Ama ona bir gelecek sözü verirken, geçmişini

sormamaktadırlar. Üstelik kavramın bir anlamıyla özgür sayılmaktadır, ama

kendini yönetmemek, eğitmemek, eleştiri getirmemek konusunda (age, s. 13)

adeta sınırsızca özgürdür.

Egemenlere, ellerindeki gücü küçük adam üzerinde deneme

yetkisi veren kendisidir. Çünkü o dilsiz olduğu gibi, kendisini temsil

edecekler diye, güçlülerin ya da art niyetli güçsüzlerin daha da güçlü olmasına

rıza gösterendir, aldatılanın her zaman kendisi olduğunu en son fark

edendir (age, s. 14). Yani sen kendini hor görüyorsun, küçük adam (age, s.

15), kendini tutsak alan yine kendinsin (age, s. 16).

Sen saz damlı, duvarları hayvan dışkısı sıvalı; çamurdan

yapılmış evlerde yaşamayı sürdürüyor, ancak Kültür Sarayı na bakarak

gururlanıyor ve gelecek savaşa, yeni efendinin tahtından olmasına dek

yönettiğin varsanısıyla kalıyorsun. ( ) Senin en sonunda seçtiğinse yeni bir

kölelik oldu. (age, s. 21)

(x) Wilhelm Reich: Dinle Küçük Adam, çev.: E. Murat

Cengiz, 2. Basım, Oda Yayınları, 2008 İstanbul.