2012’nin son günlerinde Başbakan Erdoğan’ın çalışma

ofislerine böcek yerleştirilerek dinlenildiği ortaya çıkınca akıllara doğal

olarak, “Kim dinliyor ” sorusu gelmişti!

Kimileri bu dinlenilme olayında yabancı istihbarat örgütlerinin

payı olduğunu düşünmüştü!

Yabancı istihbarat örgütleri söz konusu olunca da akla gayri

ihtiyari MOSSAD ve CIA gelmişti!

Almanların bu işi organize etmiş olabileceğini düşünenler

olduğu gibi Rusların da masum olmadığını ileri sürenler de bulunuyordu!

Hepsi de olabilir, hiçbiri de olmayabilir!

Bir de derin devletten şüphelenenler var!

Onlar da haksız sayılmazlar!

Hiç kuşkusuz, “Derin devlet” denilen yapılanma da böyle bir

dinleme olayını tezgâhlamış olabilir!

Bize de, “derin devlet” şüphesi daha yakın geliyor!

Ama derin devleti tek kalemde ele almayı doğru bulmuyoruz!

Belki “derin devletlerden” söz etmek daha doğru olabilir

diye düşünüyoruz!

Çünkü bize öyle geliyor ki artık tek “derin devlet” yok!

Birden fazla derin devlet olunca da onlardan söz ederken

“derin devletler” demek daha doğru olmaz mı

Bir kesimin derin devleti nasıl yaptığı yasa dışı dinlemeler

ile birilerinin yargıç karşısına çıkmasını sağlamışsa, öteki kesimin derin

devletinin de ileri de böyle bir yargılanma ortamına malzeme temini için

çalışmış olması akla fazla ters gelmiyor!

Bize göre sorun yasa dışı dinlemelere prim verilmesinden

kaynaklanıyor gibi geliyor!

Oysa bu tür dinlemeler hiç dikkate alınmayacak olsa insanlar

niye birbirlerini dinlemek için böylesine gayretli olsunlar ki!

Yasa dışı dinlemeler yargılanmalarda prim yapınca her derin

devletin kendi çapında harekete geçmesinden ve herkesi dinlemeye kalkışmasından

daha doğal ne olabilir

Başbakan da dinlenilir!

Bakanlar da dinlenilir!

Üstelik bu yeni bir şey de değil!

Yasa dışı dinlemeler ülkemizde yıllardır yapılan ve

sonuçları itibarıyla oldukça da etkili olan bir çalışma!

Yasa dışı dinlemelere karşı atılabilecek en gerçekçi adım bu

tür dinleme sonuçlarına yargının hiçbir merhalesinde itibar edilmemesidir!

İkinci etkili adım da, bu tür faaliyetlerde bulunanların en

ağır cezalara çarptırılmasıdır!

Bugüne kadar “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” mantığı

ile hareket edildiğine şahit olduk!

Ama yine görüyoruz ki bin yıl yaşamasına göz yumulan yılan

eninde sonunda önüne kim gelirse hepsine dokunmaya başlıyor!

Derin devletler de bu mantığın eseri olarak karşımıza

çıkıyor!

Evet, karşımızda bir değil birden fazla derin devlet

bulunuyor!