Şimdiden bir şey söylemek doğru olmaz, -hatta TBMM’nin bu çabasını cesaretlendirmek de gerekir- ama görünen köy kılavuz istemez; yeni anayasa çalışmaları Meclis’te ağır aksak başladı…

Ben söylemiyorum; “Bu çalışmadan da bir şey çıkmaz!” diyen vekiller çoğunlukta!

Bunu, komisyona katılan parti temsilcilerinin “yılgın” görüşlerinden de anlamak mümkün!

***

Ne diyorlar, peki komisyon çalışmalarına katılan vekillerimiz

AKP’li Ahmet İyimaya: “Eğer, bu komisyon mevcut anayasayı yürürlükten kaldıran yeni anayasayı üretecekse tartışmayacak bir şey olmaz. Tartışılır, etkileşilir ondan sonra olmazsa olmaz. Bundan sonraki süreçte hiç öngörmediğimiz durumlar gelişebilir.”

CHP’li Namık Havutça: “Erdoğan’ın yeni anayasadan tek anladığının başkanlık rejimi olduğunu biliyoruz. Biz toplumu buraya sürükleyecek bir durumun da konu mankeni olmayız. Başkanlık rejimini tartışmayız. Uzlaşma ihtimalini zayıf görüyorum.”

HDP’li üye Mithat Sancar: “Bizim önceliğimiz, anayasanın daha sağlıklı bir şekilde tartışılmasını sağlamak. Bunun adı Meclis Uzlaşma Komisyonu ama sanki Cumhurbaşkanı süreci bütünüyle kontrolü altına almak istiyor. Buradan bir anayasa ile çıkma beklentimiz bizim de çok zayıf.”

MHP’li üye Mehmet Parsak: “Kesin bir süre koymak işin doğasına aykırı. Anayasa yapım süreçlerini incelediğinizde ortalama 18 ay gibi bir süre önümüze geliyor. Biz de bir an önce neticeye bağlamak isteriz ama ‘6 ayda bitirilir yaklaşımı’ olumlu değil, siyasî ve güdümlü. Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımı bize göre sabotaj niteliğinde.”

***

Bu sözlerden anladığımız, algıladığımız “dakika bir, gol bir!” Yarışa başlarken yenilgiyi kabul eden bir ruh haleti var, sanki!

Yani bir nevi, “dostlar alışverişte görsün…”

Önemli olan 6 ay boyunca sürecek uzun uzun toplantılar yapmak değil! Önemli olan “sonuç” almak!

Anlaşıldığı kadarıyla; en azından dünkü toplantı da gösterdi ki bu TBMM’den de yeni ve sivil bir anayasa kolay çıkmayacak!

“Bu ayıp” ve de daha önemlisi “bu vebal” de yeni dönem parlamentosuna yeter de artar bile!

İÇİMDEN BİR “EYVAH” ÇEKTİM!

TBMM Mutabakat Komisyonu’nun ilk toplantısını izlerken açılış konuşmasını Cemil Çiçek’in yaptığını görünce içimden nedense bir “eyvah” çektim! Şundan dolayı; Bir zamanlar “devlet” denilince ilk o akla gelirdi…

Eski Büyükelçi, eski Dışişleri Bakanlarından Coşkun Kırca için Süleyman Demirel’in bir yakıştırması vardı;

-“Bir kanun teklifinin ya da bir tasarının TBMM Komisyonu’ndan geçmesini istemiyorsanız, Coşkun Kırca’ya havale ediniz…” Nam-ı diğer Baba, şunu söylemek istiyordu; “Meclis Komisyonu’na gelen bir teklif ya da tasarıya soğuk bakıyorsanız, komisyon üyeleri ile polemiğe falan girmeye hiç gerek yok; Coşkun (Kırca) bey altından, üstünden onu evire çevire öyle bir hale getirir ki, komisyon üyeleri ‘lanet olsun’ der ve zaten görüşmeler kendiliğinden düşer…”

Yeni anayasa çalışmasında Cemil Çiçek’in rolü, bana Demirel’in anlattığı bu anekdotu hatırlattı!

Siyonistler keyifle seyrediyor

İslam’la yoğrulmuş Ortadoğu topraklarına yüzyıllar boyunca adalet ve hoşgörü ile hükmeden Osmanlı Devleti’nin şer güçlerce parçalanmasının ardından geçen 100 yıla yakın sürede işgal, kan, eziyet ve toplu katliamlar bölge halklarının yakasını hiç bırakmadı.

Sırasıyla Filistin, Irak, Afganistan, Yemen, Libya ve Suriye’yi viraneye çeviren küfür ordularının işgal pusulası son olarak Türkiye’yi gösteriyor. 

Son 13 yılda Haçlı işgalcileri Anadolu tarihinde benzerine rastlanmayacak bir şekilde topraklarımızda barındıran bir iktidarın hâkim olduğu Türkiye’de; CIA, MOSSAD, KGB gibi istihbarat örgütlerinin ajanları cirit atıyor ve neredeyse her ay büyük kayıplara yol açan yeni terör saldırılarıyla insanımız büyük bir çıkmazın içerisine sürükleniyor.

Son 8 ayda yeniden hortlayan bölücü terör örgütü PKK’nın tahribatları, Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki birçok kenti ‘hayalet şehirler’ haline getirdi. Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin gibi kadim ilçelerde uzun süredir devam eden terör saldırıları, bölgedeki binlerce insanın ‘can güvenliğinden endişe ederek’ yurtlarını terk etmesine sebep oluyor.

Güney komşularımız Irak ve Suriye’yi parçalayan ‘şer güçlerin’ yeni hedefinin Türkiye olduğu yüzyıllık bir gerçek olarak göz önünde duruyor.

Osmanlı Devleti’nin yıkılışında parmağı bulunan Siyonizm’in fikir babası Theodor Herzl’in ‘Büyük İsrail Devleti’ni inşa etmek adına, Ortadoğu üzerinde kurduğu 100 yıllık hain planların çoğu gerçekleşti.

Karşılarında direnen Filistinlileri acımasızca katleden teröristler, Arap-İsrail savaşından da kârlı çıkarak şımarıklığını bir kat daha artırdı.

İslam dininin kutsal mabetlerinden ‘Mescid-i Aksa’yı pervasızca işgal altında tutan İsrail, ABD ve birçok Batı ülkesinin desteğiyle sürekli olarak sınırlarını genişletiyor.

Irak ve Suriye işgallerini sinsice izleyen, bölgedeki tüm gelişmeleri kendi hain planlarına göre biçimlendiren terör devletinin bu kritik dönemde yeni hedefi Türkiye ile sözde barış müzakerelerine başlaması da dikkatlerden kaçmıyor.

2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri öncülüğündeki Haçlı koalisyonunun Irak işgaliyle bölgedeki taşlar yerinden oynadı.

Aynı süreçte Afganistan’ı da mahveden ırkçı emperyalist işgal silsilesini 2011 yılında Suriye iç savaşı takip etti. 

Bir sonraki yıl Mısır’ı ‘özündeki İslami ruha geri döndürme çabalarına girişen’ seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi alçak bir darbeyle görevden uzaklaştırıldı. Mursi’nin devrilmesiyle birlikte Filistin’in ve Gazze’nin can damarları kesildi.

Bölgede elini sürmeden katliam yapabileceği paravan örgüt IŞİD’i sahneye süren Siyonistler, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırarak ‘ümmetin kan deryasında boğulmasını’ keyifle seyrediyor.

Siyonistler son süreçte planladıkları son oyunlarında Suudi Arabistan’da Şii din adamının idamıyla mezhep savaşını kızıştırmayı deniyor.

Bölgeyi satranç tahtası gibi elinde oynatmaya çalışan Siyonist İsrail’e diplomatik değil anladığı dilden, karşılarına ordularıyla dikilecek esaslı bir İslami ‘güç’ gerekiyor. (ABDUSSAMET KARATAŞ)

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ

*  CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ın, uzun dönem Ankara Temsilciliği’ni yaptığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarına son verildiğini,

*  KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın uzun yıllar danışmanlığını yapan Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın ağır hasta olduğu haberlerinin geldiğini, biliyor musunuz

NOT

Bugün, 5 Şubat 2016, Cuma 

1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!