Gazze’de şimdilik ateşkes başladı. İki yılı aşkın bir süredir yaşanan bu büyük vahşetin ve soykırımın şimdilik durması elbette ki istenir. Bu halkın yaşadıklarının nasıl zorluklar içerdiğine birlikte tanık olundu. Tahammül edilemeyecek denli bir süreçti. Onların gerek direnişleri gerekse asla vazgeçmeyecekleri inançları, insanlık adına umut verdi. İnsanlık da büyük bir bölümüyle bunu gördü, anladı, sahiplendi.

Bu kadar büyük bir travma yaşamış olan bu halkın bundan böyle daha dirençli olacağını gösteriyor. Görünen o ki, bu halk daha bilinçli, daha azimlidir.

Bu, HAMAS’lılar için büyük bir başarı iken bir yanıyla Siyonizm ve emperyalizmin gerçek yüzünü dünya kamusuna kendilerinin açıkça ilanıydı. Trump’ın İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmanın sınırsız pervasızlığı, bundan böyle nelerin olabileceğinin bir göstergesiydi. Konuşmanın büyük bir bölümünü izledim. Dehşet verici bir itiraftı. Bir de alay eden, aşağılayan tutumuyla ne ve kim olduklarının bir göstergesiydi. Üretilen en son silahların kendilerine verilişi bunların kullanılışı, başarıları anlatıldı. Netanyahu istedikçe kendisine silah verdiğini, bunları da çok iyi kullandıklarını belirtti. Karşılıklı onayladılar. Bir de gerek İranlı ve gerekse diğer liderleri nasıl ortadan kaldırdıklarını da. Karşılıklı içtenlikli konuşmaları, kahkahaları, sevinçleriyle geçen bir süreçti.

Diğer taraftan övgüler düzdüğü Müslüman liderlerin isimlerini sık andı Trump. Süreçte bunu sık yineledi.

Bu saldırganlığın burada bitmeyeceğinin bir ikrarıydı. Kendilerine boyun eğmeyenleri bekleyecek olan bir tehdit içeriyordu. Alaycı ve aşağılayıcı.

Ölen Gazzeli mazlumlar, çocuklar, kadınlar ve yaşlıların hesabı yapılmadı. Ölen binlerce Yahudi’den söz edildi sürekli. Onların gözlerinde Gazzeliler insan bile değildi.

İran konusunda söyledikleri tam anlamıyla bir saldırganlık, bir işgal girişiminin nasıl sürdürüldüğünü açık açık anlattı. Amerika’dan kalkan uçakların kaç kez yakıt takviyesi aldıklarını, nasıl başarılı olduklarını, İran’ı nasıl sindirdiklerini övünç ve sevinçle ifade etti.

Müslüman liderler için söyledikleri elbette utanç vericiydi. Her övgüsü bir aşağılamaya dönüktü.

İran konusunda muhafazakâr sağcı ve çıkarcıların yüreklerine su serpici belirtilerde bulundu. Onlar İran’dan alınan bu intikam ve sindirilme adına sevinmelidirler. Kendilerinin yapamadığını Amerika emperyalizm ile Siyonizm başarıyla yerine getiriyor.

Bundan şu anlaşılıyor; öldürülen liderlerin veya kimi kazalarla ölenlerin ölümü bir rastlantı, bir kaza olmadığı anlaşılıyor. Bunu zaten biliyor ve anlatıyorduk. Kendilerinin bunu anlatması, itiraf etmesiydi açık olan.

Dünya kamusunun baskısı ve onların giderek itibar yitirmelerine neden olan süreç böyle olmasaydı bu saldırganlığı sonuna kadar sürdüreceklerdi. Burada Trump’ın Netanyahu’ya dönük şu ifadesi dikkat çekiciydi. “Bundan böyle daha çok sevileceksin” demesi. Yani artık sana itibar edilecek ve seni sevecekler demek istiyordu.

Ayak bağları olanların sevme ve itaat etme zorunluluğu kaçınılmaz. Eğer bu belardan kurtulmak istiyorlarsa mutlaka yeni çıkış yolları bulmaları gerekir.

Çıkış yolu emperyalizmin belirlediği değil, kendilerinin oluşturacakları asıl yoldur.

Müslümanlar açısından üzücü olan, zihni bir arınmanın olmayışı. Bulanıklık bir bütün olarak kuşatmış bu ruhları. Takıntı hâline getirdiklerini zihinlerinde putlaştırmaları ve bunlara inanmalarıdır asıl sorunları.

Korku, endişe, yenilgi psikolojisi baskın olunca bu gibi durumlardan kurtulmaları ya da sıyrılmaları oldukça zor görünüyor. Emperyalizmin veya Siyonizm’in gerçek yüzünü hesaba katmadan asla özgür düşünüşlü olunamaz.

İnanma, direnme ve bilinçlenme tek çıkar yoludur Müslümanların.