İnsanlığın bunalımı giderek artarken, karmaşa ve kaos büyürken insanın kendisine yol bulması güçleşiyor. Tercihte bulunmak için zihinlerin de berrak olması gerekiyor. Karışıklıklar, çarpılmışlıklar insanın tercih yolunu kapatıyor.

Hakikat, büyük medeniyetimizin adıdır. Onun içinde olmak, yaşamak veya yaşamak için yol bulma çabaları insanın anlamını, değerli oluşunu gösteriyor. İnsanın kendisini değersizleştirmesi sapmalardan kaynaklanıyor.

İslâm düşüncesinin yüceliğini tartışacak değiliz. İçinde doğup büyüdüğümüz, nasiplendiğimiz bu lütfun önemi çok daha belirgin. Belirlenen istikamet ve gidiş yönü zaten belli. Ayrıca tanımlanmaya elbette gereksinim var. Zamanlar kimi kırılma ve sapmalar ya da kimi yanlış yorumlar zihinleri bulandırıyor. İnsanlığın sapışı ve içinde bulunduğu durumları ayrıca izaha gerek yok. Başka nedenler de vesile olabilir.

Kimi zaman büyük felaketlerin, yıkımların insanların gözlerini açtığı olur. Bunu doğa olayları olarak görme değil. Elbette eşyaya ve yaratılmışlara bakanlar kendilerine bir yol seçebilir ve oradan da Hakikat’e erebilirler.

Hakikat’ten sapanların içinde bulundukları durumları şöyle bir etrafa bakanlar görürler ve anlarlar. İnsan için en tehlikeli yürüyüş zikzaklarıdır. Yani durmadan yol değiştirişleridir. İnsan tanımlayan da kendi hâl, davranış ve sözleridir. Birinin belli bir yola koyulduktan sonra yapıp ettikleri kendisini bir ölçüde tanımlar.

Müslüman olma erdemi kendi düzleminde değerlendirilirse o zaman ne olduğu daha iyi anlaşılır. Biz bu topraklarda, bu aile ortamında, bu çevrede doğmamış, bir başka yerde doğmuş olsaydık belki de bu lütfa eremeyecektik. Madem içindeyiz, madem bu bağışın muhatabıyız, kendi özümüzü korumakla, yolumuzu sürdürmekle yükümlüyüz. Bu bir sorumluluk.

Günümüzde İslâm’a karşı sürdürülen savaşın ne denli acımasız olduğu, neler yaptığı, yapmaya devam ettiği ve edeceği belirginken.

Gazze dramı insanlığın kısmen de olsa gözlerini açtı. Domino etkisi oluşturdu. Batı’da kimi yerlerde etkisini açıkça gösterdi. Sessiz toplulukların dipten bir dalgayla sarsıntılar oluşturduğu görülmeye başladı. İnsanlığın iradesini yönlendirme çabalarının acımasızlığının ters tepmeye başladığı görüldü.

Elbette, Batı düşüncesine bakarken temkinli olmak durumundayız. Emperyalizm çok yönlü hesaplar yapar. Kimi sapmalar olsa bile sonuçlarının lehlerine dönmesinin alternatiflerini mutlaka oluşturur.

New York belediye seçimleri bir gerçeği gösterdi. Beklenmedik bir sonuçtur. Her ne kadar sonucun ne olacağı kestirilmese de bir gerçeği ortaya koyması bakımından önemli. Başkan Mamdan’ın vurguyla ben Müslümanım demesi, Gazze halkını savunması bir dikkatin ve bir kabulün sonucudur. Bu beklenmedik sonucun kimi çevreleri tedirgin etmesi doğal. Zulmün, yapılanların Batı toplumlarında bütünüyle kabul görüyor olması görüntüsü kendilerini de şaşırtmış olmalıdır.

Hakikat bir yerde bir biçimde belirginleşir. Bunu belirginleştiren bu büyük vahşete, zulme direnen Filistinlilerin samimi oluşlarıdır. Göstermelik Müslümanların varlığından değil Hakikat savunucularından gerçeğinden kaynaklanıyor.

Onları buraya getiren zulüm ve haksızlıklardır. Yurtlarından, topraklarından, canlarından edilmek istenen bu halkın kendi Hakikat’ine sahip çıkması ve sarılması sonucunda bu sonuçlar oluşmaya başladı.

Hakikat dışında arayışlar içinde olanların durumu da bu dönemde oldukça belli oldu. Onların kimlikleri ve kişilikleri bu süreçteki davranışlarla belirginleşti.

Zorluklara talip olmak, çaba göstermek hayırlı sonuçlara götürür. Müslüman olmanın sorumluluğu insanı değerli kılar. “Müslümanım” demek bir onurdur.