"Ancak tüm konular arasında en iyi bilgi ve analiz kaynağı şüphesiz Türkiye büyükelçiliğiydi... Hayatım boyunca tanıdığım en iyi ve en etkili diplomatlardan bazıları oradaydı. Büyükelçileri Sönmez (...) her toplantıyı, her görüşmeyi ve her gözlemi titizlikle not alan, son derece dikkatli bir insandı. Bir konuyu ele alıp konuşmaya başladığımızda mutlaka küçük ciltli not defterini çıkarır hem paylaşacağı bilgileri kontrol eder hem de bizim söylediklerimizi not alırdı. Diplomatik anılarını kaleme aldığında, ilk Körfez Savaşı'na giden dönemin en yetkin tarihi kaynağı olacağına inanıyorum."
Yukarıdaki satırlar, Amerikalı diplomat Joseph Wilson'a ait.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nda geçen uzun yılların ardından Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) ilk sivil müsteşarı olan Sönmez Köksal, önemli bir anı-hatıra kitabı kaleme aldı.
Kitabın adı; Bağdat Güncesi (Türkiye, Ortadoğu ve Dünya İçin Kritik Yıllar, 1986-1990)
Kitabın daha dumanı üzerinde. Kronik Yayınları’ndan çıktı. Baskı tarihi Ağustos 2025, geçen ay yani.
Kitabın adından da anlaşılacağı üzere, Sönmez Köksal 4 yıl görev yaptığı Bağdat Büyükelçiliği döneminde yaşadıklarını, gördüklerini ve izlenimlerini aktarıyor, Bağdat Güncesi'nde.
Neredeyse gün gün, hatta saat saat neler yaşamışsa, neler konuşulduysa, kimler hangi analizi yaptıysa her daim çantasında taşıdığı küçük ciltli not defterine kaydetmiş.
***
460 sayfalık kitabın daha giriş kısmında, İran İslam Devrimi sürecinde Dışişleri Bakanlığı'nda yaşananlarla ilgili son derece dikkat çeken bir analiz yapıyor, Sönmez Köksal. Okuyalım;
* "Ankara'nın tehdit algısında büyük endişe yaratan bu olaylar aynı zamanda ülkemizin terör sarmalına girdiği dönemle de kesişti."
* "Bakanlıkta ilk defa haftada bir defa düzenlenen ve genellikle ilgili daire başkanı olarak bölgedeki son gelişmeler hakkında bilgi verdiğim Dış Tehdit Değerlendirme Kurulu toplantıları, daha sonra isim değiştirdi; İç ve Dış Tehdit Değerlendirme Kurulu'na dönüştü."
* "Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu'nun başkanlığındaki kurul çalışmaları adeta 12 Eylül'ün ayak sesleri niteliğinde idi. İleride yapılacak yasal düzenlemeler teknik bakanlık yetkililerinin de yardımlarıyla gözden geçiriliyor, yasa metinleri hazırlanıyordu."
* "Toplantıda çalışmalar bu noktaya gelince ben ve beraberimdeki arkadaşlarım genellikle kendi bürolarımıza dönüyorduk."
* "Ancak bu çalışmaların Dışişleri Bakanlığı’nda ve bizlerin bulunduğu toplantılarda yapılıyor olmasından ve gittikçe yoğunlaşmasından duyduğum rahatsızlığı Genel Sekreter Özdemir Yiğit'e aktardığımda, "Bu olup bitenleri git Bakan'a anlat" dedi. Talimatı üzerine durumu Bakan Hayrettin Erkmen'e aktardım, teşekkür etmekle yetindi."
***
Sönmez'in anılarında geçen Sabri Yirmibeşoğlu... Ayrı bir yazı konusu... Ama kısaca bir cümle etmek gerekirse; 6-7 Olayları ile ilgili gazeteci Fatih Güllapoğlu'na verdiği röportajda, "6-7 Eylül de bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı..." demecini vermişti, emekli Orgeneral...
BU BAKAN, İŞTE O BAKAN!
Eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ın diplomatlık döneminde 12 Eylül Askeri Darbesi'nin "ayak seslerini" anlattığında sadece teşekkür etmekle yetinen Bakan'ın kim olduğunu, bu satırları yakından takip edenler çok iyi hatırlayacaktır!
O Bakan'ın adı, Sönmez Köksal'ın da anılarında ifade ettiği üzere Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen'dir...
İşgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail ile 'gizli temaslar ve görüşmeler yaptığı gerekçesiyle' TBMM'de gensoru ile bakanlıktan düşürülen isimdir, Hayrettin Erkmen.
TBMM'de bu gensoruyu veren, Prof. Dr. Necmettin Erbakan liderliğindeki Millî Selamet Partisi (MSP) idi.
Biraz daha ayrıntı vermek gerekirse;
* Hayrettin Erkmen; “Millî menfaatlere aykırı politika izlediği, İsrail ile gizli görüşmeler yaptığı” gerekçesiyle Erbakan Hoca’nın genel başkanı olduğu ve Meclis’te 24 kişilik bir grubu bulunan Millî Selamet Partisi’nin (MSP) TBMM’ye verdiği gensoru önergesiyle bakanlıktan düşürüldü. 3 Eylül 1980 tarihinde TBMM’de yapılan gensoru oylamasında, Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen bakanlıktan düşürüldü. 3 gün sonra MSP'nin Konya Büyük Kudüs Mitingi yapıldı. Bu gensorudan 9 gün sonra da 12 Eylül Askeri Darbesi geldi...
TARİHİN ÖNEMLİ BİR DÖNEMİNE IŞIK TUTUYOR!
Sönmez Köksal'ın kaleme aldığı Bağdat Güncesi kitabının arka kapağında şu satırlar yer alıyor:
"1986-1990… Irak-İran Savaşı’nın son yılları ve Birinci Körfez Savaşı’na giden sürecin en kritik dönemi. Saddam Hüseyin rejiminin demir bir perdeyle kapattığı Bağdat’ın kalbinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bir isim vardı: Büyükelçi Sönmez Köksal.
Dışişleri Bakanlığı’ndaki uzun kariyerinin ardından Millî İstihbarat Teşkilatı’nın ilk sivil müsteşarı olarak da görev yapacak olan Köksal, tarihin hızlandığı bu yıllara bizzat tanıklık etti.
Görev süresi boyunca tuttuğu günlük notlar ve kişisel değerlendirmelerinden oluşan Bağdat Güncesi, okuru Saddam ve Tarık Aziz’le yapılan görüşmelerin kapalı kapıları ardına, diplomatik yazışmaların perde arkasına ve savaş koşullarındaki bir başkentte hayatın ve siyasetin kılcal damarlarına taşıyor.
Türkiye-Irak ilişkilerinin en çalkantılı dönemlerinden birine ışık tutan Bağdat Güncesi; bir savaşın bitişini, Kuveyt’in işgaline giden sürecin ayak seslerini, baskıcı bir rejimde doğru bilgiye ulaşmanın zorluklarını ve Ankara’ya en isabetli resmi çizme çabalarını belgeliyor. Ayrıca bir büyükelçiliğin günlük işleyişine dair tüm ayrıntılar da bu satırlarda yer buluyor.
Büyük bir diplomatik tecrübenin süzgecinden geçen bu notlar, hem okurlara hem tarihçilere paha biçilmez bir kaynak sunuyor. Bağdat Güncesi, bir savaşın son anlarından bir diğerinin doğuşuna uzanan süreci gözler önüne seriyor; yakın tarihin en önemli dönemeçlerinden birini, bir diplomatın gözünden içeriden okuma ve anlama fırsatı sağlıyor."
***
İyi ki yazmış bu kitabı Sönmez Köksal!
460 sayfalık anı-hatıra kitabının hemen her satırı tarihin önemli bir dönemine ışık tutuyor.
Anı ve hatıra kitapları birçok gerçeğin ortaya çıkması açısından çok önemli.
Ve ben anı-hatıra biyografi kitaplarını okumayı çok ehemmiyetli buluyorum.
***
Bağdat Güncesi kitabıyla ilgili diğer çarpıcı notlarımı bir başka yazıda aktaracağım, inşallah...
---