Gerilimli toplumlarda uçlar ve kampların oluşmasında daha
çok siyasal ve ideolojik gerilimler en sıkıntılı ve tehlikeli olanı. Siyasal
ortamda güçlü ve baskın olan, iktidar gücünü elinde bulunduran tarafın baskısı
geneli kuşatır. Bu, ortamı âdeta bir savaş alanına çevirir. Muhalefette veya
karşı tarafta olanların durumu, güce göre kendini konumlandırır, gardını alır
gerilimi onlar da tırmandırır. Çünkü bu durum işlerine gelir. Gerilim
tırmandıkça taraflar daha çok kemikleşir ve daha çok militanlaşır. Bunların
arasında sağlıklı bir ortam bulmak güçleşir. Çünkü fikri birikim ve düşünce
birikimi değil, kaba güç, ses gücü daha çok öne çıkar. Ses gücü derken toplumu
galeyana getirecek bağırtı, sloganik tırmanışlar, öfkeli bakışlar öne çıkar.
Tam bir nefret ortamı oluşur. O zaman böyle bir ortamda sağlıklı düşünebilen
insan sayısı azalır. Olsa bile onların anlattıkları, sesleri, görülmez,
duyulmaz. Ortamın patırtı ve şamatasına kurban gider.
Sağlıklı düşünmek için gerilimsiz ortamlardan uzak
durmayı, zihni gereksizliklerle doldurmamayı gerektirir. Elbette insanın
kendisinde bir iç gerilim gerekli. Bunsuz olmaz. Böyle bir durum yaşanmazsa
eğer verimli bir sonuç alınamaz. Bu, ayrı bir durum.
Taraflar sağlıklı düşünenleri, eleştiriyi, kritik
edilmeyi asla kabullenmezler. Yapılan eleştirileri de kendileri için oldukça
acımasız görürler. İlle kendileri düzleminde olursa kabul görürler. Dönüp
bakmazlar bile.
Büyük toplumlarda yönetenlerin danışmanları olur. Bunlar
liderin veya yönetenin psikolojisine ve ruh durumuna göre tutum takınırlar.
Çünkü öfkenin baskın olduğu ruh hali acımasız olur. Hoşuna gitmeyen bir durum
olursa hizmetinde bulunanı bir çırpıda bir fiskeyle silkip atar. Hatta kendisiyle
birlikte olanlar eğer kendisi gibi bir tutum takınmaz, gerilimin
tırmandırılmasına katkıda bulunmazsa, sağlıklı düşünse bile onu da gözden
çıkarır.
Bu tip liderler kendileri gibi olanları yanlarında
tutarlar. Nefse hoş gelecek davranış ve söylemlerde olanları yanlarında
taşırlar. En üst makamlara kadar da getirirler. Onun ne geçmişine bakar, ne
gelecekte ne yapacağına dair tutumuna. Orada zaten sezgiden ve gelecek
düşüncesinden söz edilemez. Çünkü bu tipler için önemli olan içinde
bulundukları andır. Bunlar geçmişte kendilerine hakaret etseler, aşağılasalar
bile önemli değildir. Yeter ki o içinde bulunduğu durumu kurtaracak gerilimde
katkıda bulunsun. Peşlerine takılanlar da aynı ruh hali içinde olurlar.
Acımasızdırlar. Lider nasıl insanlara kıyıyorsa, onlarda aynını yapıyorlar.
Hemen herkesin kendi düzlemlerinde olmasını gözetirler. Asla hoşgörülü
olmazlar.
Gelecek düşüncesi onlar için hiç önemli değildir. Onlar
iktidarı ellerine geçirdikten sonra sanki oradan hiç inmeyecekmiş zehabına
kapılırlar.
Liderin etrafında yer alan o çok yüzlüler, bir zaman
sonra istedikleri gibi kulvar değiştirebilirler. Çünkü bu işi yapmak beceri
ister. Herkes aynı etkiyi sağlayamaz. Sağlıklı olmayan bir kaos geleneği içinde
yer alanlara her zaman gereksinim var. Bu tipler asla işsiz kalmazlar.
Bir mecliste bir tartışma ya da durum değerlendirmesi
yapılırken kime neyi nasıl anlatacağınız önemli. Eğer sizin anlattıklarınız
kabul görmüyorsa ve yüz çevriliyorsa orada anlatılanların bir önemi kalmaz. Söz
meclisindeki sohbetler sohbete katılanlar ile tat verir. Kendileri gibi
düşünmediğinizi söyleyen, itirazını yüksek sesle yapanların gözü ve kalpleri
kapalıdır. Oradan girmenize asla izin verilmez. Baskın çıkmaya bakarlar. Sizin
yazdıklarınızda üzerlerine alındıkları üzerine konuşurlar. Çünkü siz tamamen
onların yanında yer almıyorsunuz, onlardan değilsiniz duygusuna kapılırlar.
Kendilerine yararlı olabilecek olanları dahi görmek ve duymak istemezler. Çünkü
bunları bile kendileri için tehlikeli görebiliyorlar.
Bu karmaşa ortamı bize yabancı biz de onlara. Kendi
işimize bakıyoruz. Olması gereken de budur.