Günlük hayatta anahtar ararken, bir işi planlarken veya hata yapmamak için dikkat kesilirken sergilenen 'kendi kendine konuşma' alışkanlığına bakış açısı değişiyor. Yıllarca garipsenen ve yadırganan bu durumun, sanılanın aksine bir sorun değil, beynin çalışma kapasitesini artıran doğal bir süreç olduğu belirlendi.
BEYİN TURBO MODA GEÇİYOR
Psikologlara göre düşüncelerin sese dökülmesi aslında beynin çalışma prensibinin değiştiğine bir işaret. Araştırmalara göre kendi kendine konuşma esnasında beyindeki görsel ve işitsel merkezler aynı anda çalışmaya başlıyor. Bu sayede beyin odaklanmayı ve karmaşık görevlerde hata oranının düşmesini sağlıyor. Sesli konuşma, sadece boş bir mırıltı olmaktan öte, zihni organize eden biyolojik bir araç işlevi görüyor. Beyin, kelimeleri duyduğunda komutları daha net algılıyor ve uygulama sürecini hızlandırıyor.

STRES ALTINDA KONTROLÜ SAĞLIYOR
Uzmanlara göre kendi kendine konuşan bireylerin bu davranışı stresli zamanlarda ya da yoğun dikkat gerektiren durumlarda daha fazla sergilediğini belirtti. Baskı altında kalan veya zor bir problemle karşılaşan bireyler, sesli düşünerek zihinlerindeki kaosu dindiriyor. Bu yöntem, kişinin olaylar üzerindeki kontrol hissini güçlendirirken, duygusal olarak sakinleşmesine de yardımcı oluyor.
ÇOCUKLUKTAN KALAN BİLİŞSEL MİRAS
Araştırmalar, bu davranışın kökeninin çocukluk dönemine dayandığını gösteriyor. Yeni bir beceri öğrenirken sesli düşünen çocukların, bu alışkanlığı yetişkinlikte de zihinsel bir strateji olarak sürdürdüğü belirtiliyor.
HANGİ DURUMDA RİSKLİ?
Yapılan araştırmalara göre psikolojik açıdan kendi kendine konuşmak aslında sağlıklı bir durum. Fakat konuşmaların kontrol edilememesi, kişinin kendi sesinden rahatsızlık duyması veya gerçeklik algısının bozulması durumunda uzman desteğine başvurmanın şart olduğu ifade ediliyor.



