Bu yol kimi zaman bir rüya kısalığında kimi zaman bitmeyen bir ömür gibi. Oysa her ömrün bir sınırı var. Bedenin taşıyabileceği yükün de zamanları olur. Öyle ki yeri ve zamanı gelince küçük bir paket bile taşınamaz. Mutlaka birilerinin desteğine gereksinim olur.

Her şeyi, adımı zamanına göre değerlendirmek ve kıymetini bilmek aklı başında olanların işi. Aklı başındalık her zaman gelip insanı bulmayabilir. Gençlik bir deli doluluk, bir kanın kaynadığı ruhun alev aldığı zamanıdır. İnsanı alıp sürükler de farkında olunmaz. Onun için de böylesi zamanlarda güngörmüş, geçirmiş birilerinin yanında olması bir bağış olur. Kulak vermek, dinlemek öğütleri umursamak kişinin yararına.

Hayatta her şey bilinemiyor. Kendisini çok bildim diye bilenlerin görgü sahibi oldukça ne kadar cahil olduklarını öğrenirler. Çok şey biliyorum bilgiçliğinde olanların bir olay ve durum karşısında nasıl bocaladıklarına tanık olunuyor.

Yol eri mahcup olmamak için tevazuu kendine ilke edinmeli. Her adımda yeni bir şeyleri öğrenebileceğini unutmamalı. Bir anda düşünür, aydın, şair ya da yazar olunamıyor. Usta ve hüner sahibi de olunamıyor. Her oluş zamanla gerçekleşir.

Zamanın kıymetini bilenler yolun da hayatın da kıymetini bilirler. Kıymet bilirlik insana çok şey kazandırır.

Belkıs, Hazreti Süleyman’ın çağrısına uydu da yola düştü. Her şeyini bıraktı, saltanatını, mülkünü, devletini bıraktı da esenliğe kavuştu. O esenlik onun adını da kalıcılaştırdı. Uymasaydı niceleri gibi adı unutulanlar arasında kalacaktı. Güçlerin üzerinde asıl güç sahibi var.

Arayışta olanlar aradıklarını bulur ve edinirler niyetlerinde olana kavuşurlar. Sevgi ve merhamet arzulayanlar niyetlenenler onu da bulurlar. Her hayırlı niyet güzelliklere doğru götürür. Orada kendini bulur kişilik sahibi olur, farklılaşır.

Her neyi arzularsan, edinmek istersen onun tohumlarını da saç. İster toprağa, ister havaya, isten insanın gönlüne yeri zamanı gelince onlarla yüzleşirsin. Tohum ekenin bereket alanları çoğalır. Yüzünü nereye çevirirse çevirsin o güzelliklerin yansısı ile yüzleşir.

Gönlünün kapısını aralık bırak. O kapıdan insanlar girebilsin. Umutlarını tüketmiş olanlar ya da çaresiz kalanların arayışları olur bir sığınağa gereksinim duyarlar. Bu insanın doğasında var olan bir durum. İnsan her zaman güçlü olamaz, dirayetli ve edinebilme güce sahip olamaz. Gerek hastalıklardan gerek yaşlılıktan ve kimi felaketlerden sonra çaresiz kalınır, güçten düşülür. El elden gönül gönülden üstündür. Bunlar da kendiliğinden olabilirlikler değildir. Düşmez kalkmaz bir Allah. Bil ki insan insandır, kuldur, yaratılandır.

Gönlünü güzelliklere ve iyiliklere açarsan oradan çok kimsenin girmesine fırsat vermiş olursun. Gönül bu, insana güven verince olmadık şeylerle yüzleşirsin. Ruhunun güzellikleri aynanda kendiliğinden var olur. Hani derler ya nurlu yüzlü insan. O yüz insana sevimli gelir, o kimseye sevgi duyulur.

Hırçın, kaba, çatık ve gergin yüzden insanlar kaçarlar. Geleneksel deneyimler insana deneyimlerinden ötürü kimi kavram ve öğütleri deyiş, deyim ve hikmetli söz söylemelerine nedendir. “Ne ekersen onu biçersin”, “o suratsızın yüzünü görmektense…” “buğdaydan buğday biter” vs. bu örnekler çoğaltılabilir.

Her yola düşenin, bir eyleme başlayanın bir yol niyeti olur. İbadetlere de niyet edilir. Hayırlı ve kabul olabilmesi için. Eylem ve yolculuk boyunca insanın karşısına nelerin çıkabileceğini, şeytanların, sapkınların, çeldiricilerin, art niyetlilerin var olduğunu aklından çıkarma. Hem eylem halinde bulunacaksın hem sürece doğru gideceksin onun için tökezlememen gerekir. Niyetine Allah adıyla başlar yola düşersen şeytanlar kendiliğinden senden uzaklaşır. Çünkü sen ruhunu donandırmışsın.