İnsanın hayatında, ait olduğu toplumsal kimliğe ait bir
yol haritası vardır ve bu yol haritası gidiş gelişlerinin seyrini belirler. Her
yolculuk bir meşakkettir. Hayatla olan yolculuğumuzda da kimi zaman düşeriz,
kimi zaman kalkmakta güçlük çekeriz, kimi zaman da düştüğümüz yerden biraz daha
güçlenerek kalkar ve yola devam ederiz. Düşeriz, çünkü yoksuluz, sonlu bir
bedene hapsolmuş gurbet kuşlarıyız. Düşmelerimiz bazen bedenimizle olur ve
böyle zamanlarda hastalık ya da bedenimize isabet eden acı ile başa çıkmakta
zorlanırız. Zira beden ruhumuzun kabıdır ve ona bir zarar dokunduğunda ruhen de
etkiler ve sarsılırız. Kimi zaman da ruhsal bir travma ile yere düşer ve
kalkmak için bir başkasının desteğine ihtiyaç duyarız. Ya da sahip olduğumuz
bütün imkanları kaybeder ve bulunduğumuz durumdan kurtulabilmek için çareler
ararız. Nihayetinde insanız, demirden bir bedene, taştan bir ruha sahip
değiliz. Aksine bedenimiz de ruhumuz kadar ince ve naif bir yapıya sahip. Bütün
bunlar dünya denen hayatta ruhsal ve bedensel düşmeleri de beraberinde
getiriyor.
Düşmenin her türlüsü zahmettir. Ancak manevi olarak
düşmüşseniz, yeniden toparlanmanız ya da aldığınız yarayı onarmanız oldukça
zordur. Çünkü düştüğünüz alan bir bataklıktır ve bu bataklık, bu karanlık
dalgalar bedeninize değil ruhunuza dokunmaktadır. Burada ki örselenmeyi
onarabilmeniz için ise, bilgi bilinç ve metanetle donatılmanız gerekir. Çünkü
düşman sizi en değerli noktanızdan vurmakta ve sadece dünyanıza değil
ahretinize de zarar getirmektedir.
Bir insanın manevi olarak çökmesi ve zarar görmesi ne
büyük kayıptır!
Böyle bir yoksulluğun içine düşmüşseniz, , bütün dünyaya
sahip olsanız,
Paranız, işiniz ve etrafınızda pervane olan hayranlarınız
da olsa,
Neye yarar ki Çünkü içinizdeki karanlık yavaş yavaş
yayılmakta ve sizi siz olmaktan uzaklaştırmakadır...
Ve yere çakılmışken, ne anlamı olur ki dünyaya ait mal ve
mevkinin
Düşmenin her türlüsü meşakkattir. Ancak bir insanın
manevi olarak düşmesi ve özünden uzaklaşması bütünüyle yoksullaşmaktır. Bu
nedenle ayaklarımızı sağlam tutmamız ve önümüzü görerek yürümemiz gerekir.