TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonuna çağrılan isimlerin verdikleri ifadeleri kısmen de olsa okuyorsunuz;

- Kimi diyor ki; He ya, o dönem öyle bir dönemdi ki beş parasızken lüks araçlara biner olduk, pahalı evlerimiz oldu... Nasıl olduğunu biz de anlayamadık...

- Kimi diyor ki; Evet, o dönem hatalı manşetlerimiz olmadı değil ama bunu hep baskıyla yaptık. Öyle bir dönemdi ki, Alimallah!...

- Kimi diyor ki; Asker baskı yaptı, şunları şunları manşet yapmak zorunda kaldık...

- Kimi diyor ki; Asparagas, tamamen uydurma haberleri sayfalarımıza koymak zorunda kaldık, sorgulayamadık, ama o dönem öyle bir dönemdi...

- Kimi diyor ki; Zamanın Başbakanı Erbakan tanka çıksaydı böyle olmayacaktı, siyasiler gerekli direnci gösteremedi!

- Kimse demiyor ki; Ya beyler, 28 Şubatta bir darbe yapıldı, Başbakan Necmettin Erbakan koltuğundan alaşağı edildi. Nerede bunun sorumluları

- Kimse demiyor ki; Tamam, diyelim ki Erbakan bir şekilde istifa ettirilmek zorunda bırakıldı, peki ama ondan sonra Demirelin kalkıp da tüm prosedürleri ayaklar altına alarak hükümeti kurma      görevini Mesut Yılmaza vermesi de neyin nesi Hadi, versinler bakalım bunun hesabını!

- Kimse demiyor ki; Tamam, Bülent Ecevit Merve Kavakçının yeminine karşı çıktı. Ama başörtülü olarak TBMM Genel Kuruluna girince sesini çıkarmayan Ecevit kısa bir süreliğine dışarı çıkıp geldikten sonra o höykürmesini gerçekleştirdi. Peki, ama bu arada Ecevit kiminle/kimlerle temas kurdu

- Kimse demiyor ki; Ya, anladık. Okyanus ötesinden gelen destekle 28 Şubat darbesi yapıldı, onu söylüyorsun ama söyler misin, bir gecede binlerce kişinin mağdur olmasına sebep olan o tayinler de neyin nesi O mağdur eden atamaların altında senin imzan yok mu

- Kimse demiyor ki; O asparagas haberleri yaptıranlar, baskı yapanlar şimdi cezaevinde. İyi de senin  burada hiç mi dahlin yok Sen yargıya hesap vermeyecek misin TBMM Komisyonuna güle oynaya gelip, çayını kahveni içtikten sonra misket oynayarak çıkacak mısın

Nimet Baş iddialı bir çıkış yaptı, ama!

Nimet Baş...

Eski Milli Eğitim Bakanı. (Nimet Çubukçu olarak biliniyordu, boşandıktan sonra kızlık soyadına geri döndü)

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı...

Hırslı bir parlamenter...

Tüm bu süreçte, Baş da Komisyonun diğer üyeleri gibi,  ifadeye gelenlere sorular soran, darbeler döneminde neler olduğunu anlamaya çalışan bir milletvekili.

Komisyona yönelik eleştirilerden Baş da hayli sıkılmış olacak ki en küçük bir eleştiride alınganlık gösteriyor.

Twitterde gazeteci-yazar-TVci, benim de Aksiyonlu yıllarımdan tanıdığım Adem Yavuz Arslanla bir tatlı atışmasına tanıklık ettim.

Önce Ademin Komisyona yönelik eleştirisini aktaracağım, sonrasında da Başkan Nimet Başın cevaplarını;

Adem Yavuz Arslan: "28 Şubat Komisyonu bence işi sulandırıyor. 28 Şubat bir darbeyse ki öyle. Hesabı Yargıda verilmeli. Komisyona gelen maytap geçiyor.

Komisyona gelenler biraz daha zorlasalar kendilerini demokrasi kahramanı yapacak bazı isimler

Yanılmayı ve komisyondan manifesto gibi bir rapor okumayı çok isterim.

O haberleri, o işkenceleri yapanlar, o kumpasları kuranlar şimdi komisyona gelip hikaye anlatıyorlar.

Sisi, eski yayın yönetmenleri, eski polis şefleri, iş adamları.. Herkes masummuş meğer."

Nimet Baş: "Komisyon işi sulandırıyor ağır bir ifade Adem bey. Bunu takdir edebilecek düzeyde bir gazetecisiniz. Nasıl bir sulandırma yapıyoruz mesela Adem bey

Siz tvde davet ettiklerinize hikaye anlatma diyebilirsiniz ama ben hikayeyle gerçeği raporumda ortaya koyarım ve belgeleriyle.

Hikaye ile gerçek durumu ayırdedecek kapasiteye, bilgiye ve belgeye sahibiz.

Gelenlerin ciddiyetsiz, samimiyetsiz ve nedâmet duymayanların farkındayız Adem bey.

Hesabı yargı yapıyor zaten."

Sohbetin sonunda Adem Yavuz Arslan, "Bunu twitter ortamında değil de bir kahve içerek yapalım." deyince Nimet Baş da ilginç bir cevap verdi:

"İnşaallah, yanında su olmasın! İşi sulandırmayalım:))))"

Ne kadar da şakacı, espiritüel, diyalektik* bir Komisyon Başkanımız var!

Öyle değil mi

(* Diyalektik: 1. Genelde akıl yürütme yoluyla araştırma ve doğrulara ulaşma yöntemi. 2. Bir tez veya görüşü, onun mantıksal sonuçlarını incelemek yoluyla çürütme yöntemi. 3. Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmaya yarayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi.)

Aman dikkat!

- 1991de DYP-SHP Hükümeti kurulduktan sonra, ANAP Dönemini sorgulamak üzere Orhan Kilercioğlu Paşanın başkanlığında TBMMde Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kuruldu. Kilercioğlu uzun süre çalıştı, çabaladı. Hatta, Koskotas Dosyalarından söz edildi.

- Tansu Çillerin Başbakanlığı döneminde, TBMMde Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu kuruldu. Başkanlığını DYP Kırıkkale milletvekili Sadık Avundukluoğlu yaptı. Yüzlerce sayfadan oluşan bir Rapor hazırlandı.

- TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonunu hatırlamayanınız yoktur. Başkanlığını Ersönmez Yarbay yapıyordu.

- AKPnin ilk döneminde Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kuruldu. Başkanlığına da Azmi Ateş getirildi. Aylarca çalıştılar. Rapor hazırladılar..

Şimdi buraya dikkat;

Bu komisyonların tüm başkanları siyaset sahnesinden nedense silindi!

Nimet hanıma buradan sesleniyorum;

Aman, dikkat!

NOT: Bugün 22 Ekim 2012 Pazartesi... Uyan da balığa gidelim... İktidarın 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 9 ay 22 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Siviller, bu kez başarabilecek mi Takipçisiyiz...