İslam ülkelerinin durumu acınacak vaziyette.

Medeniyetlerinden intikam almaya, huzuru yok etmeye

yeminli gibi kimi yerlerde yöneticiler.

Bizlerin yüzyıl önce yaşamaya başladığımız dramı,

sancıları, uzun süre üzerimizden atamadığımız elemi; kimi İslam ülkeleri bu

modern çağda aynı yakıcılığı ile yaşamaktalar.

Rastladığım bir haber,28 Şubatta ulusça yaşadığımız

acıklı bir trajediyi, sıkıntıları yeniden anımsattı:

Tacikistan da 13 bin erkeğin sakalı kesildi

Tacikistan da sözde radikalizmi sonlandırmak için 13 bin erkeğe sakal traşı

yapıldı. Polis, dış etkilere karşı da başörtüsü satan 160 tan fazla mağazayı

kapattı.

Tacikistan ın kaderine de düşmekte, bizde bir zamanlar

teferruat görülen başörtüsü ve sakal yasağı ki; koyun kırkar gibi insan

özgürlüğüne müdahalede bulunmayı marifet sayabilmekteler.

Tacik yönetimi, amacın, toplumun radikalleşmesini

önlemek ve laik düzenin korunması için mücadele etmek olduğunu açıkladı.

Polis şefi, düzenlediği basın toplantısında,

uygulamaların bin 700 den fazla kadını başörtüsü takmamaya ikna ettiğini

söyledi.

Ne kadar tanıdık değil mi, acaba ikna odalarını bizden mi

kopya çektiler, ya da laik düzenin korunmasına olan sadakati buralardan mı

öğrendiler.

Parlamento Arapça sesli yabancı isimlerin yanı sıra,

ilk derece kuzen evliliklerini de yasaklamayı oyladı.

Tacikistan Devlet Başkanı İmam Ali Rahman tarafından

onaylanması beklenen düzenleme, laikliği teşvik etmeyi ve ülkenin istikrarı

için tehdit görülen inanç ve uygulamalardan vazgeçilmesini kapsayan adımlar

içeriyor.

Tacikistan Anayasa Mahkemesi Eylül ayında, ülkenin

kayıtlı tek İslâmcı partisi olan Tacikistan İslâmi Rönesans Partisi ni aylarca

süren şiddet olaylarının ardından yasaklamıştı.

Parti kapatma, yasaklama geleneğimiz; uzak diyarlara bile

uğursuz bir baykuş gibi tüneyebiliyormuş meğer.

1994 ten bu yana ülkeyi yöneten Rahman ın görev süresinin

2020 de sona ermesi bekleniyor.

Aralık ayında parlamento Rahman a ve ailesine yaşam boyu

dokunulmazlık garanti etmiş, milletin lideri unvanını verdiği Rahman ı

Tacikistan da barışın ve milli birliğin kurucusu ilân etmişti.

Maalesef Müslümanlar diktatörlere tapınmaya doymuyor, ille

ensesinde sopa istiyor, firavunlar adına marşlar söylüyor, şiirler yazıyor,

fotoğraflarını büstlerini kayalara oyuyor, olmuyor; diktatörsüz yönünü

bulamıyor.

8 milyona yakın nüfusu olan ülke, 1991 de Sovyetler

Birliği nden bağımsızlığını ilân ettiğinden bu yana yoksulluk ve istikrarsızlık

ile mücadele ediyor.

Tacik halkının çoğu iş için gitmek zorunda olduğu

Rusya ya bağımlı halde.

Resmi olmayan rakamlara göre, Suriye de 2 binden fazla

Tacik savaşıyor.

İstikrar ve refaha dış şeytanlar asla müsaade etmiyor,

Müslüman halklara fakirliği reva görüp ayaklarındaki prangalar olarak sonsuza

kadar çıkaramayacak düzenlemeler yapıyor.

Savaşlarla kırılan Müslümanlar bazı coğrafyalarda etnik

unsurları birbirlerinin gözlerine sokularak boğazlatılırken, en hafifi sağcı

solcu kamplar kana boyanmakta, yetmiyor daha fazlası için düğmelere basılıyor,

daha kanlı senaryolar kaleme alınıyor. Daha yakıcı bir mezhepler savaşına

gırtlağımıza kadar dayatılmış durumdayız.

Artık hangi tarafından beğenirseniz, bu cadde çıkmaz

sokak; sonu daima ölüm, kan, anarşi, karmaşa, kardeş kavgası, yoksulluk,

huzursuzluk.