Bir masalın yoksul kulübesindeki onur abidesi idi.
Bir yanında evlat ölümü.
Öteki yanında dağ gibi altından kalkamadığı evhaş fakirlik.
Sağ ayağının baş parmağını dışarı çıkaran yırtık.
Sol ayağının serçe parmağı üzerinde delik.
Türkiye sanki yoksuluyla yeni karşılaşıyormuş gibi bir şaşkınlık.
Sanki emekliye bol sıfırlı bir ücret sunuluyormuş gibi bir utanmazlık.
Kıllet maaşla yarı aç yaşlılarımız.
Görüntüler ar verici.
Emek şehidinin anne ve babası kan kusmakta, kızılcık şerbeti içtik demekteler.
Bütün siyasilere, zenginlere, hak yiyicilere, müsriflere, evinde elli çift pabucu olanlara; karşı duruşun bir öznesi idi, Recep Amca.
Belli ki Recep ayında doğmuştu ama diğerleri gibi fazla şanslı olamamıştı varlıktan yana.
Ülke, fakirle yeni tanışıyormuş gibi onunla röportaj yapan muhabirin yazdıklarını bütün gazeteler sayfalarına buyur etmekte, bir ardıçkuşu türü gibi ilk kez lastik ayakkabılı eşhas görüyormuş modunda herkes.
Anadolu’ da bu mazlum ardıçkuşlarından yığınla; siz cümbüşten, laternadan başınızı kaldırırsanız görürsünüz.
Kavurucu Kasım soğuğunda, oğlunun cenazesinde yırtık lastik giyen Recep Amcadan, devlet de gözlerini kaçıramıyor.
Lastik bir ayakkabı getirip eline tutuşturuyor.
Yoksul ama onurlu, avuç açmıyor kimselere.
“Param olsa bu ayakkabılarla gezer miyim” diyor.
Tuvaleti dışarıda bir yuvanın onurlu babasıdır o.
Banyosu ise oturma odasında perde ile çevrili bir leğendir.
Özel hayatı delik deşik edilmiştir.
Recep Amca tüm madencilerin yoksulluk sözcüsü gibidir.
Bu yoksul ama onurlu delikanlı; ölen oğlunun borçları varsa ödeyeceğini, gelinine ve torunlarına bakacağını anlattı.
Devlet malını, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen dev farelere aykırı bir duruşla, o minik maaşı ile geçinme gailesine yaşlı gövdesini siper etti.
Maden kazasında ölen çocuğu kadar yıkımdadır.
İhtiyacın varsa, söyle diyenlere, tamam dese de:
“Ama yine de söylemem. Ayıp olur, telâşe olur. Yaşım genç. Aylığımı aldığımda ayakkabıyı alırım. Paran yoksa para verelim’ derler. Param var derim ıstırabımdan”.
Bu savaşlardan savaş beğenen Anadolu’nun güneydoğusundan ortasına gelindiğinde; Konya kırsalında, yoksulluktan avurtları çökmüş babaların vebali kimlerden sorulacaktır.
Dicle kıyısında kurdun kaptığı kuzunun hakkını kimler arayacaktır.
Siyasetiniz, ticaretiniz, kapılanmalarınız, makamlarınız, infakınız, zekâtınız, sadakalarınız; namazın kumaşından olmadıkça, Recep Amcadan daha fakirsiniz.