"Batı Dünyası," sosyo-ekonomik yönden iflasın eşiğine gelmiştir.

Yer altı ve yer üstü kaynaklarını tamamıyla bitirmiştir.

Petrol kaynaklarının tümü 10-15 yıl içerisinde biteceği söylentileri ortalarda dolaşıyor.

Ekonomik büyümeleri azalmış hatta gerilemeye başlamış bile.

İşsizlerin oranı giderek çoğalıyor.

Geleceğin en büyük sorunlarının başında su kaynaklarının bitmesi, onları derin derin düşündürüyor.

Dünya çapındaki şirketler, bir bir iflas edip kapanıyorlar. Kendileri yok olurlarken başka ülkelerin firmalarını da batırıyorlar.

Avrupada ve dünyadaki borsalar devamlı düşüyor ve değer kaybediyor.

En çok önemsedikleri "ekonomi," dibe vurmuş durumda...

Esas krizler ve sorunlar, "sosyal alanda ve aile ortamında" yaşanıyor.

Aile diye bir kavram neredeyse tarihe karışıyor.

"Aile ve evlilikle" ilgili bir yığın tedbirler ve teşvikler yapıyorlar ama nafile...

Batı dünyasının içine düştüğü en büyük sorunlarından biri de "yalnızlık ve bunalımlar" hat safhaya ulaşmış.

"Egoizim ve bencillik" bir kurt gibi iç dünyalarını kemiriyor.

Özgürlük ve serbest yaşama uğruna, "evlilik kurumu" yerine "beraber yaşama" tarzı, sosyal yaşantılarını alt-üst ediyor.

Çocuk yapma alışkanlığı devamlı azalıyor.

Geleceklerini teslim edecekleri "genç nesilleri" yok gibi bir şey. Kedi-köpekle kendilerini avutuyorlar,

"Tatminsizlik ve huzursuzluk" nedeniyle intiharlar almış başını gidiyor.

İşte Batı dünyasının "sosyo ekonomik durumu ve yaşam tarzları" bu minvalde seyrediyor.

İşin vahametini görenler, "yeni planlar ve projeler uygulamak" için el altından devamlı senaryolar hazırlıyorlar.

Bu senaryolardan bir tanesi de, Müslümanların önderi olan "Hz. Muhammet Mustafa (sav) Efendimizin" şahsına ve getirdiği dine hakaret etmek için her yolu deniyorlar.

Amaçları, Müslümanları tahrik edip "eylemlerin içine sürüklemek..."

Tüm dünyaya, "Barbar Müslümanların(!..)" durumu bu işte diyebilmek için...

Ortalığın karışması, eylemlerin olması, "Batı Dünyası" için bir umut oldu.

Çünkü "kurtlar bulanık havayı severler."

Ortalık bulanacak ki kurtlar nemalanabilsinler...

Görüldüğü gibi "Batı Dünyası," her açıdan köşeye sıkışmış durumda.

Eskisi gibi "sömürgecilik" yapamıyorlar.

Kaynaklar bitmiş.

Var olan yaşam tarzlarından vazgeçmeleri mümkün olamayacağına göre, kendilerini bir şeyler yapmak zorunda görüyorlar.

Kitle iletişimin yaygın olduğu bir dünyada "Batı âleminin" yaptıkları sinsi hileler ortadadır.

Saraybosnadan tutun da, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye üzerinden sinsi oyunları hâlâ devam ediyor...

Peki, çare ne diyeceksiniz

Anlattıklarımdan kimse, "tepki göstermeyelim" anlamını çıkarmasın.

Elbette tepki göstereceğiz.

Göstermesine göstereceğiz ama "oyuna gelmeden tepkilerimizi göstereceğiz."

Kırmadan, dökmeden, insanlara ve çevreye zarar vermeden tepki göstermek.

Onlar İslamın aleyhinde film çekiyorlarsa, biz de İslamı adam gibi anlatan ve kalitesiyle bütün dünyaya örnek olacak "Çağrı" gibi filmler çekelim.

Onları, o kadar "ciddiye" almaya da gerek yoktur.

Biz de onlarla "dalga geçelim."

Sanatın bütün alanlarında, paylaşım sitelerinde ve kitle iletişimin bütün dallarında, "sözel ve görsel" tepkilerimizi gösterelim.

Cuma günlerinin ve cami cemaatinin potansiyelini daha farklı bir şekilde değerlendirelim.

"Alternatif ve farklı tepkiler" için organizeli platformlar oluşturmakta büyük yararlar vardır.

Taşkınlıklar yaparak yapılan tepkiler, "İslam için ve Müslümanlar için" fayda yerine zarar vereceği kanaatindeyiz...