YGS’DE ‘şifreleme’ yöntemiyle katakulli çevrildi mi çevrilmedi mi

Üniversiteye giriş sınavları başından beri sorunlu. Daha doğrusu YÖK kurulduğundan bu yana.

12 Eylül askeri yönetimin göreve getirdiği İhsan Doğramacı öyle bir sistem kurdu ki, herkes bu sistemden müşteki ama kimse de kaldıramıyor.

2002’den bu yana tek başına iktidar olan AK Parti YÖK’ü kaldır(a)madı…

Kara mizah olan yanı ise CHP’yle ilgili olanı; varlığını ‘YÖK kaldırılmalı’ argümanına bağlayan sol tam bir statükoculuk örneği göstererek YÖK’e sarıldı.

Son şifreleme iddiasına gelince;

Şifreleme ya da son moda deyimle algoritma iddiaları delile muhtaç…

Böyle bir şifreleme yöntemi her sınav sonucunda çıkabilir. Önemli olan bu şifre sınavdan önce adaylara verilmiş mi, verilmemiş mi  

Bunun tespiti var mı ”

***

Bu soruyu soralı yıllar oldu. Bu satırlar, 8 Nisan 2011 tarihli Milli Gazete’den. Bugünlerin en çok konuşulan konusu 2010 yılında yapılan KPSS’de kopya çekildi mi, çekilmedi mi

İddialar gündeme geldiğinde dosya yargıya taşınmış ama bir şekilde kapatılmıştı. Son tartışmalar üzerine dosya yeniden yargıda.

Gerçekten böyle bir kopya işi varsa bu büyük haksızlık. Hepsinden öte kul hakkı.

Başkan’a yakışmadı!

MHP’li Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ne yapmak istiyor, anlamak güç!

Neden mi

Milli Görüş Lideri ve Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın adını taşıyan Adana’daki bir bulvarın tabelası, Büyükşehir Belediyesi tarafından her nedense kaldırıldı.

Aradan uzun bir süre geçmesine rağmen bu mermer blok yerine takılmadı.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’ye sosyal medya üzerinden büyük tepki yağıyor.

Tüm bu tepkilere karşın, Başkan Sözlü’nün kendilerine dönüş yapmaması da ilginç. Adanalıların şimdi en büyük beklentisi, Adana Büyükşehir’in bu büyük ayıbı ortadan kaldırması ve mermer tabelanın en hızlı şekilde yeniden yerine konulması.

Bu çok mu zor, Sayın Başkan!

Son mektup!

“Son mektup” filmini izledim. İşte izlenimlerim;

* Filmde heyecan var mı, var. Perspektif ve efektler de fena değil, hani!

* Askerlerin giysilerinde bir tuhaflık hemen göze çarpıyor, “yeni” ama yine de bazı askerlerde “yama”yı ihmal etmemişler, buradan kurtarmışlar…

* Ameliyat sahnesi bayağı bayağı sahici. Ama ben Özhan beyin yerinde olsaydım, askerin elindeki mendili daha “slow” bir şekilde (ağır çekimle) yere düşürürdüm.

* Tayyare sahneleri abartılı ve çok fazla. Kendimi bir anda Tom Cruise’un ‘Top Gun’unda hissettim…

* Son bölümde ağırlığını fazlaca ve gereksiz bir şekilde gösteren, “aşk sahneleri” abartılı ve gereğinden fazla melankolik.

* Patlama sebebiyle dili tutulan çocuğun konuşma sahnesi de etkileyici değildi, sıradandı. Neden, “gitme” diyerek başladı konuşmaya… Olumlu bir argümanla başlayabilirdi.

* Özhan Eren, meraklı ve araştırmacı bir kişilik. Sarıkamış Faciası ile ilgili çalışmalarından da bunu biliyorum. Son Mektup’un son bölümünde oynamış da… Bana kalırsa Özhan Bey kitap ve müzik çalışmalarına ağırlık verse iyi olur.

* Koro halinde seslendirilen “Çanakkale Geçilmez” sahneleri bu türden (tarihi) filmlerde ne kadar yerinde Bu yönüyle, göze parmak sokarcasına, propagandist bir yaklaşım sergilenmiş… Bunu da Özhan beyin asker kökenli olmasına mı bağlamalı

* Son sahneler de “belgesel” tadındaydı…

* Film boyunca, “Saadetler dilerim” temennisi dikkatimi çekmedi değil! Filmin yapımcısı ve Yönetmeni Özhan Eren, AKP’nin seçim propagandalarında kullanılan şarkıların yazarlarından. “Dikkatimi çekti” demem şundan; askeri mühendis kökenli Özhan Bey, ağabeyi  Özkul Eren’le birlikte AKP iktidarının başlangıcından bu yana, Başbakanlığın “İcraat’ın İçinden” TV programını hazırlıyorlar. Bunlar bilindiği için filmde bol miktarda, mesela “mutluluk” yerine “saadet” kullanılması daha bir ilgi çekiyor…

* Bizim Bilali Yıldırım sakın duymasın ama film tüm eksiklerine karşın hoşuma gitti… Tabii ve de elbette, herkesin yorumu kendine…

Ha sigara paketi, ha noter!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bayramlarda emekliye bir maaş ikramiye sözü verdi.

Salt söz vermekle kalmadı, bu vaadini Noter’den de tasdik ettirdi.

***

Ama bir dakika!

Eskiden politikacılar, halka verdikleri sözleri sigara paketinin üzerine yazarlar, paket bittiğinde paketle birlikte vaatler de çöpe giderdi.

Şimdi Kılıçdaroğlu’nun “noter tasdikli” sözünün nasıl bir anlamı var ki

Diyelim ki, Kılıçdaroğlu bu vaadini yerine getirmezse kim hesap sorabilir ki! “Noter”in burada bir müeyyidesi var mı, yok mu

Kim kimi kandırıyor, anlayamadım!

Not: Bugün, 27 Mart 2015, Cuma. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!