“Basında Güven” sloganıyla yayın yapan bir günlük gazetenin dünkü, “Milli Eğitime Yeni Format” manşetini görünce çok güldüm.
Antalya’da 4’ncüsü toplanan Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararları irdeliyor, gazete.
-Şûrada benimsenen kararlara göre anaokullarında verilecek “değerler eğitimi” kapsamında, 36-72 aylık çocuklara okulda, “Allah kavramı ve Allah sevgisi” anlatılacak, “cennet ve cehennem kavramları” öğretilecek.
-İlkokul 4. sınıfta başlayan zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 1., 2. ve 3. sınıflara da getirilecek. MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün karşı bir önerge ile 1. sınıfta din dersine itiraz etmesine rağmen, karar genel kuruldan geçti.
-4+4+4 sistemi ile hafız olmak isteyen ortaokul öğrencilerine tanınan okuldan 1 yıl muafiyet hakkı da 2 yıla çıkıyor.
-Fen ve sosyal dersleri ilkokul 4. sınıftan itibaren programa eşit şekilde dağıtılacak.
-Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerindeki derslerde ve stajlarda alkollü içki yapımı ve servisi de yasaklanıyor.
-Osmanlıca, tüm liselerde seçmeli, Anadolu imam hatip liselerinde ise zorunlu ders olacak.
***
Daha başka kararlar da var; ama gazetenin “Milli Eğitime Yeni Format” başlığını uygun görmesinin genel gerekçeleri bunlar…
Bu maddeleri görünce içimden, “Keşkeeee” dedim…
Keşke uygulansa bu kararlar…
Ancakkkk!..
***
Neden çok güldüğümü de anlatayım.
* Çok güldüm, zira Milli Eğitim Şuralarında bugüne kadar alınan kararların sadece %2’si uygulandı. Bir de yazıyla yazayım; bugüne kadar toplanan Milli Eğitim Şura kararlarının yalnızca “yüzde iki”si hayata geçirildi.
* Tıpkı, Tansu Çiller’in malvarlığı araştırılmak istendiğinde bunun “bütün liderlere” ram edilerek sulandırıldığı ve de bu araştırmalardan hiçbir şey çıkmadığı gibi…
* Tıpkı, TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu’nun hazırladığı tuğla kalınlığındaki Araştırma Raporu’nun Meclis’in tozlu raflarına hapsolması gibi…
* Tıpkı, AKP’nin ilk döneminde bir hevesle giriştiği, Azmi Ateş’in başkanlığındaki Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Raporu hakkında neredeyse hiçbir şey yapılmadığı gibi…
* Tıpkı, 1991 seçimlerinden sonra Başbakan Süleyman Demirel’in, “Koskotas Dosyaları” olarak nitelediği yolsuzluk dosyalarından “zero” yani “sıfır” sonuç alındığı gibi… Hatırlayacaksınız, bu yolsuzluk dosyalarını araştırmak için emekli General Orhan Kilercioğlu Bakan yapıldı ama sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır oldu!
***
Çok gülmemin, hatta kahkaha atmamın sebebi bu! Bakalım, AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim Şurası’nda alınan bu kararların kaçta kaçını uygulayabilecek
Dün, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Van’daki konuşmasında, “Milli Eğitim Şura Kararları’nı Bakanlık inceleyecek…” cümlesini dinledikten sonra bu fikirlerim daha bir pekişti…
Sahi, halen yürürlükte olan Fulbriht Eğitim Komisyonu’ndan ne haber
Sahi, halen yürürlükte olan Fulbriht Eğitim Komisyonu Milli Eğitim Şurası’nda gündeme geldi mi, acaba
Beni daha fazla güldürmeyin, Allah aşkına!
Takipteyiz, efendim…
TUVALETLER ÜCRETLİ OLURSA!..
Selamün Aleyküm, Adnan Bey kardeşim, önceki pazar günkü köşenizde “Ücretsiz Tuvaletler” yazınızı okudum.
Buna bir ilavede bulunmak istedim.
Yazınız bana Kayseri’de 1950’li yıllarda Belediye Başkanlığı yapmış olan merhum Osman Kavuncu’yu hatırlattı. Birisi gelip, “Efendim şu umumi tuvaletleri paralı yapalım” diye teklifte bulununca, “Oğlum, o zaman millet tuvalet ihtiyacını sokakta giderir. Tüm Kayseri (affedersiniz) sidik kokusundan geçilmez” deyip karşı çıkmış.
O gün bu gündür gelen hiçbir belediye başkanı da bunu paralıya çevirmemiştir.
Şu anda da Şehirlerarası Otobüs Terminali haricinde hiçbir cami tuvaleti ücretli değildir ve diğer yerlerdeki ücretli olanlardan daha temizdir.
İşte yerel yönetim deyip geçmemek lazım. Ufku geniş bir belediye başkanının açtığı güzel bir çığır yıllarca devam etmektedir. Allah rahmet eylesin. (Halil İbrahim KABAK)
MERAK ETTİĞİM SORU…
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Anayasa Mahkemesi’nin seçim barajını gündemine almasıyla ilgili olarak, “Tamamen yetkisiz ve yok hükmünde bir işlemdir. Yapacaklarını sanmam” dedi.
Biraz gerilere gidelim; 2002 seçimlerinde %34 küsur oyla iktidara gelen AKP’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi yasağı nedeniyle seçimlere giremedi ve milletvekili seçilemedi.
Bu nedenle seçim sonrası kurulan 58. Hükümet, Abdullah Gül’ün Başbakanlığında kuruldu. Bu hükümet, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması için TBMM’ye yasa teklifi sundu.
Yasa oy çokluğuyla kabul edildi ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından “öznel, somut ve kişisel” olduğu gerekçesiyle veto edildi.
Yasa teklifi değiştirilmeden ikinci kez Meclis’e sunuldu. Tekrar kabul edilen yasa bu kez Sezer tarafından onaylandı. Böylece Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki hukuki engel ortadan kalkmış oldu.
***
Merak ettiğim soru şu; O zaman birileri de kalksa, “Mahkemenin Erdoğan hakkında verdiği karar yok hükmündedir…” dese ne olacaktı
Okurlar için, “yok hükmündedir”in ne demek olduğunu da açıklayayım; “Açıkça hukuka aykırı olarak nitelendirilebilecek bir idari işlemin iptaline gerek olmadan `yok’ olduğunun kabul edilmesi…”
NOT: Bugün 8 Aralık 2014, Pazartesi… 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!