Her yıl Ocak ayında gelen zamlar bu yıl erken geldi. Maliye bakanı

Mehmet Şimşek zamların güncellendiğini söyledi. Üç ay erken güncelleme!

Sonra güncelleme ifadesiyle yanlış anlaşıldığını açıkladı ama bakan

yanlış anlamayı düzeltirken bile milletle dalga geçiyordu: güncellemeyi

hakaret için söylemedim derken yüzünde istihzalı bir gülümseme vardı. Bu

gülümsemenin anlamı kötü bir şeyi şakaya vurarak karşısındakini

yumuşatma denemesiydi. Bakan tekrar milleti aşağıladığını güncelledi!

Zamlara ilk yorum yapanlardan başbakan yardımcısı Bülent Arınç,

zamların fakirler için gelmediğini söylüyordu. Öyle ya fakirler sigara

içmiyor, cep telefonu kullanmıyor, hasta olup hastaneye doktora gitmiyor

ya da gidiyorsa reçete yazdırmıyor; ülkemizin pek saygın doktorları

hastalarını babasının hayrına muayene ediyordu. Bülent Arınç milletle

dalga geçiyor. Hem de, çok pişkince!

Sağlık bakanı Recep Akdağ reçete başına üç lira istiyor milletten ama

bunun zam olmadığını söylüyor. Doğru, bu zam değil bir soygundur.

Dördüncü yorumu başbakan Recep Tayyip Erdoğan yapıyor; sigara

içmeyiverirsin olur biter diyor. Tamam! Sigara içmedik! Peki hasta da mı

olmayalım sayın başbakan. Doğalgaz ve elektrik de mi kullanmayalım.

Sadece sigaraya mı zam yaptınız da "sigara da içmezsin kardeşim olur

biter". Ne bitecek Hayatta tek kötü alışkanlık sigara mı yani. Milleti

soymak sigara kadar kötü değil mi Milletvekili maaşına hâlihazırdaki

maaşın iki katı zam yapıp asgari ücrete gelince yüzde 2lerle (bir simit

parası bile değil) ifade etmek ne kadar doğru ya da ne kadar

Müslümanca bir davranıştır. Üstelik milletvekillerinin kirada

oturduğunu söyleyerek komik bir gerekçe öne sürmek yalan olmuyor mu

Yalan ne kadar doğru bir alışkanlıktır ey başbakan! Madem

milletvekillerin kiracı biz de kiracıyız gelin yer değiştirelim, var

mısınız Ama alınan maaşlar da yer değiştirecek! Kiracı gariban

milletvekillerine yardım yapmaya hazırız!

Evet hükümetin yaptığı zamlara yine hükümetin yorumu böyle pişkince.

Hiçbir katil ben katilim demeyeceğine göre, hiçbir hırsız ben hırsızım

demeyeceğine göre katile katil olduğunu söyletmek ve hırsıza hırsız

olduğunu kabul ettirmeye çalışmak beyhude bir uğraştır. Fakat biz yine

de insanlık görevimizi yapıp bu zamların ve zamlara hükümet mensupları

tarafından yapılan yorumların insanlık dışı olduğunu açıkça

söyleyeceğiz.

Maliye bakanının istihzası vicdansız bir zenginin fakiri gördüğünde

takındığı davranış olduğundan "adaletin bu mu dünya" deyip

kapatabiliriz. (Bu durumun üstüne gel de sigara içme başbakan!) Çünkü

dünyamızın adaleti maalesef budur: güçlü güçsüzü ezer ve karşısına geçip

güler. Her ne kadar bu davranışın İslamda yeri yoksa da bugün

Müslümanların böyle davranışları ayyuka çıkmıştır. Zaten Müslümanlar

gerçekten niyetlerini (olumlu anlamda) değiştirseydi ne zam olur, ne

gözyaşı ve ne de kan olurdu dünyada.

Başbakan yardımcısı Bülent Arınç bile isteye mantık hatası yapıyor

yorumunda. Zam fakire ya da zengine diye bir şey yok ortada bir kere.

Sağlıkta; muayene parasına gelen zam fakire mi geldi zengine mi Daha

çok fakire geldi, tabi zengine de. Her reçeteye üç lira ödenmesi fakire

gelmedi de milletvekiline mi geldi yani.

Zamların koyucu başı olarak başbakan Erdoğan; zamları sadece sigaraya

gelmiş gibi yansıtıp milleti ayakta uyutmayı deniyor ama bu deneyi

kimse yutmaz. Hastaneye veya aile sağlık merkezlerine giden her

vatandaşımız zamların sadece sigaraya gelmediğini görmüştür. Her

vatandaş elektrik kullandığına göre zammın elektriğe de geldiğini gördü.

Başta İstanbullular olmak üzere doğalgaz kullanan her vatandaş

doğalgaza hiç gereği yokken sırf doğalgaz odundan ve kömürden ucuza

geliyor diye zam yapıldığını biliyor.

Ocak ayında gıdaya da zam yapılacağına göre (gıdaya zam yapılmış

olabilir, belki yapıldı da şuan haberimiz yoktur, çünkü açlığı bastırmak

için sigara gerekiyor sayın başbakan!) o zaman başbakan "yemek

yemezsiniz kardeşim olur biter" diyecek mi Ya da Fransa kralı 14. Lui

gibi "ekmek bulamayan pasta yesin" mi diyecek acaba

Bu zamlar AKP Döneminin sona erdiğini gösteriyor aslında. Başbakanın

ipi çekiliyor. Sahnedeki görevini tamamladı. Perdenin arkasındaki asıl

güç artık seninle yollarımız ayrılıyor sinyalini vermiş oldu.

Hükümet bu zamlarla beş yıl öncesine dönüş yaptı. Beş yıl önce SSK

hastaneleri ücretsizdi fakat sigorta eczanesinden ilacını almak için

akşama kadar milleti sırada bekletip milletin anasını ağlatıyorlardı

(anasını ağlatmak deyimini gerçek anlamıyla kullanıyorum; o kuyruklarda

sıkıntı çekmemiş hiçbir TC vatandaşı yoktur). 2005 yılından beri milleti

ilaç kuyruğu sıkıntısından kurtaran AKP hükümeti, şimdi o kolaylıkların

öcünü alıyormuş gibi reçete başı 3 lira sistemini getirdi. Bu yetmezmiş

gibi muayene parasına fahiş zam yaptı. Üç lirayı küçümseyenler için

basit bir hesap yapalım; 72 milyon vatandaşın 35 milyonu muayene olsa

(ki bu rakam kesinlikle daha fazladır) 35 çarpı 3 eşittir 105 milyon

yapıyor, eski parayla 105 trilyon. Bu paralar kime gidiyor tabiî ki

hükümetin kasasına. Buyurun! Sağlık bakanı koskoca soyguna zam demeye

bile tenezzül etmiyor. Hem paramızı çalıyorlar hem de biz çalmadık diye

yalan söylüyorlar. Gel de sigara içme!

Başsağlığı

1993 yılında 33 asker şehit edilmişti, o günden bugüne bir

günde (gece) ilk defa 24 asker şehit edildi. Şehitlerimize Allahtan

rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyorum. Milletimizin başı

sağ olsun. Acımız büyük. Türkiye adım adım bir kaosa sürükleniyor.

Dikkatli olalım.