ABD Başkanı Donald Trump, uzun süredir gözünü Nobel Barış Ödülü’ne dikmiş durumda.

Trump bu hedefine ulaşmak için, çatışma bölgelerine ısrarlı bir şekilde müdahil oluyor, gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmamasına rağmen bir “barış adamı’ imajı ortaya koymaya çalışıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun da aralarında bulunduğu bir grup itibarsız politikacı, Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday göstereceklerini duyurdular. Soykırımcı Netanyahu’nun ‘barış ödülüne layık gördüğü’ bir Trump, ne kadar da gerçekçi bir tablo değil mi?

Trump geçtiğimiz günlerde, "Son 6 ayda, birisi nükleer felaket olmak üzere 6 savaşı çözdüm" şeklinde bir paylaşım yaparak adeta “Nobel Barış Ödülü benim hakkım” demeye getirdi.

Hatırlatalım; son 6 ay içinde Hindistan- Pakistan, Tayland-Kamboçya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti-Ruanda, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki çatışmaları kendisinin sonlandırdığını iddia eden Trump’ın, Rusya- Ukrayna Savaşı’nı sonlandırma adına göstermelik girişimleri de devam ediyor.

Trump’ın son olarak, İsrail ve İran arasında yaşanan 12 Gün Savaşı’nda, alenen ve ısrarla İsrail’in yanında yer almasına, hatta İran’ın nükleer tesislerini bombalamasına rağmen savaşı bitirdiğini iddia edebilecek kadar da tutarsız ve sahtekâr bir politikacı olduğunu hatırlatmak isterim.

Dünya gerçeklerine gözlerini kapamakla meşhur olan Amerikan yönetimine göre, bütün bu göstermelik hamleler, Nobel Barış Ödülü’nün Trump’ın ellerinde yükselmesini sağlayacak basamaklar olabilir lakin insanlık vicdanı bu deli adamın asla bir barış adamı olmadığını, hâlihazırda Filistin topraklarında yaşanmaya devam eden soykırımdan biliyor.

Siyonizm’in sadık hizmetkârı Trump ‘barış’ adına algı operasyonları yapmaya devam ededursun, insanlık vicdanı 7 Ekim 2023’ten bu güne resmi rakamlara göre 62 bin Müslüman’ın vahşice katledildiği Gazze Soykırımı’nın, Trump’ın İsrail’e verdiği gelişmiş silahlarla gerçekleştirildiğini çok iyi biliyor.

İnsanlık vicdanı, Trump’ın Filistin direnişini aylardır ‘ateşkes’ düzenbazlığıyla oyalayarak, İsrail’in Gazzelileri öldürmelerini keyifle seyrettiğini çok iyi biliyor.

İnsanlık vicdanı, Trump’ın uluslararası insani yardım kuruluşlarını saf dışı bırakarak, yardımları İsrail-ABD’nin güdümüne almak suretiyle, binlerce Gazzeliyi bir lokma ekmek uğruna ‘ölüm tuzakları’nda imha ettiğini çok iyi biliyor.

İnsanlık vicdanı, katledilen gazetecileri, şehit edilen doktorları, enkaza çevrilen hastaneleri, kaçırılıp işkence yapılan başhekim Hüsam Ebu Safiyye’yi, ambulansların önü kesilerek kurşuna dizilen ve toplu mezarlara gömülen sağlık personellerini çok iyi hatırlıyor.

İnsanlık vicdanı, yarın ateşkes sağlansa ve İsrail tüm askeri güçleriyle bölgeden defolup gitse dahi Gazze’de bıraktıkları yıkımın 50 yılda düzelmeyeceğini, Filistinlilerin hayatlarının tam anlamıyla bir kâbusa dönüştürüldüğünü çok iyi biliyor.

İsrail’e milyar dolarlarca savaş uçağı/gemisi, silah, askeri mühimmat, teknolojik ve lojistik ekipman sağlayan Trump,

Batı Şeria’daki gasp planlarını yasa dışı olmaktan çıkaran, Yahudi işgalcilerin Filistin topraklarındaki terörist girişimlerini meşrulaştıran Trump,

Filistin destekçisi öğrencilerin eylemleri sebebiyle ABD’deki üniversitelerin fonlarını kesen, ‘antisemitizm’ safsatasıyla ABD’de Filistin’den bahsetmeyi dahi yasaklayan Trump,

İlk başkanlığı döneminde Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden ve sonrasında yaşanan çatışmalarda binlerce Filistinlinin katledilmesine sebep olan Trump,

Sadece bir kısmını yazabildiğim Trump’ın bu günah listesi, eğer adalet namına bir hassasiyetleri varsa Nobel Barış Ödülü’nü değerlendirecek jürinin dikkatinden mutlaka kaçmayacaktır.

Trump Nobel Barış Ödülü’nü alacak olsa dahi, İsrail’in zulümlerine sunduğu sınırsız destekle, Gazze başta olmak üzere İslam topraklarında sebep olduğu işgaller ve terörist eylemlerle hatırlanmaya devam edecek.

Gazzeli mazlumların kanını ellerinde taşıyan Trump, bir ‘barış adamı’ olarak değil ‘şedit bir zalim’ olarak tarihin kirli sayfalarında yerini alacak… Ve ‘cehennem’ o zalimler için ne kötü bir varış yeri olacaktır.