ORTADOĞU’DA yaşanan sıcak ve hareketli gündemi hepiniz takip ediyorsunuz! İsrail ve işbirlikçilerinin hedefinin yalnız Filistin olmadığı baştan beri belliydi. Onlar, kademe kademe tüm İslâm dünyasını yok etmek istiyorlar. Bunu, tarihî Haçlı Seferleri’nin Siyonizm’i de içine alan bir versiyonu olarak düşünebilirsiniz! Haçlı-Siyonist İttifakı özellikle Ortadoğu’yu ateşe vermek peşinde! Gazze’deki katliam ve soykırımın iki haftadır Lübnan’ı da içine almasının sebebi bu!

Gazze soykırımının Lübnan’a da yöneltilmesinden sonra, 27 Eylül günü İsrail’in gerçekleştirdiği bir saldırıda Lübnan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah şehit edildi. Hemen arkasından, ABD’den “İsrail’in yanındayız” açıklaması geldi. İsrail, hangi terörizm ve şiddeti uygulasa da, Hıristiyan dünyası onun yanında saf tutuyor. İsrail’in böylesine şımarması bu yüzden!

Filistin mücadelesinin Beyrut Cephesi’nde şehit düşen Hasan Nasrallah, 1960 Beyrut doğumlu! Fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Siyonistlerin İslâm dünyasında yaptıkları zulme ilgisiz kalmadı. Sur kentinin el-Bazûriye köyünde, daha 15 yaşındayken Şii Emel Hareketi’ne katıldı. Dinî eğitimini Beyrut’ta aldı. Lübnan’ın işgaline karşı direnişin içinde oldu.

22 yıl süren İsrail’in Lübnan’ı işgalinde, işgalcilerin korkulu rüyasıydı.  2006’daki Lübnan-İsrail Savaşı’nda; Lübnan’ın Siyonist İsrail’i hezimete uğratmasında cansiparane bir şekilde savaştı. Askeriye içinde önemli bir yer edindi. Lübnan-İsrail Savaşı’nın galibinin Lübnan olmasıyla birlikte ünü dünyaya yayıldı. Ömrü boyunca terörist İsrail’in bölgeden sökülüp atılmasının mücadelesini verdi.

DİRENİŞE DEVAM

BİR sene önce Aksa Tufanı Harekâtı’nın başlamasından bu yana, Hasan Nasrallah İsrail’in kuzeyinde işgalciye göz açtırmadı. İsrail kuzey bölgesinde varlık gösteremedi. Halk, güvenlik nedeniyle İsrail’in kuzeyini boşalttı. İşgali bölgede genişletmek isteyen katil İsrail’in, saldırılarını Lübnan’a yöneltmesinden itibaren ilk hedefleri Hasan Nasrallah oldu. Sinsice tuzağa düşürerek şehit ettiler.

Siyonist İsrail’in Beyrut saldırıları, Nasrallah’ın şehit olması İsrail’in bitişinin işaretidir. İsrail’in perişan olduğu 2006’daki Lübnan Savaşı’ndan beri Nasrallah Beyrut’tadır. Karargâhı bellidir. Onun böyle bir süreçte şehit edilmesi, her fırsatta hezimete uğrayan İsrail’in, HAMAS korkusuyla ne yapacağını bilemeyen bir duruma düşmesinden başka bir şey değildir.

İşgalci İsrail’in şiddetini artırması kimsenin gözünü korkutmasın! İsrail, hezimete uğradıkça bunu yapıyor. Bir dava, şehit verdikçe güçlenir. Çünkü şehitler bir ölür, bin dirilirler. Direnenler, ısrar edenler, vazgeçmeyenler hep kazanır. Zulüm ebedi olmaz. İnsanlığın nefretini uyandıran İsrail’in katliam ve soykırımı mutlaka sona erecektir. Yeter ki, Siyonizm’in oyununa gelmeyelim.

Irkçı emperyalizm, etnisite ve mezhepçiliği körükleyerek İslâm dünyasını paramparça etmek istiyor. Mezhepçilik yapmak ABD ve İsrail’in işine yarıyor. Çünkü emperyalizm iki Müslüman ülkeyi; hatta iki Müslüman’ı bile, bir ve beraber olarak görmek istemiyor. Düşmanlarımızı çoğaltmayalım. Dinimizi kaynaklarından öğrenelim. Mezhebimiz de olsun! Ama diğer mezheplere karşı “düşmanlık değil”; “ıslah edicilik” yöntemini uygulayalım. Yaşanan zulümler akidevî değil; siyasi amaçlıdır.  

DİRENİŞ KAZANACAK

HİZBULLAH Lideri Hasan Nasrallah şehit edilince, İsrail’in ilk yaptığı iş ordusunu Lübnan sınırına sevk etmek oldu. Fakat, Lübnan Cephesi boş değildi. Gelecekleri varsa, görecekleri de vardı. Hizbullah’ın vurucu, seçkin gücü “Rıdvan Birliği” katil İsrail askerlerini sınırdan içeri sokmadı. Geldiklerine pişman etti. Geri çekilmek zorunda bıraktı. İşgalci İsrail’in kara savaşında bir varlık gösteremeyeceği bir kez daha görüldü.

Siyasi gözlemciler, İsrail’in Gazze soykırımını Lübnan’a da taşımak istediğini; fakat Hizbullah’ın Siyonist İsrail’e karşı cansiparane bir direniş ortaya koyduğunu belirtiyorlar. Nasrallah’ın şehadetinden sonra Hizbullah’ın İsrail’e karşı daha da bilendiğini anlatıyorlar. İran lideri Hamaney de, Hizbullah’ın askerî altyapısının çok sağlam olduğunu belirterek, “İsrail’in, Hizbullah’ın Lübnan’daki güçlü yapısına zarar veremeyeceğini” açıkladı. (28.9.2024)

Türkiye’de siyasi uzmanlar, “Siyonist işgal kapımıza dayandı” uyarısı yaparak; böyle giderse, genişleyerek devam eden savaşın yakında bizim de kapımızı çalabileceğini açıklıyorlar. “Hatay’la Beyrut arasının 278 kilometre mesafe olduğunu” hatırlatarak, İsrail’in bölgedeki tuzaklarına dikkat çekiyorlar. Bizdeki yöneticiler de, İsrail var oldukça Türkiye’nin güvende olmadığını biliyor; İsrail’in “ülkemizi de hedef alacağını” söylüyorlar.

“Bilmek” ve “söylemek” yetmez. Tedbir almak şarttır. Bir yıldır süren, sadece Filistin-İsrail Savaşı değildir. Görmüyor musunuz? İsrail’in arkasında Haçlı dünyası var. Müslümanların kenetlenmesi şart! İslâm dünyasının birlikte hareket ederek D-8’i aktif hale getirmesi bir zorunluluk halini almıştır.