Yeni eğitim-öğretim dönemi ile beraber bazı tartışmalar da başlamış oldu. Esasında aynı konular yıllardır tartışılır durur, bakanlar değişir, bürokratlar değişir ama maalesef eğitimdeki köklü sorunlar bir türlü değişmez.

Bunlardan en önemlilerinden biri de ücretsiz dağıtılan ders kitapları.

Hatırlayacağınız üzere Milli Eğitim Bakanlığı, 2003-2004 eğitim-öğretim döneminde ilk defa ücretsiz ders kitabı dağıtımına başlamış ve bugüne kadar 3 milyarın üzerinde kitap dağıtımı gerçekleşmişti. Bu uygulama toplum tarafından takdirle karşılanmıştı. Ancak bu faydalı proje, zamanla çok ciddi başka bir problem ortaya çıkardı. Dağıtılan ders kitapları, içerikleri beğenilmediği için hem öğretmenler hem de öğrenciler tarafından ilgi görmedi, dolayısıyla da büyük oranda kullanılmadı. Bu durumda ise büyük bir kamu israfı ile beraber yetersiz eğitim desteği oluştu. Geldiğimiz noktada hâlâ problem devam etmekte.

Ortaöğretimin ve hatta ilköğretimin tüm kademelerinde devletin dağıttığı ders kitapları kullanılmamakta. İlkokul seviyesinde az da olsa kullanılsa da orada da büyük oranda yine yardımcı kitaplar isteniyor. Sınav hazırlık kademesi olan 8 ve 12. sınıflarda öğrencilerin ücretsiz devlet kitaplarının yüzünü dahi gördüklerini düşünmüyorum.

Özel okullar ise hiçbir şekilde bu kitapları kullanmamaktalar. Zümrelerin her sene sonunda belirlediği özel yayınlar, ders kitapları, yardımcı kaynaklar, test ve soru bankaları, interaktif uygulamalar, anlaşılan dağıtıcıdan tedarik edilerek öğrencinin hizmetine sunuluyor. Devlet kitaplarının tamamı özel okullarda çöp oluyor. Okul yönetiminin duyarlılığına göre yılsonunda geri dönüşüm için toplanabiliyor ki bu uygulama, özel okullarda son derece zayıftır.

Önceleri özel kurumlarda bu uygulama varken şimdi özellikle şehirlerdeki devlet okullarının da neredeyse tamamına yakınında artık dersler, dışarıdan aldırılan yardımcı kaynaklar ile işlenmekte.

Devlet bünyesinde bu kadar üniversite, öğretim görevlisi, alanında uzman öğretmen vs. varken, nasıl olur da özel sektörde hazırlanan yayın, kitap, içerik ve dokümanlar, hem öğretmen hem de öğrenci tarafından tercih edilir, anlamak zor doğrusu. İşin ilginç tarafı, bakanlığın kitaplarını yine bakanlığa bağlı öğretmenlerin de tercih etmemesi. Bu gerçek, tüm açıklığı ile ortada iken tüm paydaşlar bir araya gelerek sorunun çözümüne gitmemekteler. Bunca kamu kaynağı da israf olup gitmekte. Son yıllarda bu kitaplar sene sonunda toplanıp geri dönüşüme gönderme uygulaması başlasa da, bu büyük israf engellenememekte.

Aslında bu problem görülmüyor değil. Bakanlık son yıllarda birçok defa kitap içerikleri ile alâkalı çalışmalar yaptı.

Yeni içerikler oluşturuldu. Müfredatlar değiştirildi. Öğretmen önerileri alındı.

Bu gayretleri görmemek, haksızlık olacaktır. Ancak sonuçta çözülemeyen bir sorun var ortada. Nihayetinde ne yapılırsa yapılsın bu kitaplar raf altı edilirken özel yayınların ürünleri öğrenci sıralarının üzerinde durmaya devam ediyor.

Son yıllarda Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından beceri temelli sorular, yeni nesil örnek sorular, kazanım testleri gibi kaynaklar, interaktif ortamda eğitim dünyasının hizmetine sunuldu ve başarılı da oldu. Bu kaynaklar, öğretmenler tarafından önemli ölçüde referans alınmaya başladı. İşte böyle çalışmaların artması ve devletin müfredatından planlamasına kadar, kendi belirlediği eğitim alanında, yayın ve kitaplarda da belirleyici olması gerekmektedir.