Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Hak ile batıl; günümüzde Müslüman çoğunluğun gündeminde olmayan iki kavramdır. Bu iki kavramı gündeminde tuttuğunu söyleyen kimi guruplar da, bu iki kavrama hak ettiği değeri vermekten uzaktırlar. Bütün insanlığın bilmesi gereken hakikat; dünya hayatının, bütün insanlar için hak-batıl mücadelesinden ibaret bir imtihan olmasıdır. Hak; Kur’an kavramlarının en önemlilerindendir. Batılın zıddıdır. Hak; İslam’dır. Ayrıca; yerine getirilen hüküm, adalet, doğruluk, hakikat, mal-mülk, hisse, bir emek ve zahmet karşılığı alınması gereken şey, iddiaya uygunluk manasında da kullanılır. Ve hak; varlığı sabit olandır. Hakkın kendisi olan Cenab-ı Allah, insanların saadeti için kendi katından Kur’an’ı hak olarak indirmiş, peygamberleri hak resuller olarak göndermiştir. Hakikat, doğruluk, gerçeklik, adalet kişilere göre değil; Allah’ın Kur’an ile bildirdiği hüküm ve esaslara göredir. Hak, Allah’tan geldiği için haktır. Allah, kullarından, indirdiği Kur’an ile hükmetmesini ve yönetmesini emreder. Maide 44-45 ve 47: “…Artık insanlardan korkmayın benden korkun ve ayetlerimi az bir değer karşılığında satmayın. Kimler Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kâfirdirler, zalimdirler, fasıktırlar.” Hak ve hukuk, Cenab-ı Hak'tan gelirse hak ve hukuk olur. Bunu; insan belirlemeye kalkarsa o, hak ve hukuk olmaz. Bu heva ve sapkınlık olur. Hak; aslında sabit ve aklın inkâr edemeyeceği derecede gerçek olan şey demektir. Hakkın yerine hiçbir şey geçemez. Enbiya 18: “Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsınız o yok olup gitmiştir. Allah’a yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı size yazıklar olsun.” Batılın hakkın yerini alması veya karşısında tutunması imkânsızdır, yeter ki hakkı savunanlar, onu net bir şekilde ortaya koysunlar.
HAK GELİNCE…
Batıl, hakkın karşısında tutunamaz. İsra 81: “Toplumda adil bir düzen gerçekleştirmek için İslam, hak kitap Kur’an geldi, batıl yıkılıp gitti. Batıl yıkılmaya mahkûmdur.” Hak, suyun kendisi, batıl ise, onun üzerinde biriken köpüktür. Köpük kaybolur gider, su kalır. Rad 17. “…İşte Allah, hak ile batılı böyle örneklendirir. Köpük atılır gider. İnsanlara yarar sağlayan şey ise yerde kalır. Allah böyle örnekler verir.” Hakkın, haklının ve İslam’ın gücü Allah’ın gücüdür ve bu gücü kimse yenemedi ve yenemez. Allah, mutlaka nurunu tamamlayacaktır. Saf 8-9: “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Ama kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Allah’tan başkasına ilahlık yakıştıran müşrikler istemese de, hak dini bütün din ve düzenlere üstün kılmak için Peygamber’ini hidayetle ve hak dinle gönderen Allah’tır.” Allah yolunda cihat etmekten sorumlu Müslümanlar, bu görevi yapsalar veya yan gelip yatsalar da Allah mutlaka nurunu tamamlayacaktır. Bu süreçte Allah inananları takınacakları tavırlar ile imtihan etmektedir. Hac 78: “Allah uğrunda gereği gibi cihat edin. O sizi seçti ve dinde sizin için bir güçlük kılmadı…” Allah’ın rızası İslam’ı din ve adil bir düzen olarak hayatın tamamına ikame etmek için cihadın bütün icaplarını, sorumluluklarını yerine getirerek, samimiyetle, can ve mal fedakârlığında bulunarak, sağlam bir bina gibi kenetlenmiş bir teşkilat olarak cihat edilirse, bu görev yerine getirilmiş olur. Yoksa bu imtihan, başka türlü kazanılamaz. Allah’ın yardımı, inanların samimi cihadınadır. Günümüzde hakkın kapısını Milli Görüş tutmuştur. Bütün Milli Görüşçüler bu ikramın kıymetini bilmeli ve israf etmemelidir.
BATIL
Batıl; boşa giden, doğru ve hak olmayan, hükümsüz olan, yok olan şeydir. Hak kavramının karşıtıdır. Batıl, yapılmış olsa, ortalıkta bulunsa da hiç bir hükmü ve geçerliği olmayan şeyler için kullanılır. Mesela, Müslüman’ım diyen bir kimse, adil bir düzen yerine, faizci kapitalizmi benimseyip yürütse, bu iş batıldır. Batılı hakkın yerine ikame etmek, samimi bir Müslüman’ın tercih edeceği bir yol olamaz. Batıl; hakkı örten bir perdedir. Batıl; hakkın, yani Allah’tan gelen İslam’ın yerine ikame edilen yanlış inanç ve düzenlerdir. Batıl; gerçek bilgiye dayanmayan deliller, boş şeyler, amaçsız ve faydasız bir işlerdir. Allah’tan başka insanların tapındığı her şey batıldır. Haklı bir sebebe ve gerekçeye dayanmayan, zulüm olan ve hak edilmeyen şeye de batıl denilir. Allah: “İnsanların mallarını batıl yollarla yemeyin” buyurmaktadır. Bütün batıllardan kaçınmak, bir Müslümanlık görevidir. Günümüzde batılın kapısını, Siyonizm ve onun jandarması ABD, haçlı Batı ve birliği AB ile inkârcı doğu ülkeleri ve işbirlikçi topluluklar tutmuştur. Bunlar; Kur’an’ın tanımıyla, kâfirler, müşrikler ve münafıklardır. Bu gün insanlık; inkârcı Yahudilerin, işbirlikçileriyle birlikte kurduğu, bir zülüm dünyasında yaşamaktadır. Birleşmiş Milletler Teşkilatı yoluyla bütün dünyayı fesada vermenin çalışmasını yapıyorlar. Hiçbir taşın altını boş bırakmıyorlar. Türkiye gibi, büyük bir ülkeyi idare eden muhafazakâr veya sosyal demokrat kadrolar, bunların teklif ettiği her türlü düzenlemeyi baş tacı ederek yasalaştırmaya çalışıyorlar. Son numaraları “iklim değişikliği” adıyla yapılmak istenen düzenlemedir. Bu batılların sonu yoktur. Uyanmak gerekir.
GALİBİYET
Dünya imtihanında batılın bazen hakka galip gelmiş gibi göründüğü olur. Bu da bir imtihandır. Kimi zaman Müslümanların mağlup olmalarına bakarak, bazıları bu durumu batılın galibiyeti gibi zannedebilirler. Bu durum, hakkın üstünlüğüne mani bir hal değildir. Hak olan İslam her daim, yine üstündür, galiptir. Tarih ve coğrafya bu gerçeğin delilleriyle doludur. Hak-Batıl mücadelesi kıyamet vaktine kadar devam edecektir. Küfür, tek bir millettir. Müslümanlar da tek bir ümmettir. Dersine iyi çalışan tarafın kazanması, sünnetüllahtır. Selam hidayete tabi olanlara…