Sekülarizmin tanımını yaptığımız için yeniden bir tanım yapmayacağız. Yabancı kavramlar altında boğuluyoruz. Kendimiz dışında bir yabancılık üzerimize çöreklenmiş durumda. Bir millet adeta boğulmak isteniyor.
Günümüz kavgası çok büyük temellere dayanıyor. Müslümanlar üzerinde büyük bir dayatma var. Bu, insanların din değiştirtmeye ve yeni bir hayat anlayışına sürüklemek içindir.
Müslümanların en temel sorunlarından biri dini bir hayat algısından ve yaşam biçiminden ve kendi olmaktan uzaklaştırmak Gerilimin tırmandığı nokta hayra alamet değil. Temel tercihleri de belirleyen bir süreç.
Başörtüsü kavgası ve tartışmanın temelinde bunlar var. Başörtüsünün nasılı, niçini ve nedeni değil. Kimi kerli ferli adamların işi iyiden çığırdan çıkardıklarına tanık olunca, ister istemez insanda alaysı bir gülümseme belirir. İş iyice çığırdan çıktı. Bir emekli paşanın başörtüsü üzerine yürüttüğü hüküm ve göndermeler kara mizah için tam ibretlik. Baş örtünecekse niçin saç yaratılmışmış, saç gösterilmek içinmiş vs. Bu garip ve saçma bakış ile öyle bir noktaya gidilir ki. Bu komik paşaya sormak gerekir, niçin giyiniyorsunuz ve edep kısmını örtüyorsunuz, hayvanlar nasıl doğada geziyorlarsa pekala öyle gezebilirsiniz. Madem Tanrı böyle yaratmış böyle gezmek gerekmez mi bu mantığa ve bakış açısına göre.
Özdemir İnce siyasal iktidar ile olan mücadelesini İslâm ile mücadeleye dönüştürmüşe benziyor. En son incisi "Pagan Türklerin kılıç zoruyla Müslüman oldukları" tezini işlemesi ve bugün bunu gündeme taşıyor olması. Bunun tersi de şöyle yorumlanabilinir. Türkler kılıç zoruyla paganizme döndürülmelidir. Eski kültürlerini yaşamalıdırlar. Çok garip bir durum çıkıyor ortaya. Anadolu nun Müslümanlaşmasında Sultan Alparslan Malazgirt savaşını yaptığı sırada Pagan Türkler Bizans ın paralı askerleri idiler. Bizans yenilmeye yüz tutunca pagan Türkler Alparslan ın safına geçtiler. Türkler kılıç zoruyla değil, kendi iradeleriyle İslâm a girdiler. İslâm ın yeryüzünde bayraktarlığını yaptılar.
Bugün pagan ruhlu Türkler Bizans ruhlularla birlikte olmak adına İslâm a karşı savaş açmış bulunuyorlar. Bunu, başörtüsünü gerekçe olarak gösteriyorlar. Bu kadar hırçınlık, bu kadar yüzü asıklık, bu kadar saldırganlık başka nasıl izah edilir bilemem.
Tarih okumak yetmiyor, tarihi yorumlamak da bir o kadar önemlidir. Tabii bakış açılarını Fransız seklerliğine yaslayanlar bu millet ile barışık olamazlar. Hep dışarıda kalırlar. Bir başka topluma ait olurlar.
Şimdi laik dayatmayla insanımız dinden uzaklaştırılmak ve hatta din değiştirilmek istenmektedir. AB onlar için bulunmaz bir nimet. Çünkü, AB kendi ruhu içinde Müslümanları eritmektir amaçları. Temel amaç bu. Şimon Peres ın düşüncelerini bu köşede ayrıntılarıyla işlemiş, ele almıştık. Modern Türkiye AB ye girmeli diye nasıl bir çırpınma ve lobi içinde bulundukları ortada. Hatta, bir ara sayın Özdemir, Filistin Müslümanlarının mücadelesinin yanında yer alınmayacağını bile yazdı. Çünkü onlar Müslümandırlar ve İslâmi bir mücadele içindedirler demeye getiriyordu.
Şimon Peres ile Türkiye deki laik sekülarlar aynı şeyi düşünüyorlar. Bir milyar iki yüz milyon Müslüman, dünya barışı için tehdit oluşturuyor demesi temel bir bakışı imliyor. Sayın İnce nin pagan Türklerin kılıç zoruyla Müslümanlaştırılmasını hazmedemiyor olması oldukça anlamlı. Temel sorun öncelikle Türklerin İslâm dan uzaklaştırılmasıdır. Türklerin uzaklaştırılmasıyla diğer Müslümanların dönüştürülmesi daha kolay olacaktır.
Bir can ve ruh olan Türklerle Kürtlerin ayrıştırılması bunun bir sonucudur. Alevilerin farklı bir din olduğu ya da felsefelerinin Orta Asya paganizmine dayandığının ileri sürülmesi de bu sürecin bir sonucudur.
Zor bir süreç ve gerilimli bir süreç.