Rabbimiz, Bakara Suresi’nin 185’inci ayetinde, “Allah, kolaylığı murat eder, zorluğu değil” buyurur.

Kamer Suresi’nde dört defa, “Kur’an’ı kolaylaştırdık” buyurur.

 

Ta-Ha Suresi’nin 26’ıncı ayetinde Musa aleyhisselam, “Rabbim, işimi kolaylaştır” diye dua eder.

 

Sevgili peygamberimiz de:

“Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin” buyurur. (Buhari, Sahih, K. İlm bab 11, K.  Ahkâm bab 22).

 

Bu kolaylaştırmayı da kişilerin, kralların, ülkelerin, ırkların heveslerine uygun hale getirerek olmamalıdır.

Böyle durumlarda kolaylaştırma yerine zorlaştırmalar başlar.

 

Sevgili peygamberimiz:

“Din kolaydır” buyurmuş. (Buhari, Müslim).

Yani, dinin kendisi kolay. Allah zorluğu değil kolaylığı murat ettiğini haber veriyor.

“…Allah size zorluk çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve şükredersiniz diye nimetini tamamlamak ister” (Maide Suresi, ayet: 6).

“…Dinde size hiçbir zorluk kılmadı” buyurur. (Hac Suresi, ayet: 78).

 

Bazı arkadaşlar, televizyon ve gazetelerde yanlış bilginin reyting gördüğünü fark edince Kur’an’a ve sünnete aykırı sözler sarf etmeye başladılar.

Reytingin ömrü program bitinceye kadardır.

Sen, bir ömür boyu o yanlışınla ayıplanmaya devam edeceksin.

Bazı arkadaşlar, karşısındakini etkilemek için bu yola başvurur.

O anda etkilersin ama uzun zamanda o etkilediğin adam doğrusunu öğrenince kandırıldığının farkına varır ve ondan sonra seni adam yerine koymaz.

 

Din Allah’ındır.

Onu bize tebliğ eden, açıklayan ve nasıl yapılacağını gösteren de Sevgili Peygamberimizdir.

Bizzat kendisi yaşadığı için, yaşanabilirliğini ve kolaylığını hem göstermiş hem söylemiştir.

 

Onun için Sevgili Peygamberimiz:

“Bizim (din) işimizde olmayanı sonradan ihdas ederse o kabul edilmez, reddedilir” buyurmuş.

Ve bunun adına da “Bid’at” denilmiş.

 

Ve Sevgili Peygamberimiz:

“Din adına sonradan uydurulan şeyler ne kötü.

Din adına sonradan uydurulanların hepsi bid’attır. Her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık ateştedir” buyurmuş. (Buhari, Müslim ve diğer sünenler).

 

Çağımız bidatlarından iki örnek:

Proflarımızdan biri haccın bütün aylara dağıtılmasını isterken öbürü, orucu serin ve geceyle gündüzü dengeli bir aya sabitlemeyi teklif etti.

Bakara Suresi 197’inci ayette haccın bilinen “haram aylar”da yapılacağını, Hac Suresi’nin 28’inci ayetinde de o belirli günleri ifade eder.

Uygulamasını da Sevgili Peygamberimiz gösterir ve “Haccınızı benden alın” der.

 

Dinimiz evreni yaratanın dini olduğu için evrenseldir.

Dünyamız, aynı anda hem baharı, hem yazı, hem güzü, hem kışı yaşar.

Hac ve oruç gibi ibadetlerimiz ay takvimine göre olduğundan bütün dünya Müslümanları aynı anda aynı ibadeti yaparlar ve 36 senede 365 günün her gününde oruç tutmuş olurlar.