Keşmir konusu gündemimize belli dönemlerde gelen, sonra maalesef unuttuğumuz kanayan yaralarımızdan biridir. Keşmir sorunu, Pakistan ile Hindistan arasında gergin bir ilişkiye yol açan Hindistan'daki İngiliz sömürge projesinin bir yan ürünü olduğunu söylemek gerekiyor. Diğer bir anlatımla yine emperyalizm gelip buranın kodlarını bozmuş, ayrışmaları tetiklemiş ve kendisine kolay lokma haline getirmiştir. Uluslararası toplum, 70 uzun yıl boyunca sorunu çözmek için adımlar atmamıştır, bu da zaten işlerine gelmektedir. Sorun, yeni statükonun bölgede yer alan birçok aktöre ve savaş endüstrisinden beslenen bazı dış aktörlere fayda sağlaması nedeniyle devam etmektedir. Hindistan’da iktidara Modi hükümetinin gelmesinin ardından yaşananlar ve tek taraflı hareketlere yeltenmesi, statüko daha da istikrarsız ve değişken hale gelmiştir ve her iki taraf için de yalnızca aşırı seçenekler bırakmıştır. Bu da emperyalistlerin Çin meselesinde kullandıktan sonra yüzlerini çevirecekleri Hindistan için bir çıldırmışlık durumu oluşturmaktadır.
Keşmir sorununun sürdürülebilirliği emperyal planlar için önemlidir. Keşmir sorunu tek başına düşünülemez, zira sorun üzerinden sadece Pakistan değil Hindistan da onunla birlikte sürekli zayıf tutulmaktadır. Keşmir militarizasyon, cinayetler, tecavüzler ve zalimane taktiklerle kan kaybetmeye devam ettiği sürece, kaos bölgedeki insanların hayatlarına nüfuz etmeye ve onları etkilemeye devam edecektir. İşte bu yüzden Pakistan, öncelikle Keşmir halkının yararına ve ardından bölgenin genel istikrarı için Keşmir sorununu çözmekte ısrar etmektedir. Birçok açıdan, Hindistan, Pakistan ve Keşmir'in gerçek potansiyeli, statüko güçlerinin (bu durumda Hindistan) Keşmir sorununu çözmedeki yetersizliğinin rehinesidir.
Pakistan ve Hindistan için Keşmir, Afganistan'ın ABD için olduğu gibi istediği zaman çıkabileceği uzak bir ülke değildir. Pakistan ve Hindistan, Keşmirlilerle sınırları, kültürleri, gelenekleri ve çok daha fazlasını paylaşmaktadır. Daha sonra Keşmir'in haklarını savunmak yorucu ve yıpratıcı olabilir, ancak temelde doğrudur. Herkes indirgemeci bir "gerçekçi" bakış açısıyla aksini iddia etse de, ilkeler politika yapımında ve uluslararası ilişkilerde, özellikle orta ve uzun vadede önemlidir. Bu nedenle, uluslararası toplumun Keşmir sorununun barışçıl çözümüne olan bağlılığını yerine getirmesi önemlidir.
Keşmir, haklarının onlarca yıl boyunca düşüncesizce boyun eğdirilmesinin en kötü sonuçlarıyla karşı karşıya kalan Keşmir halkının ayrılmaz bir parçasıdır. Batılı ülkelerin, Çin'e karşı oynanan daha büyük bir jeopolitik oyun uğruna Keşmirlilerin sıkıntısını görmezden gelmeleri söz konusudur. Ancak Keşmir'deki uzun süreli insani felaket, çözülemeyen kriz devam ederse büyük güç rekabetini önemsiz hale getirecektir.
Keşmir meselesi, bizim için her zaman çok önemli ve dikkatimizin üzerinde olduğu bir mesele olmuştur. Bunun birçok sebebinden bahsetmek mümkündür. Bu sebepler şu şekilde sıralanabilir. Bunun ilki dini bağlamdır. Keşmir'in sadece bugün değil yüzlerce yıldır bir Müslüman yurdudur. Hâlâ nüfusunun çoğunluğu Müslüman’dır. İşgal altındaki tüm parçaları İslam tarihi için her zaman önemli olmuş, birçok önemli İslam âlimi bu mümbit topraklardan yetişmiştir. Bu bağlamda orada ve hatta tüm Hindistan ve Çin’de zulüm gören her Müslüman diyarı bizim için kutsaldır. İsimlerinin başına başkaca unvanlar koyarak veya ismini değiştirerek buraların diyar-ı İslam olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. İkinci bağlam siyasal ve toplumsal adalet bağlamıdır. Keşmir'in işgal edilmesi akabinde bölgedeki asli unsur olan Müslüman nüfus, kendi kaderini tayin etmekten mahrum bırakılmış ve baskı tahakkümle en temel haklarda dahi baskılara maruz bırakılmaktadır. Bizler sadece mazlum beldelerin anası Kudüs için değil Keşmir için de kıyama kalkmak mecburiyetindeyiz. Bir diğer bağlam ise Pakistan’dır. D-8’in en önemli bileşenlerinden biri olan Pakistan’ın uluslararası ve evrensel hukuk çerçevesinde ihlal edilen hakları bağlamında da Keşmir bizim için bir iç mesele kadar önemlidir. Emperyalistler girdikleri bölgelerden çekilirken oralarda kuklalar ve en önemlisi de çözümsüz sorunlar bırakırlar. Bugün Keşmir sorununun çözülmesi bölgenin barışının yegane mihenk taşı niteliğindedir. Bu çerçevede bizim için asıl olan oyundaki figüranı değil rejisörü yani ırkçı emperyalizmi hedef almamız gerekir.