DİYECEKSİNİZ ki; niye
Anlatayım; Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması düzenledi.
Sadece lise talebeleri katılabiliyor, yarışmaya.
Son başvuru tarihi, 1 Aralık 2015. Yani, birkaç gün sonra başvuru süresi bitiyor.
***
Biraz daha ayrıntı vermek istiyorum;
* Siyer-i Nebi Yarışması’na sadece örgün eğitim ve açıktan eğitim gören üst yaş sınırı 19 olan, her sınıftaki kız ve erkek lise öğrencisi katılabiliyor.
* Öğrenciler başvurularını, kayıt tarihinin son günü 1 Aralık saat 23:59’a kadar yapabilecekler. Başvurular sadece elektronik ortamdan yapılabilecek.
* Yarışma soruları İbrahim Cücük’ün Peygamberimiz (S.A.V.) isimli kitabından çıkacak. O yüzden hemen bu kitabı edinin ve okuyun derim.
* Yarışma, 90 soru ve 120 dakika olacak.
* Siyer-i Nebi Yarışması Sınav Giriş Belgelerini bulunduğunuz ilin Anadolu Gençlik Derneği Şubesi’nden, sınavdan 1 hafta önce alabilirsiniz.
* Öğrenciler 31 Aralık 2015 tarihinde www.efendimizinizinde.com adresinden Sonuç Açıklama Sistemi’ne girerek TC Kimlik Numaraları ile Sınav Sonuçlarını öğrenebilecekler.
***
Yarışmanın beni en çok cezbeden ve “Keşke şu anda lise talebesi olsaydım…” dediğim yönü de kuşkusuz ödülleri…
Müthiş ödüller var gençler!
Türkiye geneli ilk 5’e giren öğrencilere;
* Birinciye; 10 tam altın
* İkinciye; 7 tam altın
* Üçüncüye; 5 tam altın
* Dördüncüye; 4 tam altın
* Beşinciye; 3 tam altın ödül verilecek.
* Ayrıca, il bazında dereceye giren öğrencilerin hediyeleri AGD Şubeleri tarafından sunulacak.
***
AGD’nin bu yarışmayı düzenlemesindeki amaç ise şu; “Lise öğrencilerinin aidiyet duygularını pekiştirmek, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hayatı hakkında daha hassas ve daha ayrıntılı bilgi edinmelerini sağlamak ve örnek bir nesil yetiştirmek…”
Daha ne olsun…
Haydi gençler yol sizin…
YÜREKLERİ OKYANUSLAR KADAR GENİŞ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER…
* YÜREKLİ okyanuslar kadar geniş Milli Görüşçüler çok zor bir dönemden, çok daha zor bir döneme giriyorlar.
Başlarına gelen, kendi iç dinamiklerini bilen biri olarak yenilir yutulur cinsten değil. Tam bir travma.
13 senedir girilemeyen kaleye; yüreklerine girdiler. Sarsılmayan bir kalple dimdik duran insanlar nedeni ne olursa olsun savruldular. Şimdiye kadar kimsenin başaramadığını bu sefer başardılar. Defalarca denemelerine karşılık, onca vaatlere, psikolojik baskılara, hatır koymalara, dostluk, akrabalık ilişkilerine, çoluğuna çocuğuna, yeğenine komşusuna iş, aş vaatlerine rağmen her zamanda ve zeminde, “Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz asla vazgeçmem” kutsal duruşundan taviz vermediler. Ama ne olduysa oldu. Bu sefer başardılar.
Bu durumu mutlaka tahlil etmeliler; edeceklerdir. Şayet duygusal değerlendirmeler yaparlarsa ki bu daha önceleri çok olmuştur, bir kazanım elde edemezler. Bir istişare havuzu oluşturulmalı ve mutlaka herkes dinlenmeli. Dinleyenler hasbi tarafsız, anlatanlarda hasbi hesapsız olmalı.
Hesaplaşma zamanı değil teşhis zamanıdır. Doğru teşhis doğru tedavinin başlangıcıdır.
Unutulmamalıdır ki her gece yeni bir güne gebedir. Tavsiye edilen normal doğumdur. Bu camia bunu başarabilecek bir geçmişe ve kadroya sahiptir. Ağlama zamanı değil düşünme zamanıdır, bağırma zamanı değil tamir etme zamanıdır.
O “bir gün” mutlaka gelecektir. İşte o “bir gün” gelinceye kadar sabit kalın, rüzgârın şiddeti köklü bir çınara zarar veremez.
Siz zafere inanabilirseniz Allah onu size yaklaştıracaktır. Bunun şartlarından biri hasbi olmaktık. Gelin önce ailenizden, işyerinizden, akraba ve arkadaşlarınızdan başlayarak tamirata başlayın. Anlatmayın, yaşayın, örnek bir insan olarak yaşayın, kimliğiniz, siz anlattığınız için değil, yaşadığınız için tercih nedeni olacaktır.
İşte o zaman kelebeklerin kanatları rüzgârın yönünü değiştirecektir. İşte o zaman zafer size yaklaşacaktır…
Şunu hiçbir zaman unutmayın; bu kutsal sorumluluk boşu boşuna mı sizlerin Bu bir ayrıcalıktır. Herkese nasip olmaz. Tutunun. Sıkıca tutunun. Gevşemeyin ve asla üzülmeyin.
“Biz seçimler için değil gelecek nesiller için çalışan bir camiayız”, “İman varsa imkân da vardır. Milli Görüşçü asla vazgeçmez” diyen bir öğretmenin talebelerine de sanırım bu yakışır.
Beşerin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. Allah hesap yapanların en hayırlısıdır.
Vesselam… (MUSTAFA MERCAN)
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
* Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (ESAM) düzenlediği 24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi’nin 29-30 Kasım 2015 tarihlerinde İstanbul Wow Otelde gerçekleştirileceğini, kongrenin bu yılki konusunun; “Emperyalizmin Kıskacında İslam Dünyası” olduğunu,
* Endonezya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu’nun 28 Kasım 2015 Cumartesi günü (yarın), Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde saat 18:30’da ‘Endonezya’dan Selamlar’ adlı kültürel etkinliği ifa edeceğini, biliyor musunuz
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI BU İŞİ HALLETMELİ…
* MİLLİ Eğitim Bakanlığı uzun bir süredir, dershanelerin yerini alması için okul bünyesinde YGS ve LYS kursları düzenliyor.
Dershanelerin kapatılması kararından sonra bu süreç daha bir hızlandı.
Alkışlanacak bir faaliyet. Bu köşede de çok kere yazdım; fakir-fukara, garip-guraba aileler aşından, ekmeğinden kısarak, tasarruf ederek çocuklarını dershanelere yazdırıyordu. Niye “Çocuğum arkadaşlarından geri kalmasın… Daha iyi bir üniversiteye girsin…” diye.
***
Ama bir sorun var;
Milli Eğitim Bakanlığı bu çerçevede okullarda görevlendirdiği öğretmenlerine normal ek ders ücreti veriyor. Bu ne kadar El-cevap, 18 TL.
Oysa aynı öğretmen, halen bir şekilde devam eden bir dershanede ders verse saati 200 TL’ye geliyor. 18 TL nere, 200 TL nere. 200 TL dururken niçin bu ücretin 1/10’una çalışsın öğretmen!
Milli Eğitim Bakanlığı bu işi halletmeli. Ne yapmalı, peki Devlet, özel kurumlar kadar ders başı 200 TL veremez ama pekâlâ bunu 50 TL’ye veya daha fazlasına çıkarabilir. Normal ek ders ücreti 18 TL iken, kurslara giren öğretmenlerin ek ders ücretleri artırılabilir.
İşte o zaman belki bakanlık, arzu ettiği hedefe doğru bir adım daha yaklaşmış olur…
MESAJ PANOSU
* “Ben Şükrü İpek… İstanbul Zeytinburnu’nda Şehit Semih Balaban İmam Hatip Orta Okulu, Okul Aile Birliği Başkanıyım.
Geçenlerde köşenizde, bir okulda okul aile birliğinin bağış istediğini ve öğrenci velisinin de bu duruma tepkili olduğunu yazdınız.
Doğrudur. Okul Aile Birliği Başkanı olarak bizler de böyle bir durumdan son derece muzdaripiz. Zaten velilerden bağış toplamak da yasal değil.
Ama şöyle de bir durum var; inanın bu yardımlar olmasa okullarımız kokar. Temizlik işlerine bakanlara verecek ücret bulamayız. Devlet maalesef birçok harcamayı ödemiyor. Bizler de arada kalıyoruz. İleteyim istedim…”
NOT: Bugün, 27 Kasım 2015, Cuma. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!