Dünya artık iki blok; merhametliler ve gaddarlar.

Gaddarlığın dili, dini, ırkı yok.

Firavunlar o küre başında toplandığında, birbirlerine verdikleri sözün patlak vereceği, yüzlerine yansıyan gülüşlerden belli idi.

Olimpos’un savaşçı ruhu yeniden dirilmiş, Ortadoğu’ da yeni bir ateş kuyusu kazmaya başlamışlardı. Çirkin yüzlerinden daha çok kan içme isteği okunmakta idi.

Şerde, Doğu’nun-Batı’nın nasıl işbirliği edeceğini, imkânları nasıl paylaşacaklarını bir kez daha göstermişlerdi.

Nasıl mültecilere şarkta, garpta kapılarını kapatıp ihtişamlı sofralarına kapandılarsa.

İnsanlık ayıbı, yakalarından paçalarından okunurken.

Haberler, utanç bildirileri sunmakta:

“Lübnan’da bulunan Suriyeli mülteci bir kadın, parası olmadığı için alınmadığı hastanenin kapısının önünde doğum yaptı. Mülteci kadın, asfalt üzerinde bebeğini dünyaya getirdi.”

Helsinki’de herkesin gözünün önünde küçük çocuk havuzda boğularak ölüyor, ahali o boğulmayı umursamazca seyrediyor.

Her yer yanmalı kararı alınınca, terörün zerresi olmayan huzur ülkesi İran ateş gölüne dönüyor, savaş kozmetiği bölgelerde uygulanmaya başlıyor.

Her İslam ülkesinde önemli oranlarda Şia bölgesi olmasına karşın, Sünni-Şii savaşına az kaldı dercesine gerilim tırmandırılıyor.

Dört Arap ülkesinin yayınladığı bildiride, Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı 1926 doğumlu Mısırlı din bilgini, Yusuf el-Karadavi de terörist ilan ediliyor.

‘’Müslüman Kardeşler’’ teşkilatı tarafından sevilen sayılan Karadavi hakkında, Sisi hükümeti tarafından yakalama kararı çıkarılıyor.

Körfez’de Katar ile bazı Arap ülkeleri arasında yaşanan gerilim artarak devam ediyor. ABD Başkanı D. Trump’ın hamiliğine güvenen Bahreyn, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, krizi körüklemek için Katar’a askeri müdahaleyi ve ekonomik ambargoyu da gündemlerine aldılar.

Katar Dışişleri Bakanı el Sani, daha önce bir düşmandan bile böylesi bir düşmanlık görmediklerini dile getirdi.

Katar’ı, komşu ülkelerin günah keçisi yapmasının nedeni ise son derece insani gerekçeler.

Katar, Müslüman Kardeşler Hareketini asla terör örgütü görmüyor, Mursi’ye karşı ordunun darbe yapıp hapse atmasına karşı çıktığı için zaten büyük bir çizik yemişti.

Katar, İslam kardeşliğini o kadar diri tutmak istemekte ki, sadece Sünnilere destek vermiyor, birilerinin zevkle beklediği Sünni-Şii kavgasına engel olmak için İran ile de son derece dost bir görüntü vermekte.

Yemen’de hükümete karşı savaşan Şii Husilerede hak verdiğini belirtmekte.

Komşuları için bu günahlar yetip de artmakta.

Onların yasa dışı ilan ettiği oluşumlara, bağımsız bir ülke olarak Katar’ın Müslüman Kardeşler gibi gruplara destek verme hakkı olduğunu belirten Al Sani, “Eğer birileri benim iç işlerime veya iç meselelerime herhangi bir şey dayatacağını düşünüyorsa, bu olmayacak. Hiç kimse onlara benim ülkemi ablukaya alma, araçlarıma veya uçuşlarımın ülkelerinin üzerinden yapılmasına veya gemilerimin onların limanında park edilmesine izin vermeme hakkı vermedi” şeklinde konuştu.

Gönlünde Müslüman kardeşlerine yer açan bir ülkeye, yine Müslüman ülkelerden ekonomik ambargo ve askeri müdahale.

Merhametin de coğrafyası yok, gaddarlığın da.